Geçelim acilen, çok daha ilginç eşleşmelerin gerçekleştiği Batı Konferansı’na:
BATI KONFERANSI:
GOLDEN STATE WARRIORS – UTAH JAZZ: Portland’ın, daha doğrusu Lillard ve McCollum’un varıyla yoğuyla zorladığı 3. maç dışında, Warriors’ın bu seriyi güle oynaya geçtiğini söyleyebiliriz. Kevin Durant iki maçta oynamadığı, kalan iki maçta da kendisini çok zorlamadığı ve form tutmadığı halde, takımın kalanı öyle bir tempo yakalamış durumda ki, savunmada onlara ters düşen bir şeyler yapamayan hiçbir rakibin Warriors’ı yenme şansı yok. Hele bir de Golden State’e ayak uydurup hızlı tempo ve açık alan hücumuyla karşılık vermeye kalkan olursa, bu işi kimse Oakland ekibi gibi yapamadığı için, ibre hepten Warriors’ın lehine dönüyor. Splash Kardeşler hücumda çok etkin ve aktif görünebilir, fakat, Durant’in de savunma yönünde JaVale McGee ile iyi kötü ikame edilebildiğini hesaba katarsak, bu takımın belkemiğinin Draymond Green olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Draymond her maç takımını her yönden taşıyan ağır işçi rolünü layıkıyla oynamayı sürdürüyor.
Utah ise, Gobert yokken dahi Clippers’ı yenebilecek kadar iyi bir takım oyunu oynasa bile, Blake Griffin’siz bir Clippers’a da yenilebilecek kadar skorer sıkıntısı yaşayabiliyor. Ama 7 maçlık bir Clippers serisini, koç Snyder’ın taktik zekâsı, Joe Johnson’ın bitiriciliği ve Hayward’ın engel tanımayan hücumu sayesinde değil, tam bir takım olabildikleri için geçebildiler ve 2010’dan bu yana ilk kez bir play-off serisi kazanmış oldular.
Bu eşleşme, benim iştahımı kabartıyor. Çünkü naçizane görüşüm odur ki, NBA’de, basketbolun bütün doğrularını oynayan ve sahaya yansıtan, en âkil ve olgun iki takım, yani GSW ve Utah, bizlere hakiki bir satranç seyrettirecekler. İki takım o kadar farklı türde oyuculardan oluşuyor ki, Golden State işleri hızlandırarak, Utah ise inadına yavaşlatarak kazanmayı seçiyor. Pas trafiği, top dolaştırma alışkanlıkları, pozisyon bilgileri, üçgene benzer çoklu hücum açıları, ribaunt ve savunma-refleks sezgileri gibi pek çok konuda, bu iki ekibi diğer takımlardan çok ayrı bir yere yerleştirmek lazım. Açıkçası, 3-4 sene öncesine kadar, savunmanın, play-off’larda, hücumu yenebileceği, yani şampiyonluğun anahtarının savunmadan geçtiğini kolaylıkla iddia edebiliyorduk. Artık, Milwaukee benzeri modern ve alternatif savunma tercihleri olgunlaşana dek, hücum gücü savunma gücünden daha sivri ve mühim hale geldi. Utah’ın oyunu fena halde yavaşlatmayı ihmal ettiği her an, Golden State’e yol-su-elektrik olarak geri dönecektir. Bu bakımdan Hood ve Hill’in Splash Kardeşler’e karşı pek şansı yok açıkçası.
İşin ilginç yanı ise, 7. maçta, sadece 14 dakikada 6 faulle oyun dışı kalan Gobert’in, Golden State’e en fazla zarar verebilecek kişi olması. Favors da, bireysel meziyetlerinden ziyade fundamentali ve pozisyonu çok iyi koklaması sayesinde büyük oynuyor ve Gobert’i yedekleyebiliyor. Üstüne üstlük, geçtiğimiz yıl Golden State kısalarını epey yoran “Boston tipi” savunmayı, yani topa ön alanda baskı ve birebirde yenilmeme alışkanlığını, bu yıl mükemmelen yapan “takım” Utah. Hayward da eli hiç titremeyen bir skorer ve lider konumuna yükseldi. Bu açılardan, Utah daha avantajlı.
