Senenin maçı. Son dört hafta. Galatasaray kazanırsa işi büyük ölçüde bitirecek, beraberlikte Başakşehir öne geçecek, Fener iyice potanın içinde olacaktı. Bu sene içeride maç vermeyen Galatasaray yine kazanacak mıydı?
Bu ihtimallerle başlayan maçta seyirci baskısı ile baskılı başlaması beklenen maç ilk yarı boyunca orta saha mücadelesi şeklinde geçti. İki takım da önce defansı sağlam tutma derdindeydi. Beşiktaş ilk yarı orta sahada daha etkin olsa da bunu pozisyonlara taşıyamadı.
Daha ilk dakikada Rodrigues biraz becerikli olsa Galatasaray golle başlayabilirdi. 23.dakikada organize bir atakta gecenin en iyisi Nagatomo’nun asistinde Fernando golü buldu. 1-0. Bu golden sonra kontrol ve psikolojik üstünlük Galatasaray’a geçti. İlk yarı kontrollü bir futbol ile 1-0 tamamlandı.
İkinci yarı müthiş başladı. Tam bir Avrupa maçı izlendi. Beşiktaş golü bulabilir, maçın seyrini değiştirebilirdi ama konsantrasyon eksikliğinden beceremediler. 66.dakikada kazanılan penaltı ile Galatasaray 2-0’ı bulamadı. Herşeyi yapan Gomis bu sezon ikinci penaltısını kaçırdı. Ama Beşiktaş Tosic’in atılmasıyla 10 kişi kalınca oyun hakimiyeti Galatasaray’a geçti. Nitekim 70.dakikada gecenin kötülerinden Rodrigues en sevdiği pozisyonda maçı rahatlattı. 2-0. Kalan yirmi dakikada “Üç Üç” seseleriyle pozsiyonları harcayan Galatasaray tarihi farkı da kaçırdı.
Şenol Güneş’in en büyük hatası Negredo sakatlanıp çıkınca Lens’i almasıydı. Ekmeğine yağ sürdü Terim’in. Resmen bir kişi eksik oynadı. Wagner Love girebilirdi. Beşiktaş artık dördüncü ve muhtemelen de burada bitirir. Bu kadar antipatik bir takım yapmayı nasıl becerdiler anlamıyorum.
Terim cephesinde ise özet şu; Yapılacak her şey yapıldı. Kazanmak isteyen, coşkulu ve hırslı bir takım vardı. Tebrikler…. Büyük maç nasıl kazanılır bunu herkese öğretti.
Artık kaldı son üç. Haftaya alınacak bir galibiyet işi hemen hemen bitirir. Artık tünelin sonundaki ışık gözüktü.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: cem.demircioglu@abcspor.com
twitter: @cemdemircioglu