Dünyada topla oynanan sporlardaki en güçlü oyuncu JONAH LOMU ‘dur. Bu benim sübjektif bir yorumum değil tartışmasız bir gerçektir. Daha sonra reklamlarda kullanılan sloganda da belirtildiği gibi “futbol gençlerin oynadığı bir oyundur, ragbiyi erkekler oynar ama bir panelvanı ancak Jonah Lomu devirebilir”. Vaktiniz olduğunda, internetten rakip savunma oyuncularını ne hale getirdiğini izleyin bana hak vereceksiniz.
1995 Dünya Şampiyonasında yarı finalde İngiltere karşısında yapmış olduğu 4 try (Amerikan futbolundaki touchdown) onu bir anda dünya vitrinine çıkarmış ve ilk global ragbi süperstarı böylece doğmuştur!
İleriye pas yasak olduğu için zaten çok zor bir spor olan ragbide hemen hemen bütün futbolcular güçlü fiziğe sahiptirler, ragbi futbol gibi değildir, forvetler (diğer oyunculara göre daha iridirler, ilk atakları onlar yaparlar) pozisyonları hazırlar, bekler ve kanat oyuncuları yakaladıkları boşluklarla sayıları yaparlar. Jonah Lomu 1.96 boyunda 128 kilo ağırlığında bir oyuncu olmasına rağmen, ki bu ölçüler forvet rakamlarıdır, inanılmaz gücü ve 100 metreyi elinde topla 10,89 gibi akıl almaz bir sürede koşabildiği için kanat oyuncusu olarak oynayabilmiş ve rakiplerine sahayı dar etmiştir. Pozisyonuna göre üstünlüğünü açıklamak için biraz abartılı da olsa; Yaya Toure fiziğinde Messi ya da Shaq ölçülerinde Kevin Durant’i gözünüzün önüne getirebilirsiniz.
Sol çizgide topu sol eline alıp, koşmaya başladığı zaman bizim zamanımızda Rıdvan Dilmen’in kapalının önünden sağdan topla gitmesi gibi, bütün stad birşeyler olacağını hisseder ve onunla beraber ayağa kalkardı. Ben kendisini canlı seyretme şansını yakalamıştım. Hiç gözümün önünden gitmeyen sahne ise simsiyah All Blacks (Yeni Zellanda ulusal ragbi takımın bütün dünyaca bilinen ismi) formasıyla yine top sol elinde koşarken yandan uçarak gelen en az 100 kiloluk oyuncuyu sağ eliyle havada yakalayıp yere çalması ve hızından hiçbir şey kaybetmeden koşmaya devam etmesiydi.
İşin en ilginç ve acı tarafı ise 1995 yılından beri ciddi bir böbrek hastalığına sahip olmasıydı. O yüzden kendi ifadesiyle hiç bir zaman %100’ünü sahaya yansıtamadı, hastalığını bir şekilde 2004’e kadar saklamayı başardılar, oysaki 95’ten beri haftada 3 gün diyalize gidiyordu. Artık neredeyse tekerlekli sandalyeye mahkum olmak üzereyken herşeyi açıkladılar ve 2005 yılında böbrek nakli gerçekleşti. Ondan sonra tekrar spora dönmeye çalıştı ama böylesine bir oyuncuyu tekrar All Blacks formasını giymedikten sonra hiç birşey tatmin etmedi ve 2007’de sporu tamamen bıraktı.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: emrah.seber@abcspor.com
twitter: @SeberEmrah