Ama bir etken var ki, “her ne olursa olsun bu seriyi Utah geçer”, dedirtemiyor bize: Kevin Durant. Eğer geçtiğimiz yılkı rekortmen Warriors, bu yılki Utah ile karşılaşsaydı, Utah’ın 4-3 alabileceği bir seriyi seyredebilirdik. Ama artık işler, Curry-Klay ikilisinin formuna muhtaç değil. Bu takımın en özel iki isminden ve NBA’in gelmiş geçmiş en güzide oyuncularından biri olan Durant, Utah tarafından yapılacak her hamleye (formda olduğu sürece) boyu ve hücum gücü sayesinde cevap verecektir. Zira Durant ile eşleşebilecek kimsesi olmayan Utah’ın, ilk turda hiç süre vermediği Lyles ve çaylak Bolomboy gibi sert ve acımasız forvetlere süre vermek gibi epey alternatif çareler düşünmesi bile onları kurtarmayacaktır. Bu aynı zamanda işin savunma yönü için de geçerli. Eğer Curry-Klay-Durant-Draymond-McGee beşi sahada kalırsa, Durant tüm uzun pozisyonlarını oynayabildiği için, Hayward ve Johnson gibi skorerleri geçtim, Ingles’ın bile rahat nefes alması mümkün olmaz.
Golden State için bir diğer sevindirici nokta ise, sakatların iyileşmesi. Igoudala, Livingston ve Matt Barnes’ın iyiden iyiye sağlıklarına kavuşması, Warriors için çok çok önemli. Bu isimlerden hepsi, işin nasıl yapılacağını bilen özel veteranlar ve bilhassa Igoudala’nın bu takımdaki rolü tartışılmayacak kadar keskin. Bu faktörlerin üstüne bir de Golden State’in dış şutta muhteşem isimleri barındırdığını hesaba katarsak, biraz olsun tempoyu ayarladıkları her maçı 15+ farkla galip tamamlayacaklarını öngörebiliriz. Eğer, tüm kalitesine rağmen Utah, bu seride maç kazanmayı hayal ediyorsa, her açıdan “mükemmele yakın” oynamalı. Tahminim: 4-1 veya en olmadık ihtimalde 4-2 Golden State geçer. Ama Utah’ın fiziksel açıdan Warriors’ı epey yorup yıpratacağını da belirtelim. Anahtar nokta: Kevin Durant ve Rudy Gobert. Ama Ingles da kıymetini katlayacaktır.
SAN ANTONIO SPURS – HOUSTON ROCKETS: Sıra geldi, yıllar yılı tozlanan “öteki” Texas derbisine. Houston ilk turda kalitesiz bir oyun ortaya koysa bile, eldeki malzemeye nazaran ideal bir yapı oturttukları aşikâr. Harden’ın sakatlıklara direnebildikten sonra bu seriye dinlenerek çıkacak olması, Rockets adına en sevindirici gelişme olsa gerek. İlk turda pota altında Adams ve Gibson gibi iki kemikkırana gayet güzel yanıt veren Nene, Capela ve Harrell gibi azmanlara, bu seride daha çok iş düşüyor. Çünkü Ryan Anderson’ın kırılganlığı ve yumuşaklığı ancak onlar sayesinde örtülebilir. Bu üç azmana karşı hücumda ve savunmada Dedmon’ın, Gasol’ün ve LaMarcus Aldridge’in zorlanması şaşırtıcı olmaz. El sakatlığı geçmiş olsa burada Rockets’lı Sam Dekker‘a büyük iş düşebilirdi.
