https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

HOLLANDA EURO 2020’Yİ KAZANABİLİR Mİ?

Okunması Gerekenler

HOLLANDA EURO 2020’Yİ KAZANABİLİR Mİ?

Euro 2020 tüm hızı ile devam ediyor. Ciddi sürprizlerin olduğu söylenemez. Sadece İtalya şu anda tüm dikkatleri üzerine çekmiş durumda. Hollanda ve Belçika da kendilerine göre emin adımlar ile ilerliyorlar. İspanya ise beklentilerin gerisinde…

Lafı çok uzatmadan bugün Hollanda ile ilgili bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Tabi ki Virgil Van Dijk’in kadroda olmaması Hollanda için önemli bir kayıp. Ama gördüğüm kadarı ile Hollanda bu turnuvada oldukça istekli ve en az yarı final istedikleri de aşikar.
Hollanda her ne kadar Ukrayna’dan 2 gol yediyse de defansının sağlam olduğunu söylemeliyim. Serie A’nın en iyi stoperi seçilen Inter’de oynayan Stefan De Vrij’den ve Juventus’ta başarılı bir sezon geçiren Matthijs de Ligt’den bu turnuvada çok yararlanacaklardır.

Ayrıca Daley Blind, Nathan Ake ve genç Jurrien Timber da önemli isimler. Yani alternatifli bir defans bloğuna sahipler.
Şu anda Memphis Depay formunun zirvesinde. Turnuva sonrasındaki yeni takımı Lyon’daki
başarılarından sonra Barcelona olacak. Depay geçen sezon Lyon’da 22 gol atıp, 12 asist yapmıştı. Gana asıllı futbolcu, 66 kez Hollanda milli takımında oynamış olup, şu ana kadar 27 gol atmıştır. Eğer Memphis Depay ilerleyen maçlarda ilk maçlardaki performanslarının üzerine koyup ilerlerse, Hollanda’yı belki finale bile taşıyabilir. Depay’da o ışığı ben görebiliyorum. Ne yapacağı belli olmayan bir futbolcudur.

Frank de Boer turnuvadan haftalar önce geleneksel 4-3-3 dizilişinden 3-5-2 dizilişine geçti. Epey eleştirildi. Tabi bu kararında Dumfries ve Aanholt gibi hızlı sağ ve sol beklerin etkili olduğunu düşünüyorum. Benzer bir uygulamayı 2014’de Louis Van Gaal de yapmıştı ve işe yaramıştı. Dünya kupasında yarı final oynamışlar, yarı finalde penaltılar ile Arjantin’e elenmişlerdi. 3.’lük maçında ise Brezilya’yı 3-0 yenmeyi başarmışlardı.

İlk iki maçını kazanan Hollanda gruptan çıkmayı garantiledi. Bu akşam Kuzey Makedonya’yı da yenerek üçte üç yapacağını düşünüyorum. Son 16 turunda ise hali ile kendilerine göre daha zayıf bir grup 3.’sü ile karşılaşmayı isteyecektir. (Bu D/E/F grubu 3.’lerinden bir tanesi olacaktır.) Sanıyorum ve haklı olarak Almanya-Portekiz-Fransa ve Macaristan
grubundan gelecek bir 3. ile eşleşmeyi istemezler.

Son 16 turu maçı 27 Haziran TS ile 19.00’da Budapeşte’de oynanacaktır. Eğer Hollanda son 16’yı geçer ise, göreceli olarak rahat bir çeyrek final karşılaşmasına tanıklık edecektir. Galler – 2B galibi ile olacaktır. B Grubunun muhtemel olarak ikincisi Rusya ya da Finlandiya olacaktır. Bu 3 takımı da Galler vs (Rusya / Finlandiya) Hollanda rahatlıkla saf dışı bırakabilir. Yani, son 16 turunda bir aksilik çıkmaz ise Hollanda kendini rahatlıkla yarı finalde görebilir.

