Oscar (Daniel Bezerra) Schmidt kökleri Almanya’ya dayanan bir ailenin çocuğu olarak 1958 yılında Brezilya Natal’da doğdu. 16 yaşında profesyonel olan Oscar tartışmaya açık olsa da bu oyunu oynayan en büyük saf yeteneklerden biri. Hatta babası İtalya’da oynarken onu Mike D’Antoni ile birlikte idolü olarak gören Kobe Bryant’a göre, 7 kere İtalya sayı krallığı olan Oscar bu kategorinin en iyisi.
Anavatanında ‘Mao Santa’ olan lakabı anlam olarak Kutsal El anlamına gelse de ben bizim basketbol jargonumuza daha uygun olacağını düşündüğüm için yazının başlığını Kutsal Bilek olarak seçtim.
En büyük saf yetenek kendisi midir bilinmez yalnız bir gerçek var ki Oscar basketbol tarihinin en skorer oyuncusudur. Attığı sayı hakkında spekülasyonlar olsa da 49.000’den fazla sayı attığı kesindir. Kareem Abdul-Jabbar’ın 38 bin küsur sayı attığı düşünülürse Oscar’ın kalibresi biraz daha anlaşılabilir. Ayrıca dünyadaki en uzun basketbol kariyeri de 29 yıl ile yine kendisine aittir.
Kariyerinin büyük ve en önemli kısmını Avrupa’da geçiren Oscar, genelde 2 bazen de 3 numara oynardı. Ayakları yavaş olmasına rağmen dönemin şartlarında pozisyonuna göre çok uzun kaldığı için (2.05 m) kendisine gereken kısa aralığı kariyeri boyunca bulmayı bildi. Bir perdeden çıkıp topu aldığında ya da top ilk pasta eline geldiğinde takım arkadaşları ya ribaunda ya da kendi sahalarına koşardı, çünkü salondaki herkes Oscar’ın o topu potaya atacağını bilirdi.
Savunmayı hiç sevmemesi, çoğu savunma setini hiçbir yardıma gitmeden, elini bile kaldırmadan tamamlaması belki de daha fazla saygı görmemesindeki tek sebepti.
Çoğu otoriteye göre NBA görmemiş en büyük oyuncu olan Oscar’ı Dünya çapında efsane yapan şey ise kulüp başarılıları değil Brezilya Milli Takımıyla oynadığı akıl almaz maçlar ve turnuvalardı. Bu arada yeri gelmişken ilki 1984 olmak üzere tam 4 kez draft edildiğini ama bunların hiçbirini kullanmadığını da belirtelim. Bunun sebebini Brezilya için oynama hakkını kaybetmek istememesi olarak gösterse de (o zamanlar profesyonel oyuncular milli takımlarda yer alamıyordu), asıl sebebin NBA’de aynı saygı ve o şut özgürlüğünü bulamayacağını bilmesi olduğunu tahmin etmek zor değil.
Hem Olimpiyat Oyunlarında bir maçta ve toplamda en çok (1988- İspanya 55 sayı ile toplamda 1093 sayı) hem de FIBA Dünya Şampiyonlarında toplamda (906) en çok sayı atan oyuncu ünvanını elinde tutan Oscar 1988 Seul Olimpiyatlarında yakaladığı 42.3 sayı ortalamasıyla bu alandaki rekora da sahip.
5 kez Olimpiyat gören basketbolcu apoleti (1980-96) ile Jordan, Magic gibi efsaneler yerine kendi renktaşı Larry Bird’un hayranı olması ve 3 ayrı ülkede toplam 16 sayı krallığı (8 Brezilya, 7 İtalya, 1 İspanya) hakkındaki diğer önemli notlar.
Milli takımda, savunmadaki yetersizliği bir türlü kendi Robin’ini de bulamamasına eklenince bireysel başarılarını fazla madalyayla süsleyemeyen Oscar’ın 3 Güney Amerika Şampiyonluğu, bir Dünya üçüncülüğü, bir de Pan Amerikan Oyunları Şampiyonluğu bulunuyor. 1987 Pan Amerikan oyunlarında İndianapolis’te, David Robinson, Danny Manning, Rex Chapman ve Dan Majerle’li ağır favori Amerika karşısında 14 sayı geriden gelip 46 sayı atarak maçı adeta tek başına alması kariyerinin en iyi maçı olarak görülebilir.
Bir saniye boş bıraktığınızda sahanın her yerinden şut sokabilen Oscar’ın bana göre en önemli performanslarından biri de 96 Atlanta Olimpiyatlarında 38 yaşındayken yine Amerika karşısında, kendisini Scottie Pippen, Grant Hill gibi isimler tutarken attığı 28 sayıydı.
2003 yılında 45 yaşında basketbolu bırakan, hem FIBA hem de Naismith Hall of Fame oyuncusu olan Oscar yıllardır bir tümör belasıyla uğraşıyor ama şimdiki durumu iyi.
Yazıyı kendisini en iyi anlatan alıntıyla bitirelim; bir gün bir muhabir kendisine (92 Olimpiyatları) neden hiç pas vermediğini ve her topu kendinin kullandığını sorar, Oscar’ın cevabı ise şöyledir: ‘ Bazıları piyano çalar, bazıları ise piyanoyu taşır’.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: emrah.seber@abcspor.com
twitter: @SeberEmrah