https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

HERKES HADDİNİ BİLECEK

Okunması Gerekenler

Bu yazıyı maç oynanmadan önce yazmaya başladım çünkü geçen Pazar gününden beri öfkem ve hayal kırıklığım dinmiş değil. Bunun önemli bir nedeni de binbir zahmetle kızıma passolig çıkarmam, Alanya’da günlük araba kiralamış olmam ve araya çok sevgili bir dostumu koyarak iki adet bilet ayarladıktan sonra bir saatlik yolun ardından stada varıp güya keyifli bir gece geçirecek olmamdı. Maçtan önce Alanya’nın yenmesi kolay bir takım olmadığını düşünüyordum ama bu ülkedeki çarpık futbol düzeninde hiç olmazsa kızımla birlikte iyi bir futbol izleyip hoş bir hatırayla akşamı bitirmek tek hedefimdi.

İstisnasız hiçbirinden hazzetmediğim Türk hakemlerinden adı Yasin olan 20. Saniyede bana göre niyetini zaten belli etti. Bakınız, futboldan veya futbolun ruhundan biraz anlayan kimse henüz 20. Saniyede bir forvet oyuncusunun adam öldürmeye yönelik olmadığı veya sicili kabarık olmadığı sürece kart görmesini açıklayamaz. Bu, tamamen kart gösterilen takıma bir meydan okuma, deyim yerindeyse adeta kompleksini tatmin etmektir. Doğrudur, yıllarca büyük takımlar kollanmış olabilir, bazısı daha fazla da bundan faydalanmış olabilir ama son yıllarda sadece Beşiktaş’a değil, GS ve FB’ye karşı da fahiş hakem hataları gözlemliyorum. 2021-22 sezonunda Beşiktaş hakem hatalarından çok kez mağdur oldu, bu sezonda da aynı senaryonun tekrarlandığını görünce tepkiler haklı olarak çığ gibi büyüdü. Burada konu isimler değil, TFF’nin, MHK’nin ve daha da genel olarak ülkenin içinde bulunduğu liyakatsiz ve kapasitesi sınırlı kadroların her yerde yönetimde etkili ve yetkili olmasıdır. Zaten Türk futbolunun son yıllarda içinde bulunduğu dibi hala görmeyen serbest düşüş ortada. Çarpık ekonomi yönetimi sonucu değeri yerlerde sürünen milli paramız imajı yıllardır kan kaybeden ülkemize artık kaliteli yabancıların gelmesine de engel oluyor.

Bütün bunların üzerine hafta içinde TFF başkanının haddini aşan açıklamaları ve ardından mensup olduğu ekole yakışır şekilde yanlış anlaşıldığını iddia etmesi de daha sezonun 3. Haftasında stres yönetiminde genellikle pek başarılı olmayan Beşiktaş için pek hoş bir başlangıç olmadı doğrusu. Yalnız, çuvaldızı batırmışken şimdi biraz da iğneyi kendimize batıralım… Öncelikle benim de içinde yer aldığım deplasman tribünü coşkulu olmasına çoşkuluydu ama enerji o kadar yanlış kullanıldı ki uyumakta olan, çökmüş Alanya seyircisini uyandırmak için elinden geleni yaptı. Türkiye’nin belki de en mülayim taraftarlarından olan Alanyalılarla uğraşmaktan ve hakaret etmekten çoğu zaman takımı desteklemeye fırsat bulamadılar. Yanlış anlaşılmasın, ben kendi taraftarlığımı asla övmem ama tribünlerdeki futbol cehaleti maalesef ülkenin de bir yansıması gibi. Hocanın da takım 10 kişi kaldıktan sonra takımı bu kadar geriye yaslaması ve yaptığı oyuncu değişiklikleri de o kara geceye tüy dikti. Hadi Ghezzal sakat olabilir ama kontratak oynayacak takımdan N’Koudou’yu çıkartıp kendisinde nasıl bir hikmet gördüğünü anlayamadığım Boyd’u ve ayağa top yapabilen gayet formadaki sahadaki diğer oyuncu Salih’i çıkarması bana göre fahiş hatalardı.

Gelelim bu akşama… Beşiktaş oyuna yine o kadar iştahlı ve istekli başladı ki rakip Karagümrük adeta abandone oldu. Geçen yılın 26 direkten dönen şutunu bu yıl daha da geliştirmeyi hedefleyen takımın ikinci direğinde koltuğa attığım tekme baş parmağımda hafif bir incinmeye neden olduysa da üçüncü direkte fırlattığım terlik neticesinde büfede birtakım zayiatlar yaşandı. Batshuayi kaynaklı olduğunu düşündüğüm cenabetlik devam ediyor ama Salih, Rosier ve N’koudou’nun oynadığı futbol beni mest etti. İlk yarıda sadece Muleka ve Berkay’ı biraz vasat buldum, kalan herkes çok iyiydi. Taraftar da bu akşam olması gerektiği gibiydi!

Yerinde olduğunu düşündüğüm Berkay – Kartal değişikliğiyle ikinci yarıda yine hızlı oyunu sürdüren Beşiktaş 3. Golü de buldu ama hemen ardından defansın bir anlık gafleti sonucu gelen golden sonra takım yaklaşık 20-25 dakika geçen hafta kadar olmasa da geri çekildi ve nispeten yavan bir top oynamaya başladı. Ismael’in bütün bu sürede hiç oyuncu değiştirmemesini doğrusu biraz yadırgadım. Eğer skor 3-2’ye gelseydi sahada ve tribünlerde ciddi bir panik havası oluşabilirdi. Gecenin çok çalışkan ve verimli ismi Rosier’in golüyle gece olması gerektiği gibi bitti.

Eğer geçen hafta hakemin berbat yönetimi olmasaydı büyük ihtimalle Alanya deplasmanından 3 puanla dönecektik. Bunu anlamak için bu akşam yine aynı futbolu oynayan ama hakem müdahale etmeyince farklı kazanan takıma bakmak yeterli. Üstelik ilk yarıda VAR’a yine gitmeyen Caner’in kale önünde bana göre omzuyla değil, dirseğiyle engellediği bir top var ki, bana penaltı gibi göründü.

Valerien Ismael geldiği günden beri takıma ciddi bir hırs ve mücadele azmi aşıladı, buna söyleyecek söz yok. Ancak oyuna müdahale anlamında önümüzdeki haftaları görmek lazım. Ersin bana göre geldiği günden beri gerekli gelişmeyi sağlayamadı ve Gedson Fernandes daha yaratıcı bir oyuncu olarak değerlendirilmeli. Bunun dışında zincirin halkaları oturmaya ve takım şekillenmeye başlıyor. Dele Alli tabii ki önemli bir isim ama geçen yılın Pjanic, Teixeira, Batshuayi gibi hayal kırıklıklarını düşününce yoğurdu üfleyerek yemeği tercih ediyorum.

Şimdilik iyi futbol ve dört golün keyfini çıkaralım, dıştan müdahale olmadan yolumuza devam edelim.

mail: gorkem.isik@abcspor.com

twitter: @gorkem7305

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular