Türkiye Ligi’nin 2014-15 sezonu bugün yapılacak iki karşılaşmayla başlıyor. Rize’de Ç.Rizespor ile G.Birliği, Balıkesir’deki maçta ise ligin yeni takımı Bal-Kes Akhisar Bld. ile karşılaşacak. Cumartesi ise saat 7’de Galatasaray Bursa deplasmanında, Beşiktaş ise Mersin’de olacak. Haftanın kapanış maçı ise Fenerbahçe ile Karabük arasında Pazar günü 7’de oynanacak. Peki lig başlarken takımların hazırlık durumları ne alemde? Ve en çok kafaları kurcalayan soru: bu sene kim şampiyon olur?
Öncelikle Galatasaray’dan başlayalım. Sezonu Mancini’yle bitirdikten sonra Lucescu’dan istediği cevabı alamayan yönetim, İtalya Milli Takımı’nın hocası Prandelli ile anlaştı. Kariyerinin en büyük başarılarını Fiorentina ve İtalya Milli Takımı’yla yakalayan İtalyan, Euro2012’deki beklenmedik final başarısının ardından geçtiğimiz Dünya Kupası’nda gruplardan çıkamamıştı. Galatasaray’a geldikten sonra derhal birkaç oyuncuyu kadro dışı bırakması da aslında cesaretini kanıtlar nitelikte bir hareket. Galatasaray sezon öncesinde Atletico ve Fenerbahçe maçlarında pek de umut veren bir futbol oynamadı. Ancak mutlaka toparlanacaklardır. Galatasaray’ın geçtiğimiz sezondan daha iyi bir performans ortaya koymasını bekliyorum.
Fenerbahçe ise Haziran ayında en rahat görünen takımdı. Şampiyon kadro korundu, Ersun hocayla 2 yıllık sözleşme imzalandı ve sadece ligin başlaması bekleniyor gibiydi. Ta ki Ersun Yanal sürpriz bir şekilde istifa edene veya kovulana (hangisi hoşunuza giderse) kadar. Şu anda takımın başında İsmail Kartal bulunuyor ve Fenerbahçe de her ne kadar Süper Kupa’yı almış olsa da sezon başı için çok da iyi bir görüntü çizmedi. Şampiyon kadroda zaten ihtiyaç fazlası olan ve geçen sene gönderilmesi gereken Cristian bu sezon takımdan ayrıldı. Bunun yanında Salih Roma’ya kiralanırken tek transfer Diego oldu. Bu transferle ilgili görüşlerimi zaten daha önce açıkladığımdan ve bu yazının da esas konusunu teşkil etmediğinden şu anda o konuya girmek istemiyorum. Bu sezon Fenerbahçe’de benim en çok dikkatimi çeken ise yine kiralık gönderilen Stoch’un sözleşmesinin 2018 yılına kadar uzatılması oldu. Demek ki kulüp kendisine güveniyor ve tekrar Fenerbahçe formasını oyuncusuna giydirmek istiyor, ki bu doğru bir hamle; diyeceğim ama Fenerbahçe’de kararların genellikle konjonktürel alınması bir gelenek olduğundan bekleyip görelim demekten başka çare yok.
Gelelim sezon başı itibariyle herkesin favorisi olan ve ligde de bu sezon şampiyonluğu kovalaması beklenen Beşiktaş’a. Beşiktaş gerçekten de oyun olarak iyi bir başlangıç yaptı. Bunun devamını getirebilirlerse ligde tabii ki ciddi bir konum yakalayabilirler. Ancak, Beşiktaş geçen sezon da 4’te 4 ile lige başlamıştı. Sonrasında ise hem takım içi önce Fernandes sonrasında Almeida krizleri, hem de bir türlü gol yeme alışkanlığından kurtulamamaları çok puan kaybetmelerine sebep olmuştu. Ben Beşiktaş’ın bu sezon değil, ancak esas önümüzdeki sezon yeni stadıyla birlikte çıkışa geçmesini bekliyorum. Zira bu sezon kadrosu oldukça dar ve UEFA Kupası’nda 2 tur atlayabileceğini öngörürsek ligdeki 34 maça 10 maç Avrupa’dan ve (eğer çeyrek final yaparsa) 7-8 maç Türkiye Kupası’ndan eklendiğinde ortaya 50 maçın üzerinde bir tablo çıkıyor ki, sezonu bu kadar erken açan kadrosu dar bir takım için oldukça zorlu bir yol. İçerdeki Arsenal maçında Oğuzhan oyundan çıkınca topun ileriye nasıl taşınamadığını gördük. Kendisine yol arkadaşlığı yapacak bir 10,5 numara transfer edilmezse Allah Oğuzhan’ın yardımcısı olsun.
Sonuç olarak bu sezon şampiyonluk yarışının yine Fenerbahçe ve Galatasaray arasında geçmesini bekliyorum. Galatasaray geçen sezonki berbat deplasman performansını mutlaka kıracaktır. Fenerbahçe’nin her ne kadar hocası değişmiş olsa da Alex’in gidişinden beri en azından dizilişini değiştirmeyen ve futbolcuların birbirini çok iyi tanıdığı takım şu an en oturaklı görüntüde. Beşiktaş ise transfer sezonunun şu son birkaç gününde bir hamle yapmaz ise sezonu erken açmanın ve dar kadrosunun kurbanı olacak gibi görünüyor.