Bİ TON PARA ÖDEDİK BİDON OLDU -7-
KERESTE BİLE DEĞİL, RESMEN TOMRUK
ANDREAS WAGENHAUS
Eskiden İngilizlerin söylediği meşhur bir futbol klişesi vardı:
” En iyi stoper, topu taca atan stoper”
İngilizlerin 1966 yılından bu yana Dünya Kupasını almayı bırak final bile görememiş olmasının tesadüfi olmadığının en büyük ispatıdır bu replik. Belki 1966 dönemi için geçerli olabilir ama bugün asla değil. Neyse topu taca atan stoper dedik, Almanya’nın keresteleriyle ünlü bir şehri olan Dresden şehrine ve bu şehrin Dinamo Dresden adlı takımına ve O takımdan 93-94 sezonunda Osieck’in beraberinde Fenerbahçe’ye getirdiği Andreas Wagenhaus’a bağlayalım konuyu.
Osieck’in gibi bir hoca nasıl olup da kendisini beğenmiştir ve alıp Fenerbahçe’ye getirmiştir bunu zaten anlamak mümkün değil. Komisyonu almıştır bilinmez, günahı boynuna. Bu adam ilk geldi zaten kimse de adını falan duymamıştı, Almanya’nın en iyi defans oyuncularından biri diye lanse ettiler. Adam oldukça fizikli. Yere sağlam basıyor. Kafa toplarında fena değil ama bir kağnı kadar ağır benzer fizikteki oyunculara kıyasla. Çok pompalandı, çok övüldü ya ? Spikerlerin bile dili varmıyor Wagenhaus kötü oyuncu demeye: “Wagenhaus riske girmedi ve topu taca gönderdi” ” Wagenhaus garantili oynadı ve topu stadyumun dışına gönderdi” ” Wagenhaus sağlam adam”falan diyorlar. Kereste demek ayıp. Spiker Wagenhaus der demez hemen arkasından gelen kelime %90 taç. Adam, sadece güç pozisyondayken değil nerdeyse ayağına gelen her topu taca vuruyor, pardon taca vurmak da denmez ona tribünlere gönderiyor. Hatta mizah dergilerinden birindeki bir karikatüre bile konu olmuşluğu vardır. Hizarın başındaki usta çırağa keresteleri işaret eder ve şöyle der “evladım oradan bir Wagenhaus daha getir”
Futbol da iki tip pas vardır: 1- Al da at dercesine 2- Al lan GAVAT dercesine!!! Geriden hücum başlatması gereken Wagenhaus’un hazırlık pasları bile” al lan GAVAT dercesine. Ama tam da bir görev adamıydı. Öyle kolay kolay çalım yemez, koyardı omuzu rakibi de sererdi yere. Oldukça da sert şutlar atardı. Tabii ki çoğu dağa taşa. Bir Galatasaray maçında uzaktan çektiği bomba gibi bir şut Hayrettin’in bakışları arasında üst direkten dönmüştü. O direk zangır zangır titrerken Kaleci Hayrettin’in de zaten az olan aklını alıyordu nerdeyse. Yağmurlu bir günde oynanan bir Zeytinburnuspor maçında da kazanılan frikiği yerden sert ve düzgün bir vuruşla gol yapmış ve 3 puanın kazanılmasını sağlamıştır. Islak zeminde top bir kere de yerden sektikten sonra füze gibi gitmişti kaleye. Spor yazarlarının kendisinden sürekli kereste, tomruk, balta, kazma demesinden bıkmamış olmasına rağmen Fenerbahçe tarafından sezon biter bitmez gönderildi. Biz bu adamın futbolcu falan olmadığını söylemiştik zaten ve yıllar sonra haklılığımız aşağıdaki milliyet haberiyle doğrulandı:
ESKİ FENERLi AJAN ÇIKTI
İsviçre’nin Tages Anzeiger gazetesinde yer alan iddiaya göre 3 kez Doğu Alman milli takımında forma giyen Wagenhaus’un, Schossler ile birlikte Doğu Almanya adına ajanlık yaptığı bildirildi. 1991 yılında biten soğuk savaş dönemi içinde Wagenhaus’un Dresden forması giyerken takım arkadaşlarının Avrupa Kupası maçlarına gidildiği zaman onların iltica tarzı planlarını STASİ’ye aktardığı ortaya çıktı.
Andreas Wagenhaus 1993 – 1994 sezonunda 2 senelik kontratla Fenerbahçe’ye transfer oldu. Holger Osieck’in teknik direktörlüğünü yaptığı kadroda 2’si Türkiye Kupası olmak üzere 20 maça çıktı. Fenerbahçe forması altında 1 gol attı. Kontrat süresi dolmadan sene sonunda karşılıklı fesih yapılarak Fenerbahçe ile yolları ayrıldı.
Fenerbahçe’den sonra SV Waldhof Mannheim, İsviçre’nin FC Gossau, Alman VfL Halle 96 ve Avusturya’nın FC Schwarzach takımlarında futbola devam etti. Savunmada sert oyunu ve riske girmeden taca attığı toplarla hatırlanan Wagenhaus futbolculuk hayatına nokta koyduktan sonra asistan menajer olarak teknik adamlığa soyundu. Oysa ‘O’ da Fenerbahçe’ye transfer olduğunda “Fenerbahçe tarihindeki unutulmaz isimlerden biri olmak istiyorum” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Aslında dediğini de yaptı. Unutmadık hala kendisini!