Futbol sadece futbol değildir gibi saçma sapan cümlelerle aidiyet duygusu peşinde koşan, eğitimsiz, içindeki şiddeti nereye boşaltacağını bilemeyen, kalabalıklardan güç alarak her türlü taşkınlık için kendini haklı gören zavallı kitlelere, maddi çıkarlar uğruna verilen gazların sonucu bunları yaşıyoruz. Futbol, futbolcu için bir spor ve bir dönem bir gelir kapısı, teknik heyet ve idari kadrolar için bir meslek, yöneticiler için bir sosyal hizmet ve prestij, taraftarlar içinse bir oyundur.
Fenerbahçe takım otobüsüne, Rizespor ile yaptığı maç sonrası Trabzon şehrinde ateş açıldı. Şöför direksiyon hakimiyetini kaybedecek kadar ağır yaralandı ve otobüsün içindeki güvenlik görevlileri direksiyonu kontrol ederek otobüsün muhtemel bir kaza yapmasını engellediler. Şimdi, herkese ateş açılacaktı, yok açılmayacaktı vs, bunlar spekülasyon ama gerçek olan bir şey var ki, şöförün direksiyon hakimiyetini kaybetmesinden sonra güvenlik görevlileri aracın kontrolünü ele alamasalardı o otobüsün devrilmesi ya da kaza yapmasıyla kimbilir kaç kişi ölecek ya da yaralanacaktı.
Bir Fenerbahçe taraftarı olarak futboldan daha önce hiç bu seneki kadar soğuduğumu hatırlamıyorum. Hele tüm imkanlara rağmen, Türk futbol takımlarının bu kadar kötü oynadığı bir yılı hiç hatırlamıyorum. Avrupa futbolunu seyrettiğimizde bizim takımlarımızın oyunu bana mahalle maçı ayarında bile gelmiyor. Bu vasat oyunun yanında passolig, takımların maddi olarak yetersizlikleri, yöneticilerin kralvari yönetimleri, cehaletleri ve medyanın futbolu sanki dünyanın en önemli şeyiymiş gibi aksettirmesi beni futboldan soğutan diğer etmenler.
Belki de yıllardır yaptığı onca yatırıma rağmen şampiyon olamayan Trabzonspor takımının yöneticilerinin; “biz aslında bir kere olduk ama ondan da hakkımızı yediler” savıyla taraftar baskısını üzerinden atma girişimi, Trabzon yerel basınında Fenerbahçe aleyhine sürekli yazılar çıkmasına sebep oluyor. Fenerbahçe’nin şikeyle şampiyon olduğunu, esas şampiyonluğun Trabzon’un hakkı olduğunu şehirlerinde o kadar çok pompaladılar ki, o seneki Fenerbahçe takımından neredeyse geriye 3-5 futbolcu kalmış olmasına rağmen, konuyla alakası olmayan insanların canına kastedecek bir eylemi gerçekleştirecek bir motivasyon yaratılmış oldu.
Geçtiğimiz hafta büyük usta Kayahan’ı yitirdik. Kayahan’ın sık sık söylediği, albüm kapaklarına dahi yazdığı “yolu sevgiden geçen herkesle, bir gün bir yerde buluşuruz” sözü inşallah tüm ülkemizin mottosu olur. İnşallah tüm bu ötekileştirmeye karşı kazanan sevgi ve akıl olur. Umarım artık bir yerlerde daha büyük bir şey olmaz. Umarım yeni sezonda futbola, spora tekrar ısınacağımız günler gelir. Sevgiler.
tolga.aykut@abcspor.com