https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

KOCAMAN KİLİT

Okunması Gerekenler

Bu maçı Fenerbahçe deplasman tribününde seyretmeye çekindim.

Öyle ya PFDK Fenerbahçe seyircisi ağzını açtığında küfür cezalarını yapıştırıyor, hem seyircilerin passolig kartlarına blokajı koyup hem de kulübe artık soygun seviyesine varan yüzbinlerce TL ceza kesiyordu.

Bir sonraki deplasman olan Beşiktaş maçına gidememe tehlikesine karşın Başakşehir tribününden karşılaşmayı izlerim diye düşündüm.

 

Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Başakşehir yönetiminin aldığı karar yüzünden Fenerbahçe’liler, benim gibi ayrıca TFF passoligleri bile olsa bilet alamadılar. (VIP tribününe girenler hariç). Halbuki Başakşehir kulübünden bir kaç koldan tanıdık soktum araya, maalesef olmadı. Daha sonra pişman olup Fenerbahçe tribününden bilet alayım dediğimde ise iş işten geçmişti. Fenerbahçe’ye sadece %5’lik yer ayrılmıştı. Önceki yıllarda fazlasını ayırdığı olmuştu Başakşehir’in, bu kez tercih etmemişlerdi ve Fenerbahçe taraftarının mümkün olduğunca az olmasını istemişlerdi.

 

İyi de neye yaradı bu tercih ? Maç boyu o % 5 ‘lik Fenerbahçe seyircisi şov yaptı. Sanki %5 değil %95 idiler tribünlerde. Bu gece aralarında olmadığım için çok üzüldüm ama verdikleri muhteşem destekle gurur duydum. Üstelik yapılan tezahüratlara kulak kabarttım, herhangi bir küfür de etmediler. Dolayısıyla ufacık bir küfürlü tezahürat yapılırsa ceza alırım diye korkup açıkta kalan ben bugünün taktik açıdan sınıfta kalan kişisi oldum.

 

Taktik açıdan sınıfı geçen diyemeyeceğim, çünkü taktik açıdan ”ders veren” kişi ise Aykut Kocaman oldu. Bu akşam rakibe göz açtırmayan, hemen hemen hiç pozisyona sokmayan, yapılan ”şok” presler sonrası kapılan toplarla çuval dolusu pozisyon bulan, üstüne goller atan Aykut Hoca  Başakşehir’i kilitledi, adeta paralize etti ve koskocaman bir alkışı haketti.

 

Peki kimlerle yaptı Aykut Hoca bu işi?

Sezon başından beri herkesin takdir ettiği,Türkiye’de en iyi futbol oynayan takım olduklarını söyledikleri Başakşehir’i ve başarılı hocaları Abdullah Avcı’yı hangi kadroyla mat etti?

-En zorlu dönemde sakatlanan ve henüz tam hazır olmadan bu maçta oynayan Guliano ve Neto ile.

-Sezon başından beri eleştirilerin en sertlerine maruz kalan Aatıf ve yine çok ama çok eleştirilen bugün ise sıfır hata oynayan Hasan Ali ile.

-Fenerbahçe’nin el freni oldukları iddaa edilen ama bugün Başakşehir’in duvar gibi tosladığı Mehmet Topal – Jozef ikilisi ile.

-Birçoğumuzun burun kıvırdığı, benim de hücum katkısını zaman zaman eleştirdiğim ama sahada ayak basmadık yer bırakmadığını kabul etmemiz gereken Dirar ile.

-Ağustos ayı itibariyle Fenerbahçe’nin 5. santrafor tercihi olan ve bugün 2 gol atan Fernandao ile

-”Fenerbahçe’nin stoperi olamaz”, ”Çok vasat oyuncu” dediğimiz ama ”o olmasaydı ne yapardık” der hale geldiğimiz Roman ile bu galibiyet geldi.

 

Şimdi şunu hepimiz kabul edelim.

Bu kadar soru işaretleri bulunan oyuncular ile ligin en iyi takımını böylesine domine ederek yenmenizin tek bir sebebi olabilir, o da bir oyun şablonu, bir sisteminizin, oyun disiplinizin olması.

Bakın Aykut Kocaman’ın oynattığı oyun tarzını beğenmeyebilirsiniz.

Ben de özellikle kağıt üstü daha kolay olan Anadolu takımları ile olan maçlarda ”yaratıcılık” açısından eksik kaldığımızı düşünüyorum.

Ancak sezarın hakkı sezara, beğenseniz de beğenmeseniz de bugünkü galibiyet için önce Aykut Kocaman’ın hakkını vermek gerekir.

Takımın sahaya yayılışı, hiç boşluk bırakmayışı, yaptığı mücadele ve diri görüntüsü, alışık olmadığımız kadar önde baskı ve presle kapılan toplar, bunların hepsi hocaya yazar.

 

Takım sahaya çıktığında özellikle Giuliano tercihi şaşırttı hocanın.

Fizik olarak hazır olmayan oyuncuları pek oynatmaz hoca ama demek ki antremanlarda kendini gösterdi Brezilyalı. Hoca da ona güvenerek haklı çıktı.

Valbuena yerine Aatıf tercihine burun kıvıranlar da olmuştur muhakkak.

Ama belki de Türkiye’nin en hücumcu beklerinden Caicara hiç bir etkili bindirme yapamadıysa bunda Aatıf’ın ve bu kararı veren Aykut Hoca’nın hiç mi payı yok?

 

Ha, ben olsam haftaya Kadiköy’de Alanya maçında Valbuena’yı tercih ederim, çünkü rakibi bozmaktan fazla rakibin katı defansını aşmaya ihtiyacımız olacak. Evet, Aykut Hoca’nın haklı olduğu önemli bir şey var. Hücum ve savunma artık futbolda içiçe ama bazı maçlarda hücum zenginliğine daha fazla ihtiyaç oluyor, Alanya maçı da bunlardan biri.

 

Ancak esas ihtiyacımız olan haftaya tıklım tıklım dolu tribünler.

Şampiyonluk biraz da havaya girmeyi gerektirir.

”Şampiyonluk havasına girmek” için de salkım saçak tribünler olmazsa olmazlardandır. Takım üzerine düşeni yaptı, lideri devirdi ve zirveye yanaştı.

Bundan sonra sıra bizde.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: alp.eralp@abcspor.com

twitter: @alperalp72

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular