Scouting kelimesi İngilizcede anlam itibariyle keşif, araştırma yapmak gibi anlamlara geliyor. Futbol dünyasında ise oyuncuların, takımların veya antrenörlerin araştırılmasından ve raporlar halinde üst yönetime sunulmasından sorumlu kişilere scout deniyor. Kelimenin Türkçede maalesef tam bir karşılığı olmadığından yazıda scout kelimesini aynen koruyacağız.
Futbolun kamera arkasında kalan ekiplerden oluşan scoutlar aslında ciddi bir sorumluluğu da üstlerinde taşıyorlar. Zira, bir kulübün istediği karakterlerde oyuncuları izlemesi için görevlendirdiği scoutların hata yapma lüksü oldukça kısıtlı. Scoutinge Türkiye’de olmasa da, Avrupa’da çok ciddi bütçeler ayrılmış durumda. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi scouting oyuncu, kulüp veya antrenör izciliği şeklinde olabiliyor. Ülkemizde genellikle scouting denildiğinde genç yetenek avcısı gibi bir algı var. Halbuki bu, işin sadece bir ayağı. Genç yetenekleri diğer kulüplerden önce keşfedip takıma kazandırmak tabii ki bu işin olmazsa olmazı ama olgun futbolcular da pekala scouting sistemiyle izlenebilir.
Diyelim ki takımınızın sağ kanadına bir oyuncu almak istiyorsunuz. Herhangi bir “iyi” sağ kanat oyuncusu aldığınızda işiniz şansa kalmış demektir. Alacağınız oyuncunun taktiğinize uyum sağlayıp, sağlayamayacağı ilk ve en önemli kriterdir. Örnek vermek gerekirse, Gökhan Töre de sağ kanatta oynuyor, Aaron Lennon da. İkisi birbiriyle alakası dahi olmayan oyuncular. Bunu fark etmek oldukça kolay. Sonrasında oyuncunun hangi özelliklerinin sizin taktiğinize uygun olduğunu belirlemek gerekiyor. Örneğin çizgide oynayacak bir sağ kanat oyuncusu (Wright Phillips tarzı) arıyorsanız, şut çekebilmesi ekstra bir özelliktir. Eğer taktiğinizde önemliyse scout, izlettiğiniz oyuncunun raporunu ona göre hazırlayacaktır.
Dolayısıyla aslında birlikte çalıştığınız scoutların çok iyi futbol bilgisine sahip olmasının yanında, çok da iyi sezgilere sahip olması gerekir. Çünkü bir oyuncunun tüm özellikleri beklentilerinizi karşılıyor olsa da kişilik yapısı ve karakteri takımınızdaki bazı oyuncularla uyumsuz olabilir. Ancak, scoutingin transferdeki piyango olasılığını oldukça düşürdüğü de su götürmez bir gerçek.
Scoutlar yurtdışında genellikle kulüplere bağlı çalışmakla beraber (özellikle İngiltere’de) bu işin ajansları da mevcut. Bu ajanslar kulüplerin istedikleri mevkilere istedikleri tipteki oyuncuları izleyip raporlamakla yükümlü insanlar. Peki ülkemizde scouting ne alemde? Kulüplerimiz artık futbol dünyasının olmazsa olmazı scoutinge gerekli önemi gösteriyorlar mı? Bir sonraki yazıda bu konuyla devam edeceğiz.