Zordur böyle maçlardan sonra ahkam kesmek. Tüm taraftarların keyfi kaçmış, hatta belki şampiyonluk kaçmış, kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Ne söyleyeceksin ki? Takıma, hocaya, yönetime sallasan ne farkeder? Giden puan gitmiş artık. Polyanna’cılık yapıp umut dağıtmaya kalksan, onun için de doğru zaman değil. Taraftarın ruh hali bozuk, morali düzeleceğine, daha da sinirlenir. Öyleyse gördüklerimiz hakkında bir kaç kelam edelim yeter.
Örneğin Fenerbahçe’nin sahaya çıktığındaki ruh halini kabul edemiyorum. Şampiyonluğa oynayan bir takımın bu kadar isteksiz ve coşkusuz şekilde koskoca ilk devreyi çöpe atmasına akıl sır erdiremiyorum. Bırak beraberliği, yenilebilirsin bile ama benim Fenerbahçe’den beklentim sahaya çıktığında futbolcuların ”biz herkesten daha fazla şampiyonluğu istiyoruz” mesajı vermeleri. Bunu sahada görmeyince açıkçası büyük hayalkırıklığı yaşıyorum.
Diyorlar ki :”Milli maçlar sonrası takım konsantrasyon sorunu yaşıyor”. Kabul etmiyorum arkadaş, ne konsantrasyonu,ne sorunu? Ligin bitmesine artık 7-8 hafta kalmış. Bundan sonra konsantrasyon eksikliği yaşanır mı? İlk devre takımın en kötüsü Jozef. O Jozef ne milli takıma ne de kampa gitmiş. Ee o da mı konsantrasyon eksikliği yaşıyor? Bırakalım bu işleri! Sahaya çıkar çıkmaz kötü de oynasa coşkulu bir Fenerbahçe görmek istiyorum ben kardeşim. Bugün ilk yarıdaki oyun için hangimiz ”Fenerbahçe’li futbolcular ellerinden geleni yaptı” diyebiliriz?
Gökhan Gönül’ün son haftalarda çıkan haberlerden dolayı morali bozukmuş. Kabul etmiyorum. Çocuk musun sen? 30’una gelmişsin, bu yaştan sonra böyle bir psikolojik kırılganlık yakışıyor mu sana? Kjaer’in kesicilikte 10 üzerinden 10 olup, topla beraberken bildiğin ”kazma ” stoper oluşunu kabullenemiyorum. Gelelim Van Persie’ye. Hep savundum onu, oynaması gerektiğini söyledim. Hücumda yalnız kaldığını,gerekli desteği görmediği için markajı kolay bir hale geldiğini söyledim. Ama sadece gol atasın diye değil, bu takıma biraz da liderlik edesin diye aldık seni. Bi al dizginleri eline, isyan et gidişata. Arkadaşlarını ateşle. Bu kadar gamsız olmanı kabul etmiyorum, hiç kusura bakma.
Gamsız derken iki çift laf ta taraftara söyleyip çuvaldızı biraz kendimize batırmakta yarar var. Şampiyonluk mücadelesi diyoruz, telafisi olmayan haftalar diyoruz, tribünlerde böylesine boşluklar olması yakışıyor mu bize? Şikayet edip dururken acaba biz üzerimize düşeni yapıyor muyuz layığıyla?
Son sözüm de hocamız Pereira’ya! Öyle veya böyle, berbat bir ilk yarı sonrası dk 45.-60. arası önemli bir baskı kurmuşsun, dönen topların hepsini alıyorsun, sağlı sollu gelip pozisyonlara da giriyorsun. Rakip hiç top yapamıyor, kendi sahasından da çıkamıyor. O sırada öyle bir değişiklik yaptın ki, hem tüm diziliş farklılaştı, orta saha direncin düştü, yaptığın ”kabul edilemez” müdahele ile maalesef sonuca negatif anlamda büyük etki ettin.Bugün sen de hiç ama hiç formda değildin.
Bu kadar her şeye muhalefet edip kara bir tablo çizdikten sonra son olarak ta şunu söyleyeyim. Tüm bu olumsuzluklar bir yana en başta ”pes etmeyi” kabul etmiyorum. Biliyorum artık Beşiktaş’ın ekstra puan kayıplarına ihtiyacımız var şampiyonluğa ulaşmak için ancak daha oynanacak çuval dolusu maç varken yelkenleri suya indirmeyi içime sindiremiyorum. Maç biletimi aldım bile, haftaya Konya’ya gidiyorum. Daha bu köprünün altından çok sular akar, biliyorum da söylüyorum!
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72