Sinirle yazmayayım diye bir gün bekledim, sinirim pek geçmedi. Dayanamayıp yazıyorum, günah benden gitti.
Kadim dostumun deyimiyle bu maç Vitor Pereira’ya yazar. Aslında her maç ona yazar. Sıkıntının nerede olduğunu aramak gerekir ama sıkıntı birden fazla olunca baktığın yerde sıkıntı görmek çok olası. Başlayalım…
Daha iki hafta önce yazmıştım, göreceğiz Vitor Pereira taktisyen mi değil mi diye. Değilmiş. Henüz maçın gidişatını değiştirmek için taktik değişiklik yapıp olumlu sonuç aldığını göremedik demiştim. Arada Celtic maçında 2-0 geriye düşüp çift forvete dönüp beraberliği yakalaması tek örnekti. Bu hafta 2-1’de orta sahadaki 3 oyuncudan ikisini değiştirip kendi ayağına sıktı. Çıkardığı iki oyuncudan biri şu ana kadar bu forma ile belki de en iyi oyununu oynayan Raul idi.
Geçen hafta da şu cümleyi üstüste iki kez yazdım: Fenerbahçe bir taktik anlayışı ile değil, sadece bir saha dizilişi ile mücadele ediyor görüntüsü veriyor. Bu görüntü bu hafta da dikkat çekti. Sanırım soyunma odasında aşağı yukarı şu söyleniyor: sen, sen sen şurada oyna, sen, sen, sen burada. Bu kadar! Ne bir duran top kullanma taktiği, ne savunma taktiği, ne rakibe özel herhangi bir detay; sanırım bunların hiçbiri yok. Varsa da sahaya yansımasını görünmüyor.
Bunun sahaya yansıması şöyle oluyor: hiç bir oyunda göremeyeceğiniz kadar net bir saha dizilimi. Tabi oyun kopmadan önce. Koptuktan sonrası daha tuhaf… Bu sefer tek forvetin taç çizgisine inip top almaya çabalıyor çünkü o yönde kendisini besleyen bir trafik yok. RvP’yi oyuna almak için 2-2’yi bekledi. Sonra oyundan çıkabilecek belki tek oyuncu Alper çıktı. Celtic maçını da düşünerek herkes dedi ki tamam, çift forvete dönüyoruz, dörtlü orta saha ile. Ama hayır; RvP bildiğiniz sağ açık oynadı. Hayretler içinde izledik. 20:50’de alkışlarla soyunma odasına giden takım, 21:55’de ıslıklanarak gönderildi.
Tüm bunlardan daha önemli birşey var. Gözle görünmeyen çok ciddi bir uçurum var Pereira ile oyuncular arasında. Mutlak başarı için oyuncuların bir hocaya saygı ve sevgi duyması önemlidir. Sevgi olmaz, saygı olur (Ersun Yanal, Daum) o zaman kısmi başarı gelebilir, veya saygı olmaz sevgi olur (İsmail Kartal) o zaman başarı uzaklaşır. Saygı her durumda şarttır. İkisi bir arada olunca (Zico) başarı daha rahat gelir. Buradaki en büyük problem oyuncuların Pereira’ya saygı ve sevgi duymaması geliyor olabilir. O istediği kadar yırtınsın kenarda, ancak yüreklerine ve kulaklarına ulaşabildiği kadardır. Kendisinin anlamsız inadı bu duruma çanak tutuyor. Adeta Fernandao çok başarılı olsa da RvP sürekli kenarda dursa gibi bir havası var. Yine kendi ayağına sıkıyor.
Bu böyle devam ederse olacak olan şudur: futbolcular arasında gruplaşma ve adam seçme. O ona pas atmaz, öbürü diğeri takıma girsin diye lobi yapar. Arada olan bitaraf ve bihaber olanlara olur. Bu gidişat bu yüzden çok ama çok tehlikeli.
Bu arada taraftar Seçuk Şahin’i çok özlemiş. Tribünler tarafından yeni Selçuk olarak Ozan Tufan seçildi herhalde. Değerleri kaybetmek kolay, kazanmak zordur. Bu çocuğun yaşı 20, potansiyeli belli. Sabırlı olmak lazım.
Son söz; evet, puan kaybı Pereira’ya yazar ama sezon kaybı Terraneo ve onu oraya getirene !
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : ertu.oner@abcspor.com
twitter : @ErtugrulOner