1947 New York doğumlu efsane basketbolcu, birçoklarına göre basketbol tarihinin en iyi pivotu.
Ferdinand Lewis Alcindor dediğimizde belki hiç birşey ifade etmeyecektir ama basketbol yıldızının gerçek ismi bu. 1971’de Müslüman olduğunda bugünkü Kareem Abdül-Jabbar adını alıyor. Anlamı da yüce Allahın asil kulu “The noble one, servant of the Almighty”
Lise yıllarında belliydi buralara geleceği… 4 yıl boyunca Power Memorial Academy’de oynadı ve toplam 2.067 sayıyla, sadece kendi takımının değil, şehrin lise rekorunu da kırmıştı. 71 maç üst üste kaybetmeyen takımın açık ara en büyük yıldızı idi.
Durdurulamaz hücum yeteneği ve o fiziğe rağmen muhteşem fundamentalı ile potaya kadar süzülüp attığı sayılarla rakiplerinden o kadar farklıydı ki, o kolejdeyken smaç vurmayı yasakladı NCAA!..( smaç basmama kuralı O’nun mezuniyetinden sonraki yıllarda kaldırıldı).
Ona rağmen ilk maçında 56 sayı atarak UCLA sayı rekorunu kırmış, üç ulusal kolej atletizm birliği şampiyonluğuna (1967-69) taşıdığı takımında kaldığı süre boyunca sadece iki maç kaybetmişlerdi.
1969’da 1’inci sıradan draft edildiği NBA’e adım attı. Milwaukee Bucks forması altında da yılın çaylağı seçildi.
Bir sonraki sene onun sayesinde şampiyon oldular ve 2 seneyi de sayı krallığında (34.8 ve 31.7 ortalama ile) zirvede tamamladı.
1975 yılında LA Lakers’a takas edildi ve 1980, 1982, 1985, 1987 ve 1988 yıllarında NBA şampiyonlukları kazandı.
1984 yılında Wilt Chamberlain’in 31.419 sayılık kariyer rekorunu geride bıraktı.
Abdul-Jabbar 2.18 idi ama Chamberlain ya da Shaq kadar size’li, ürkütücü bir fizik gücüne sahip değildi. Onu o yapan; pozisyona mükemmel bir şut dokunuşu ve süpürme, ayak hareketleri, savunulamaz kendi imzalı çengel atışları (sky hook) ile post hareketlerinin kitabını yazmıştı.
Saha görüşünden de bahsetmezsek olmaz, çünkü aynı zamanda boştaki takım arkadaşını guard kumaşı ile görebilecek kalitede bir pasördü.
Toplamda 19 kez All Star’a seçilirken, 1988-89 sezonunun sonunda, 6 kez en değerli oyuncusu seçildiği NBA’den emekli oldu.
Basketbol sahası dışında oyunculuk ve yazarlıkla ilgilendi. televizyonda ve aralarında komedi filmi Airplane’deki (1980) yardımcı pilot rolünün de bulunduğu birkaç filmde rol aldı.
Bruce Lee ile beraber “Ölüm Oyunu” adil filmde de rol almıştı ama asıl birliktelik, O’nun UCLA senelerinden başlayan dostluk ve Lee’nin mentörlüğünü yaptığı Jabbar’ın, o dönemde benzeri görülmemiş uzun basketbol ömrünün temellerini (motivasyon, psikolojik) atmasıydı.
1983’de Dev Adımlar / Giant Steps adlı otobiyografisi yayımlandı.
Fazla uzatmadan; bazıları en büyük kim sorusuna Wilt Chamberlain der, bazıları yakın dönemin en dominant pivotu Shaq için benzer ifadeler kullanır, bazıları efsane Celtics ile 11 şampiyonluk kazanmış Bill Russell der, bazıları da Abdül Jabbar’ı en tepeye koyar.
Tarihteki en iyi kimdir bilinmez ama en estetik, teknik pivot konusunda sanıyorum herkes bu yazının kahramanı konusunda hemfikirdir.
Yine de karar sizlerin..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: burak.belgen@abcspor.com
twitter: @BurakBelgen