https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

LAF, AĞIZDAN ÇIKAR!

Okunması Gerekenler

Zilyon tane, hatta zibilyon tane şey öğretir ya hayat..?

Herkes  kendince bir ders çıkarır yaşadıklarından..Bir daha yapmaz aynını veya akıllanmaz yine yapar, yine yapar !!

 

Benim de yaşadıklarımdan öğrendiğim şeyler çok tabii, aynı hataları tekrar tekrar yaptığım da vaki..!! Hem de bir daha yapmamak için kendi kendime söz verdiğim halde.. Özellikle de șu iki tanesi:

 

1) Üzgünken veya sinirliyken sakın karar alma ..!!

2) Mutluyken de söz verme..! Her ikisinde de çok pişman oluyorsun..!!

 

Ok yaydan, laf da ağızdan çıktıysa da artık, yapacak bir şey yok, delikanlılığa dışkıyı sürdürmeyeceksin, gereğini yapacaksın. Laf ağızdan hakikaten bir kere çıkar (çıkmalı)  bunu diyen de iyi demiş, doğru demiş, delikanlığın kitabı bunu böyle yazar ama bu lafı sık sık eden kişiden de değil uzak durmakta çok fayda var..  Sosyal medyada da sıklıkla karşınıza çıkar, harbiden de ‘laf ağzından çıkıncaya kadar senin esirin, laf ağzından çıktıktan sonra da sen onun esiri olmalısın”.. .. O laf o ağızdan 7 kere çıkıyorsa, 7 kere istifa edip bumerang misali geri dönüyorsan kararından, geri dönmek değildir artık bu, bildiğin kıvırmaktır. 7 kere kıvırıyorsan, kusura bakma adamlığını da tartışırlar, madamlığını da.. Haklılar da..

Ha bir de iki çift lafım var fanlarına, yeterince tanımadığınız, beraber kadeh tokuşturmadığınız, beraber seyahat etmediğiniz, beraberce bir sıkıntıyı paylaşmadığınız kişiler hakkında da, özellikle de medyadan takip ettiğiniz ünlü kişiler hakkında kesin yargılara varmayın, yok efendim adammış, adamın dibiymiș zart zurt..

Adamlık o kadar ucuz bir şey değil. Omuzda taşınması çok ağır bir yük.. Hayat uzun, bu kadar ağır bir yükle kilometrelerce yürümek demek bu, böyle bir iltifat bana gelse dahi kabul etmem, teşekkür edip, olduğu gibi iade ederim . İyice emin olmadan sarf etmemek lazım bu sözleri.

 

Hayırsever, iyilik meleği olarak nitelendirilen bir  müzisyen dolandırıcılıktan hapis yattı, adamın dibi denilen, sapına kadar Fenerli olduğu iddia edilen bir efsane adayı sezon ortasında rakiple ön protokol imzaladı.. Adamın dibidir diyenler de aynen mort..

 

Adamın dibiyle iyi profesyoneli, adamla iyi Fenerli’yi de karıştırmamak lazım..

 

Bu lafların hangi iki kişiyi ilgilendirdiği malumunuz, ikisi de lafını yedi, gözümdeki ederleri “SIFIR” maalesef..

 

Hep söylemişimdir, Fenerbahçe’lilik bir yaşam duruşu, bir felsefedir..! Bir milli mücadele, yerine göre bir isyan, zorla o tarafa çekilirse de bir siyasi oluşum ve en önemlisi de kalpleri zehir gibi saran bir tutkudur. Gerçek Fenerbahçe’lilik budur, Fenerbahçe sempatizanlığından bahsetmiyorum yani.. Bruno Monte gibi isimsiz bir yazarı okuyorsan, senden bahsediyorum, sen Fenerbahçe’lisin zaten.. Sen Fenerbahçe’n için yeterince vakit ayırıyorsun, Fenerbahçe’n için kalpten endişe duyuyorsun dostum..

 

Profesyonel bir sebepten Fenerbahçe camiası içinde bulunan kişilerin de Fenerbahçe’liliği tartışmalı bir durum zaten…Aktif futbol yaşamları bittikten sonra bile camianın kaymağını yiyip, Fenerbahçe’nin düdüğünü öttürmeye devam ederler ama maalesef maddi kaygılardan.. Volkan Demirel gibi örnekler istisnadır, emin olun..

