Her iki takım açısından da geçen senenin final rövanşı olarak bakılan maçın tamamında bu hava salonda vardı. Biletlerin tamamının satıldığı gece de iki takımında ortaya koyduğu performans zaman zaman gözlerimizdeki pası silerken, hakem üçlüsünün bu maçın kalitesine yakışmayan düdükleri hafızalarda kaldı.
Fenerbahçe Doğuş oyuna ne kadar kararlı başladıysa Olympiakos’ta bir o kadar her hamleye yanıt verecek kararlılıktaydı. Maç başına ortalama 12 top kaybıyla oynayan sarı lacivertliler devre sonunda yaptıkları 10 top kaybıyla harika oynanan 2.çeyreğe rağmen soru işaretlerini bir sonra ki devreye taşıdılar.
Sloukas’ın gününde olmayışı ve asistlerinden takımı mahrum bırakışı Fenerbahçe Doğuş’un en önemli handikapı olurken, Roberts (5/7) ve Strelnieks’in (4/7) maç sonundaki 9/14’lük 3 sayı isabet oranı geçtiğimiz senelerin 3 sayı çizgisini en iyi savunan takımı Fenerbahçe Doğuş için kabus oldu. Keza Milutunov ve Printezis’in, Vesely-Thompson ikilisine çoğunlukla üstünlük sağlamaları da geceye tuz biber ekti. Hücumda her zaman homojen bir dağılıma sahip olan ev sahibi Nunnaly’den başka dışarıdan sayı üreten oyuncuyu bulamayınca kaçınılmaz son gerçekleşti. Belki 6 oyuncunun 30 dakika ve üzeri rol almaları yerine banktaki diğer oyuncular oyunun gidişatı için bir nefes olurmuydu bilinmez lakin böyle geceler kaybedilse dahi takım için ders niteliğindedir.
Sezon başından bu yana en büyük sıkıntı maç içinde birkaç kez 10’ar sayı farkla öne fırlayıp daha sonra koruyup farkı arttıramadan yakalanmak ve bir o kadar da geriye düşmek. Açıkçası bu problemin henüz çözümü kadro içinde sağlanamadı. Savunma tarafında Kaliniç’in sertliği, hücum tarafında ise Bobby’nin oyunu açan ve sürükleyen performansı mumla aranıyor. Çözüm her daim inancımızın bitmeyeceği Obradoviç felsefesinde. Oyuncuların da bir an önce reaksiyon göstermeleri gerekiyor.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: omer.kocsan@abcspor.com
twitter: @omerkocsan