https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

HÜLOĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞ!

Okunması Gerekenler

brunoNapolyon öbür dünyadan geri döner. Önce ABD başkanını ziyaret eder. Ağırlarlar, ayrılırken ona ,”Sizdeki kadar topum uçağım olsaydı Waterloo Savaşını kaybetmezdim!” der. Ardından Rusya’ya gider, birkaç gün sonra ayrılırken Parti Sekreteri’ne,”KGB ve gizli polisiniz bende olsaydı, Waterloo’da mağlup olmazdım !” der. Sonra Türkiye’den; ayrılırken RTE’ye,”Sizdeki basın, tv ve medya bende olsaydı, bugün bile kimse Waterloo’da mağlup olduğumu bilmezdi !”der.
aziz yildirim 2Sanıyorum Fenerbahçe kulübüne gelseydi muhtemelen ” Aziz Yıldırım’ın müritleri gibi bir halkım olsaydı, Waterloo Savaşı’nı gözlerinin önünde kaybetsem, Başkan’ın bi bildiği var ki kaybetti derlerdi”
Türkiye’de “evde zor tutulan” bir %50 var. “Evde zor tutulan bu % 50″ne kadar biat ediyorlar ve taparcasına seviyorlarsa liderlerini diğer % 50 de o lideri diktatör olmakla itham ediyor, sevmiyor hatta nefret ediyor.
Fenerbahçe camiası için de aşağı yukarı böyle bir % 50 var, Azizciler diye tabir ettiğim bir mürit grubu ve Aziz Yıldırım’ı diktatörlükle suçlayan bir kesim.
Sosyologlar bu konuya nasıl bir açıklama getirirler bilmiyorum, ben diktatörlükle itham edilen iki ismin ve sevenlerinin birbirlerine çok benzer olduklarını düşünüyorum.
Şöyle kabaca konuyu ele alalım istedim.
aziz ve tayyip1Her iki liderin de Fenerbahçeli olmaları enteresan bir tesadüf. Aziz Başkan’ın Fenerbahçeliğinden zerre şüphem yok, diğerinden şüpheliyim ki zaten kendisi de “Ailecek Fenerbahçe’den soğuduk” diye beyan etti. Fenerbahçe’den soğumak mümkün değildir, bu durum maddenin tabiatına aykırıdır aksine Fenerbahçe sevgisi Bonzai gibi bağımlılık yapar, Kokain gibi köle eder adamı.
İlginçtir her ikisi de demokrasi lafını ağzından düşürmez.
Ne zaman başları sıkışsa her ikisi de anında basın toplantısı yapar, biri CHP’ye sallar, diğeri Galatasaray ve lobisine ve gündemi değiştirirler.
İkisinin de medyası vardır, biri tehdit ve kurmuş olduğu korku İmparatorluğuyla medyayı boyunduruk altına almıştır, diğerinin gücü spor yazarlarına Passat hediye edip dilediğini yazdırabilecek kadardır.
Başları sıkıştı mı her ikisi de dış mihraklar der. Biri İsrail ve Paralel yapı der, diğeri Galatasaray lobisi der veya “Fenerbahçe’ye karşı kurulmuş küresel komplo”dan bahseder.
İkisi de sinirlidir, sinirlendiğinde ikisinin de dilinin ayarı yoktur, biri ülkenin atasına Ayyaş der, diğeri taraftarına “paralı köpek der”,”kıçınızı yormayın ben ne dersem o olur” der
azizBiri konuştu mu siyaseti gerer, diğeri futbol dünyasını.
İkisi de örgüt içi muhalefeti sevmez, biri kendine biat etmeyenleri partiden uzaklaştırır, diğeri ise kulüpten.
İkisi de her şeyi bildiğini iddia eder, biri onu, bunu şunu yapmayı da çok iyi biliriz, sizden öğrenecek değiliz der, diğeri futboldan da anlarım betondan da anlarım der.
İkisi de kukla tutkunudur, biri kukla başbakan oynatmayı sever diğeri kukla teknik direktör.
Biri Türkiye Cumhuriyet’inin en çok Galatasaray şampiyonluğu görmüş siyasetçisidir diğeri en çok Galatasaray şampiyonluğu görmüş geçirmiş Fenerbahçe Başkanıdır.
Her ikisi de Ana Branşta sınıfta kalıp, tali branşlarda başarılı olmuşlardır. Biri ekonomide başarısız olurken diğeri futbol Şubesi’nde ortalama 4 yılda bir şampiyonluk ortalamayla ancak vasatı tutturabilmiştir.
Her ikisinin de arkasında kendisine körü körüne bağlı destekçi kitlesi vardır. Bu kitlelerin gözünde her ikisi de günahlardan ve hata yapabilme ihtimalinden arındırılmış varlıklardır.
Her ikisinin destekçileri de istikrardan yanadır ve görevi bırakmaları halinde birI devletin diğeri de kulübün yıllarca sahipsiz kalacağını iddia ederler.
AZIZ YILDIRIMBirinin destekçileri sebep olarak dört şeritli otobanı gösterir diğeri tesisleri.
Birinin destekçileri İMF’ye borcu ödedik, çok başarılıyız der, diğerinin destekçileri Galatasaray’ın kulüp borcunun daha fazla olduğunu başarı olarak gösterir.
Her ikisinin müritleri de sonuna kadar arkandayız der, en iyisini sen bilirsin der, padişahım çok yaşa der.
Azizci’misin Vay Vay, Tayyipçi’misin Vay Vay !
Hem Aziz Yıldırım’ı seven, hem de Tayyip Erdoğan’ı seven Fenerbahçeliler için hayat çok güzel. Aşık oldukları 2 diktatör var.
Gerçi 3 Temmuz’dan sonra bana göre bir insan hem AKP’li hem Fenerbahçeli olamaz, o bambaşka bir konu, zihinsel sorunlarla ilgili tıp biliminin konusu o konuya girmiyorum.
Aziz Yıldırım’ın müriti olup Tayyip Erdoğan’dan nefret eden bir grupta var tabii. Onların durumu en karmaşık olanı. Çelişkilerle dolu bir kişilik sorunu.
azizİkisinden de hoşlanmayanlar grubu var ki bu benim de içinde var olduğum grup, iki sevdiğimin başında iki diktatöre tahammül göstermek konumunda kalanların grubu.
Neyse yakın zamanda gerçekleşmesi mümkün olmayan ihtimaller üzerine bu kadar da kafa yormaya gerek yok. Bazı benzerliklerden bahsettik, ne Tayyip’çi Aziz’ciyle dalga geçsin, ne de Aziz’ci Tayyip’çiyle.
Hani bi Teyze çıkıp dedi ya; “Erdoğğkhan’ın go*inin gılıyım” diye.
Millet güldü etti Teyzeye ama bir durum tespiti de ancak bu kadar doğru ifade edilebilirdi.
Valla ne diyim de bitireyim şu yazıyı bilemedim. İkisine de tek bir lafım var:
– HÜLOĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞ

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

bruno.monte@abcspor.com

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesçe soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular