Langa Fatma var, meşhur ama onun dönemi çok eski, hakkında fazla bilgi yok.. Taa ikinci Abdülhamid Han dönemi falan.
Çanakkaleli Melahat var, O da çok meşhur, cumhuriyet döneminden..
Bu ablalar dönemlerinin meşhur randevu evi patroniçeleri. Mama diyorlar ya şimdilerde?
Bir randevu evi patroniçesi daha var ki, o hepsinden meşhur, adına Lüks Nermin diyorlar, elindeki koleksiyon anlat anlat bitmez cinsten.
Lüks Nermin’in diplomatik bir krize sebep olmuşluğu dahi var, lafı gelmişken onu da anlatalım..
Ziyarette bulunduğu ülkelerdeki yöresel lezzetlerin ve dahi ülke dilberlerinin de tadına bakmasıyla meşhur Endonezya’nın gurme devlet Başkanı Sakorno’ya Türkiye ziyareti için Lüks Nermin’in mutfağından özel bir lezzet ayarlıyor yetkililerimiz. Türk misafirperverliğinin sınır tanımadığını iliklerime kadar hisseden Sakorno da hayır demiyor bu ikrama ancak ne var ki, ülkesine döndükten sonra Bel Soğukluğuna yakalandığı anlaşılıyor, ciddi bir diplomatik krize neden oluyor bu durum, Lüks Nermin’in başı epey bir ağrıyor ama yine de mesleği bırakmıyor.
Lüks Nermin’i Sakorno dahi bilir de devrin futbolcuları bilmez mi, onlar da bilir elbet. Ne idmanlar yaşandı o evde, o beyaz çarsafların dili olsa da konuşsa. Șınavlar, mekikler, açma germe hareketleri, ikiye bir tek kale maçlar, ühüü..!
Ağır yatak idmanı yapmış oyuncuların sahada performans düşüklüğü yaşadığına inanılırdı o yıllarda. İlk 10 dk maça roket gibi başlayıp, 30’lu dakikalarda eli belinde gezmeye başlayan futbolcu ilk yarının sonuna doğru da mala bağlıyorsa hoca teşhisi koyarmıș.. Öyle anlatıyorlar..
Fenerbahçe’de Slimani denilen bir adam var, bu tanıma acayip uyuyordu sezon başında.. Maça iyi başlıyordu aslında, geriye geliyor, top alıyor araya top falan atıyordu, 30’dan sonra da mala bağlıyordu, adam öyle bir hale geldi ki; maçın başından sonuna kadar mala bağlıyor artık, gol vuruşlarını geçtim, konuşmaya lüzum yok.
Adamın bilekleri kötü değil, fiziğine göre tekniği iyi. Hakan Şükür’de bu kadar da teknik yoktu ama bu adam çok ağır ve mental anlamda özürlü. Hangi akla hizmet İngiliz kulübü 35 M Euro ödemiş Slimani için demeyin, 2014 dünya kupasında müthiş oynamıştı, takımını tek başına hücumda tutmuş, 2 de gol atmıştı. Topu ayağına alan șișiriyordu Slimani’ye, benzetmesi ayıp, Drogba gibi atılan her topu bi şekilde stop ediyordu.
.
“Lan var ya, işte tam bizim ligin topçusu ama bizimkiler görmez bu adamları, görse de nafile, bu saatten sonra yanına yaklaşamazsın” diye de iç geçirmiştim Slimani’yi izlerken.
Konyaspor maçında yine tribünlerin hedefi oldu Slimani, sosyal medyada fatura ona kesildi ama bütün mesele İslam Slimani değil bana kalırsa..
Fenerbahçe’deki sıkıntı çok büyük.. Camia bölünmüş durumda.. Herșeyden öte bu camiada huzur yok, sosyal medyadan sürekli çatlak sesler çıkıyor.. Sabır gösterin tayfası da pes etmiş durumda, Aziz Yıldırım fanları bangır bangır muhalefet yapıyor, durumdan memnun olmayan benim gibi Ali Koç destekçileri de haklı olarak eleştiriyor yönetimi, istifa edin demese de. Tam bir kaos ortamı var.. Ersun Yanal da geldi ama işler bir türlü düzelmiyor. Birileri hala koskoca Fenerbahçe küme mi düşermiymiș canım diyor olabilir ama düşer kardeşim, hem de bal gibi düşer.
Camianın büyüklüğü elbet tartışılmaz ama şu haliyle bu camia küme düşmeyi hakediyor..
Yönetim..? Sportif anlamda küme düştü bile.. Hala başka bir şeyin kafasını yaşıyorlar.. İkinci transfer dönemi faciası.. Bir tek Moses var elde, gerisi yine ya tutarsa transferleri.. Bir kısım transfer de zaten bizim mahallenin çöplüğünden.
Kadro sıradan ve Fenerbahçe gol atamıyor, o kadar transfer yapıldı, iskeleti oluşturan futbolcular hala Aziz Yıldırım döneminde transfer edilmiş olanlar. O yüzden gönderdik ya Aziz Yıldırım’ı..!! Ve halen daha Fenerbahçe’nin bir santrforu yok.
Koskoca camianın takımı ligin ilk yarısını küme düşme potasında bitirmiş, sen bir tane golcü bir tane de orta sahayı sırtlayacak bir oyun kurucu almamıșsın, bu takım küme düşerse terkedin bu ülkeyi, Malta’dan oturum alın..
Hakem olayına girmiyorum, yine yeşilllendi fındık dalları hikayesi.. Zaten hep yeşildi fındık dalları yani..
Ersun Yanal da bir tuhaflașmıș.. Evet, sezon başı kampı yaptıramadı ama devre arası kampında da fizik ve kondisyonu yükleyememiș, en azından Kadıköy’de bir Ersun Yanal futbolu izlettirmek istiyor ama takımın nefesi yetmiyor. En önemlisi de oyuncu değişiklikleri.. Son dakika yenilen gollerin travmasını futbolcular kadar Ersun Yanal da yaşıyor belli ki, yenilmeyelim bari mantığında hareket ediyor ikinci yarılarda..
Topal ve Volkan ısrarını anlıyorum, takımın en eski iki oyuncusu, bu iki oyuncunun lider özelliklerinden faydalanmak istiyor hoca. Makul bir durum.
Sonuçta bir hava verdi takıma, camiaya da bir soluk getirdi Ersun Yanal ama puan tablosuna pek yansımadı bu durum. Fenerbahçe şunu rahat yener diyebileceğim hiç bir takım yok açıkçası. Zor deplasmanlar dönemi de başladı.. 6 puanlık maçlar oynanacak, kayıpsız geçmesi lazım o maçları ama rakiplere bakıyorum, rakipler diyorum, Akhisar, Erzurum, Bursa, Rize, Ankaragücü, Kayseri yani, fena top oynamıyorlar. Fenerbahçe’den daha kötü değiller.
Uzun lafın kısası herkes koysun takkesini önüne. Kişiler üzerinden takım tutulmaz. Taraftarlık bu değil. Tek yumruk olma zamanı.. Fenerbahçe ciddi ciddi bir küme düşme adayı ve bu sezon ligde mücadele eden sarı-lacivertli renge sahip iki takımdan biri küme düşecek.. Bu takım Fenerbahçe de olabilir.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907