Turnuva öncesinde Hollanda için beklentilerin az olduğunu da göz önünde bulundurduğumuzda oyuncuların üzerinde baskının daha önceki turnuvalara oranla daha az olduğunu da söyleyebiliriz. Bu aslında Hollanda için görünmeyen bir avantajdır.
Frank de Boer’in kafasındaki ideal 11’i oturtması, Ukrayna ve Avusturya maçlarında bir futbolcu dışında aynı 11 ile sahaya çıkması önemli avantajlardır. Ukrayna maçına Timber ile başlarken, Avusturya maçına De Light ile başlamıştır. Diğer tüm oyuncular aynıdır. Bugün oynayacakları Kuzey Makedonya maçında ilk iki maçta yer almayan oyuncuların da kısmen yer almasını beklemekteyim.

Unutmayalım ki, ilk iki maçta yer almayan Steven Berghuis, Quincy Promes, Davy Klaassen gibi çok değerli yedekleri de bulunmaktadır.
Ben Hollanda’nın en az yarı final oynayabileceğini, eğer biraz şansları yaver gider, performanslarını da ilerleyen maçlarda artırabilirse, finale bile kalabileceklerini düşünüyorum.

Yazımın son kısmına gelirken, biraz da milli takımımızdan bahsetmek isterim. Açıkcası ben bu turnuvadan milli takımımız adına çok ümitli değildim. Oyuncularımızın CV’leri değerli olabilir ve aldığımız Fransa ve Hollanda gibi grup ele maçlarındaki galibiyetler de ümit vermiş olabilir ama biz milli takım olarak hep kişisel beceriler ile bir yerlere gelebildik. Oynadığımız oyunlar dirençli idi ama bir oyun planı da içermiyordu.

Kaldı ki, grubumuzu da bence biraz hafife aldık. İtalya zaten çok ciddi bir yenilmezlik
serisine sahipti. Bugün İsviçre milli takımının kadrosunun kimse milli takımımızdan kötü ya da güçsüz olduğunu söyleyemez. Söyler ise yanlı davranmış olur. Bizim en büyük rakibimiz 3.’lük için Galler idi. Galler ekstra bir direnç göstererek grup 2.’si oldu. Biz ise hiç bir varlık gösteremeden grup sonuncusu olduk. Zaten buradaki sıkıntı hiç bir varlık gösterememektir.

Bundan sonra ne mi olur? Ben genç jenerasyondan umutluyum. İleride başarılı olabileceklerini de düşünüyorum. Türkiye’nin en büyük problemi kendini ne yazık ki yenileyemeyen ve bence yerinde sayan Türk teknik direktörlerdir. Bu bir kısır döngüdür. Ligimizde kulüp kulüp gezmektedirler. Kulüplerimizde 10-15 haftada 1 teknik direktör değiştirmeyi olağan karşılamaktadır. Hatta bundan keyif ve enerji aldıklarını bile düşünmekteyim. Heyecan olsun misali…

Ben bir gün ülkemizden yurt dışında bir kulübe gitmiş (beş büyük ligte yer alan bir kulüp), o kulüpte başarılı olmuş teknik direktörler görmek istiyorum. İşte o zaman ülkemizde futbol sürdürülebilir bir kalkınma yapısına ulaşacaktır. Aksi taktirde yıllar geçer biz göreceli olarak yerimizde sayarız.

İlk yazımdaki başlığa dönüyorum. “Futbolda herşey yönetim kadrolarının yetkinliği ile başlar.”

Saygılarımla,

mail: halit.giray@abcspor.com

twitter: @halitsselimgiray

Son Haberler

HEP SONLAR HATIRLANIR

Maç başlamadan önce sorsalar, ''Beşiktaş'ı 2-1 yeneceksin, razı mısın?'' diye, çoğumuz kabul ederdik herhalde. İstediği kadar sıkıntılı bir dönem...

Benzer Konular