Fenerbahçe bir futbol kulübü değildir, bir spor kulübüdür vurgusu çok yapılıyor, doğrudur ama başka yerden de bakılabilir.. Bana kalırsa spor kulübü bile değil, adeta bir mikrokosmos: Her biri kendi liderine tapan iç içe geçmiş kabileler, bayrağını çekip sloganını atan küçük gruplar.
“Azizciler”, “Aliciler”, “Aykutçular”, “İsmailciler”… dışarıdan bakan biri sanır ki bu adamlar aynı takımı tutmuyor, birbirine paralel evrenlerde yaşayan düşman kardeşler..
Bu“adamcılık” kulübün enerjisini boşa harcatıyor. Tribün, yönetim, medya üçgeni, birbirini yiyip duruyor.
Sonra da “neden şampiyon olamıyoruz” diye soruyorlar.. Cevap basit: çünkü herkes kendi kahramanının kupası için savaşıyor, Fenerbahçe’nin değil. Ve kimsesiz bir adam var kenarda, Tedesco. Adamsız adam diyorum ben ona. Milli maç arasında ne yaptı, ne düşündü, kaç gün dayanır? Çok merak ediyorum. Önce çıkardığı 11’den başlayalım..
Škriniar’ın yokluğunda Çağlar mecburen orada. Sürpriz olarak sol bek Levent. Bu tercihi ben de çok yazdım. Talisca tek santrfor önde. Bu da görmeyi istediğim bir denemeydi. Benin şahsi itirazım Oğuz yedek kalmaz, daha doğrusu Nene varken yedek kalmaz, çok da beğendiğim anlamı çıkmasın..
Fenerbahçe, beklediğimiz gibi önde presle başladı, ilk t5 dakikada etkili de oldu ama gol gelmedi..
Her ne kadar rakip lig sonuncusu olsa da orta sahada fizik gücü olarak Fenerbahçe’den eksik değil ve oyunu kendi yarı sahasında kabul etmedi, orta sahayı kalabalık tuttular, o amansız presi yemediler..
Tabii bunda bizim beğenmediğimiz En Nesyri’nin yokluğunda Talisca’nın santrfor oynamayı hiç becerememesinin de payı var.
Diğer taraftan önceki maçlarda hem Asensio, hem de Talisca’nın orta sahada olmasının vermiş olduğu bir pas rahatlığı da vardı, bugün bu anlamda da bir fark vardı ama Fenerbahçe yine presi iyi yaptı diyebilirim..
Fenerbahçe’nin hücumda ısıran oyuncusu yok. Öndeki 3’lü ısırmıyor, delici değil, patlayıcı değil, o yüzden de bu enerjinin hakkı skora yansımıyor..
Fenerbahçe topa sahip olup oyunu bir o tarafa bir bu tarafa çevirirken Nene içeriyi zorladı ve penaltıyı aldı, Fenerbahçe’yi de rahatlattı..
Tabii, burada neye bakmamız lazım? Golden sonraki reflekse.
Gol, Fenerbahçe’nin kazanma arzusunu daha da kamçıladı, orta sahadaki reboundlar Fenerbahçe’de kaldı, maçı yine tek kaleye çevirdi, soldan gelişen atakta da Kerem’in sıfırdan çıkardığı topa Asensio klişe koşularından biriyle kendini unutturup golünü attı.
Asensio, Alvarez, İsmail orta sahası dengeli bir 3’lü. Çok kaliteli diyemem ama en dengelisi bu gibi duruyor. Alvarez tek yönlü bir oyuncu ama etkili bir kesici. Asensio topun üstüne basıp atak yönlendiren tipte bir oyuncu değil ama topun yanağını güzel okşuyor. Tıpkı Aziz Başkan gibi. Tek topu çok doğru yerlere gidiyor, kaleye yakın oynarsa kilit de açıyor bu falsolu tek pasları.. Bu 3’lüde en çok yük İsmail’e biniyor. İsmail ya maçın yıldızı olur ya da saç baş yoldurur maçına göre. İlk yarıda çok iyiydi..
2 takımda çok açık başladı ikinci yarıya, pozisyonları bulan Fenerbahçe oldu ama golü bulan Karagümrük oldu. Fenerbahçe’nin önde oynamak istemesi, rakip ceza sahasında prese başlaması ama geriye dönüşlerde zorlanması..
Tedesco da zaten Alverez ve Talisca’yı Fred ve Nesyri ile değiştirerek sahaya yeni bir enerji getirmek istedi ama umutlanan Karagümrük etkili olmaya başladı. Fenerbahçe’nin oyuncu değişiklikleri hiç bir işe yaramadı. Lig sonuncusu Karagümrük Fenerbahçe kalesini topa tutmaya başladı. Direkten dönen top var, Tarık’ın çıkardıkları var..
Olumlu olarak yazdığımız ne varsa çöp eden bir 15 dakika yaşandı.
Bence ne olursa olsun önlibero değişikliği bir hataydı.
Oğuz ve Szymanski hamleleri ise sahaya denge getirdi. Zaten rakip 83’te 10 kişi kalınca Fenerbahçe pozisyonlar da buldu ama 3’ü atamadı..
Bir gol maçın tüm atmosferini değiştirdi, buradan görüyoruz ki Fenerbahçe’nin psikolojik sorunları var, özgüven sorunu var.
Teknik olarak bakarsak kadro mühendisliği rezalet. Siz bugün birinin penaltı yarattığı diğerinin asist yaptığına bakmayın ikisi de berbat. Kerem gibi sürekli top ezen, sadece boş alan kollayan ve hiç çalım atamayan bir oyuncuyla başarılı olman mümkün değil. Benfica’daki Yunan santrfor falan olsa, belki. Ya da atacaksın öne Montella gibi, bir de öyle deneyeceksin. Nene hiç ısırmıyor hücumda. Santrfor diye bir şey yok.
Tedesco kararı başkanda, kimi getirirsen getir bence bu kadroyla fazlası olmaz..
Sadettin Saran iki hoca getiriyorum, Guardiola ve Klopp aynı anda dese, yine İsmail diyecek aymaz bir kitle de var. Ki, maçın bir anında Aziz Yıldırım diye bağıranlar oldu. Neyse, çok uzadı yazı..
Fenerbahçe bugün kazandı ama nereye kadar?
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907