Yine GSW-UTA serisinde olduğu gibi, bir taraf (HOU) yüksek tempolu hücum ve alan paylaşımı ile, diğer taraf ise mümkün olduğunca yavaş tempo ve yüksek fundamental ile oynayacak. Spurs adına hem iyi hem kötü havadisler söz konusu. İyi haber; Kawhi artık durdurulamaz bir mihenk taşı kıvamında oynuyor ve Ariza bile ancak bir yere kadar Kawhi’ı yorabilir. Onu boş bırakıp takımın geri kalanını yavaşlatacak malzeme de Houston’da yok. Zira Ariza ve Beverley hariç üst düzey bir savunmacıya sahip değiller. Ayrıca pas trafiğini tıkamak için forvetlere, hatta belki Harden’a bile kabus dolu anlar yaşatabilir “Pençe”nin savunmacılığı. Ama Kawhi’ı Harden’a tahsis etmek demek, takımın geri kalanına bolca dış şut ve penetre imkanı yaratmak demek olur. Çünkü Rockets’ta artık Lou Williams gibi bir Jamal Crawford prototipi de var ve Gordon başta olmak üzere tepeden tırnağa hemen herkes muteber bir dış şutör konumunda.
Kötü haber ise, muhtemelen Beverley ile eşleşecek olan Tony Parker’ın eski deliciliğini gün be gün yitiriyor, hatta bilinçli bir şekilde terk ediyor olması. Ginobili de böylesine istikrarsız ve suskunken, Spurs topu nasıl yönlendirecek? Kimi nasıl müsait pozisyonlarda topla buluşturacak? O pozisyonları nasıl yaratacak? Ne Mills, ne de Danny Green bu kalitede veya tarzda değiller elbette; Simmons ise halen daha koç Popovich’in güvenini kazanamadığı için benchte çürüyor. Üstelik Beverley’nin Westbrook’u bile raydan çıkartabildiğini göz önüne alırsak, Spurs kısalarının işi hiç kolay olmayacaktır. Bu açıdan Spurs’ün hücumda yine Kawhi veya LaMarcus’un birebir oyunlarına muhtaç kalacağını tahmin edebiliriz. Tabi buna bir de Harden’ın savunulamaz halde oynamasını eklersek, Houston’ın açık ara avantajlı olduğunu öngörebiliriz.
D’Antoni bir hücum filozofudur, hatta NBA hücumunun bugünlere gelmesinde %85 ana pay sahibidir. Popovich ise, savunma basketbolunun tanrılarından birisidir ve geçmişte bu oyun anlayışıyla D’Antoni’ye karşı hep zafer kazanmıştır. İki hoca da rotasyondan kendi oyun stilleri içerisinde azami verimi alabiliyor. Şahsi kanaatim, bu seride de hücumun kazanacağı yönünde, yani bu defa kazanma sırası D’Antoni’de. Fakat bunun sebebi bu defa sadece kadro kalitesi değil, aynı zamanda takımın ana parçalarının form durumu ve yedeklenebilme ve alternatiflerle ikame edilebilme ihtimali. Eğer Utah ile Houston eşleşseydi, Houston favori olamazdı. En iyi hücum takımıyla en iyi savunma takımı UTA-GSW eşleşmesinde karşılaşacak, 2.-3. en iyi hücum takımıyla yine 2.-3. en iyi savunma takımı da bu seride karşılaşacak. Tahminim; 4-1 Houston seriyi galip tamamlar. Ama maçlar düşük skorlu ve başabaş geçer. Tabi Parker bir anda eski günlerine dönmezse…
Anahtar nokta: Eğer Kawhi – Harden ve Beverley – Kawhi eşleşmeleri olursa, yani Kawhi hücumda Beverley, savunmada ise Harden ile eşleşirse, çok eğlenceli ve sürpriz işler çıkabilir. Bu seride anahtar nokta, oyunun belirli bölümlerini çok iyi oynamak. Zira tarafların 12-0 gibi uzun seriler yakalaması çok muhtemel.
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah