Türkiye’de statlarda e-bilet uygulaması 14 Nisan tarihinde başlıyor. Uygulamanın başlangıç tarihi her ne kadar çok daha öncesinden belli olsa da sanırım biraz da bizim yumurta-kapı alışkanlığımızdan olsa gerek, daha yeni gündeme gelmeye başladı. Aslında gündem spor dışı olaylarla ve yerel seçimlerle o kadar yoğun ki, e-bilet uygulaması da bundan nasibini alarak biraz geri planda kaldı ama bu 14 Nisan tarihinin Türkiye spor tarihinde bir milat olacağı gerçeğini değiştirmiyor.
Peki, üzerinde oldukça tartışılması gereken, dünyadaki örnekleri sınırlı sayıda ve tartışmalı olan, oldubittiye asla getirilemeyecek kadar önemli olan e-bilet uygulaması nedir? Futbolseverler olarak içeriğini ne kadar biliyoruz? İçeriğini de geçtim, uygulama şeklini biliyor muyuz? Olumlu veya olumsuz bize nasıl geri dönüşleri olabilir? E-bilet uygulamasına iktidar sahiplerinin ihtiyaç duymasının asıl sebebi nedir?
Öncelikle e-bilet uygulamasının dünyadaki diğer örneklerine ve nasıl uygulandığına, sonuçlarına bakmakta fayda olduğu kanaatindeyim. Taraftar kimlik bilgilerinin bir merkez tarafından depolanması hadisesine farklı ölçeklerde rastlamaktayız. Örneğin İsviçre’de, Danimarka’da, Macaristan’da, İtalya’da farklı dozajlarda uygulamalar mevcut.
Uygulamanın mevzubahis olduğu en büyük futbol ülkesi ise İtalya.
Bu ülkelerdeki uygulamalardan kısaca bahsedelim. Sistemin uygulandığı tüm ülkelerde söylemdeki amaç şiddetin statlardan def edilmesi. Türkiye olarak bizim de bu noktada bir yaratıcılığımız yok, e-bilet uygulaması 6222 sayılı Sporda Şiddetin ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un bir parçası. Aynı Türkiye’deki gibi, tüm uygulamalarda taraftarların şahsi bilgilerine ulaşmak düzenin sağlanması için ön koşul. Fakat İtalya dışındaki ülkelerde (Türkiye de buna dahil olacak) bu sistem ulusal ölçekte denenmemiş.
Örneğin Danimarka’da e-bilet yok, fakat bilet satın almak için taraftarlardan parmak izi istenmiş; ki parmak izlerini isteyen de devlet değil, Brondby kulübü. Macaristan’daki uygulamada ise uygulamanın sahibi yine devlet değil ve tüm ülke çapında bir sistem öngörülmüyor. Györ şehrindeki ETO Park Spor Kompleksi’ndeki e-bilet uygulamasında kompleksteki otel, restaurant, AVM gibi olanaklardan faydalanabilecek olanlar sadece e-bilet sahipleri olabiliyor. İtalya’daki uygulama da kısmen buna benziyor.
Ancak Macaristan’dan farklı olarak, alışveriş amacıyla kullanılabilen kartlar sadece taraftarlara değil, e-biletin “imkanlarından” faydalanmak isteyen farklı insanlara da hitap ediyor. Türkiye’de de benzer bir uygulama olacak. Yani, e-biletin veya taraftar kartın sağladığı indirimlerden faydalanmak için maça gitmeniz gerekmeyecek.
Bu yazının ilk bölümünü burada bitirmekte fayda var.
Zira e-bilet sistemi tek yazıda anlatılamayacak kadar geniş bir başlık. Gelecek yazılarda e-bilet sisteminin Türkiye’de nasıl uygulanacağını detaylı olarak ortaya koyarak, küreselleşme ve endüstriyel futbol bağlamında statlardaki şiddetin gerçekten bir çözümü olup olamayacağını tartışacağız.
onur.ilimsever@abcspor.com