Camia çocuğu falan diyorlar ya hani? Yok öyle bir çocuk..Kalmadı.. Minik takımdan gelecek de, A takımda oynayacak da?? Nerdeee? Varsa da öyleleri, Fenerlidir derim, 24 yaşına kadar BJK li yaşamış, para karşılığında Fenerbahçe’de futbol oynamış, kontrat dönemlerinde çatır çatır para pazarlığı yapmış, halen daha da iki milyona hocalık yapan kişinin de Fenerbahçe’li olduğuna inanmıyorum.. Fenerbahçe sempatizanıdır olsa olsa.. .. O Fenerbahçeliyse sen nesin??

Koskoca  kulübü tepeden aşağı batağa sürükleyen ve sırf egosu uğruna zarar verdiğini bile bile orada oturmakta ısrar adamın da Fenerbahçe’liliginden şüphe ediyorum artık, gizli Galatasaray’lı olabilme ihtimalini bile zaman zaman aklımdan geçirmiyor değilim..

Fenerbahçe için son bir şans vardı, Topal’ın değil Aykut Kocaman ve Aziz Yıldırım’ın kadro dışı kalması lazımdı. İkisi de vermedi bu şansı.. İpleri Ghepetto’nun elindeyken ne yapsın Pinokyo ?

 

Aynaya bakarak kendi portresini çizen “Tahta Bacak” Frida’dan bahsetmiştim geçen yazıda anımsarsanız.. Yatalak kaldıktan sonra öz portrelerini çizmek zorunda kalmış ve ruh haletini çok güzel yansıtmıș eserlerinde demiştim, güleç yüzlü(!) , renkli kişilik (!) Aykut Kocaman da sanki aynaya bakarak futbol oynatıyor, o yüzden izlediğiniz futbol bu kader sıkıcı demiştim.. Bazılarının da zoruna gitmiş.. Aslında o yazıda daha da fazlasını demek istemiştim ama tahminim henüz gerçekleşmemişti; tahmin ettiğim şey gerçekleştiğine göre içimde kalanı da şimdi söyleyebilirim:

“Tahta Bacak Aykut”..! Bacakları tahtadan olur kuklaların ve ipleri olur o kuklaların, kendi kararlarını da kendileri veremezler, iplerini elinde tutanlar verir..

 

Kukla tiyatrosunda kuklacı amcayı seyretmeye bu sene de devam, bu seneki tiyatro daha da basit.. Tiyatro oyunu değil, piyes bile değil.. Bildiğin müsamere..

 

Kıvırma sürecinde, (ne olduysa birden) spor medyası ağız birliği etmişçesine Fenerbahçe’nin kadrosu zaten kötüydü demeye başladı.. Ligin başından bu yana bu kadro şampiyon olamaz diyen bir kaç istisna yazarı ayrı tutuyorum..

Sonra kadro dışı kalacak isimler zikredilmeye başladı ki; şaka gibi.. Tamamı forma şansı bulamayan oyuncular.. “Te bu pe.. venklerin yüzünden” bu hale geldik numarası eskidi..

Halbuki aklı yeten herkes biliyor neyin ne olduğunu.. Şampiyon olamayacak oluşunun birinci sebebi transferlere karar veren futbol cahili.. Kjaer’i satıp, Lens’i almayan, Dirar, Soldado ve Giuliano’ya yüklü bonservis ödeten kişi veya kişiler.. Kameni gibi vasat bir kaleciyi Fenerbahçe kalesine layık görenler.. Son anda ancak

Neto’yu bulabilenler..

 

İkinci sebep de, kazanma hırsını ve takım olma ruhunu oyuncularına geçiremeyen, risk almaktan korkan, sahada Fenerbahçe büyüklüğünü ayaklar altına alan, zamanında oyuncu değiştirmeyen, sürekli yanlış oyuncu değişiklikleri ile kendi takımını sabote eden, futbolcularını yanlış mevkilerde kullanan bir Anadolu kulübü teknik direktörü..

Peki, Aziz Yıldırım görmüyor mu bunu? Görmez mi? Görüyor..!! Hoca’yı istifa etmekten neden döndürdü?

Bu kulüpte zaten istifa diye bir yok, Hacı..!! Hoca istifa etmek isterse izin verilmiyor, ikna edilip ilerleyen bir tarihte kovuluyor.. Hep öyle oldu.. Aykut Kocaman da zaten istifadan en kolay dönen teknik direktör bu ülkede.. Her Fenerbahçe hocası bir gün mutlaka kovulmayı tadacaktır..

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: bruno.monte@abcspor.com

twitter: @BrunoMonte1907

Son Haberler

OLMUYOR

Bütün maçlarımız bıçak sırtı. Kalmadı kredimiz. Sürekli ölüm kalım için sahaya çıkıyoruz. Böyle olunca da öne geçmek şart stresi azaltmak için. Yapamadık...

Benzer Konular