İzlanda’yı Yenerken Fransa’ya Mağlup Olmayalım
Günümüzde artık basketbol oyuncuları daha güçlü, daha atletik olabiliyorlar. Ama neredeyse hiçbiri henüz 6 günde 5 maçı yaklaşık 35’er dakika üst seviyede oynamayı kaldıramaz.
Dün akşamki İzlanda maçı, bizden önce oynanan maçta İspanya’nın Almanya’yı mağlup etmesi ile formaliteye dönüştü. Bu karşılaşmayı kazansak da kaybetsek de grubu 4.sırada bitirecektik. Koç Ergin Ataman’ın böyle bir durumda 2.turda eşleşeceğimiz Fransa’yı düşünerek rotasyona gideceğini ve bazı oyunvuları dinlendireceğini düşünmüştüm. Bunu yapmasak bile maçı aktif dinlenme şeklinde geçirip İspanya ve Sırbistan maçlarında olduğu gibi teslim de olabilirdik. Böylece Berlin’e gelmiş İzlandalılar da bir galibiyet sevinci yaşamış olurlardı!
Maç hiç düşündüğüm gibi gitmedi. Semih, Ersan, Sinan, Cedi ve Dixon yine en fazla süre alan oyunculardan oldular. Pota altında Semih’i kullanmamız, basketbolunu inanılmaz geliştiren ve bu turnuvada çok büyük oynayan Cedi’nin müthiş işler yapması, Dixon’ın sayıları ile birkaç defa 8-9 sayılık farkları yakalamış olsak da İzlanda hep geri gelmeyi başardı ve herhalde en istemeyeceğimiz şey oldu: maç uzatmaya gidince ekstra bir 5 dakika daha oynamak zorunda kaldık. İzlanda’dan 22 ribaund fazla almamıza rağmen, İzlanda tam 17 üçlük bularak oyunun içinde kaldı.
Uzatmada ise kontrolü ele alarak maçı kazanmayı başardık. Ancak maçtan daha önemli olan as oyuncularımızı dinlendirme noktasında başarılı olamadık. Ergin Ataman ilginç bir şekilde uzatma bölümünde 37 saniye kala Kartal ve Furkan Korkmaz’ı oyuna aldı. Bu maçta Kartal’a, Furkan’a, Barış Hersek’e ya da Oğuz Savaş’a daha fazla süre verip, katkı alamasak da onları turnuvaya dahil etmeye ve bir hava yakalamalarını sağlamaya çalışabilirdik. Çünkü Fransa’yı 8 kişi ile yenmek o kadar kolay olmayacak. Parker, De Colo, Batum, Diaw, Gelabale, Gobert, Lauvergne, Fournier ve Peitrus’lu rotasyon bizi oldukça zorlayacak. Son periyodun ortalarında yerine Furkan’a bırakan Semih’in yüzünü görmüşsünüzdür. Madem Kartal’a hiç süre vermeyip, Sinan’ı o pozisyonda kullanacaktık, en azından Birkan’ı kadroda tutup şutlarından ve enerjisinden yararlansaydık…
Bazı takımlar son maçları formaliteye dönüşse de rakiplerine mesaj vermek ve kazanma alışkanlığını sürdürmek için bu tip maçları kazanmak isterler, bu da oldukça normaldir, herkes kazanmak ister. Ancak grupta hiç galibiyet alamamış İzlanda karşısındaki galibiyet Fransa’ya mesaj vermez ya da takıma motivasyon kazandırmaz. İspanya ya da Sırbistan karşısında başa baş oynayabilseydik, o zaman bir mesaj vermiş olurduk. Hedef maçları seçme stratejimiz doğru gibi görünse de, İspanya ve Sırbistan’a bu kadar kolay teslim olup, İzlanda’yı yenmek için bu kadar çaba sarfetmemiz biraz garip görünüyor.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : derya.cerasi@abcspor.com
twitter : @deryacerasi