Fenerbahçe’nin sezon başından beri bas bas bağıran iki tane ana problemi var.
Birincisi 10 numara problemi
İkincisi Kadiköy’deki seyircisizlik, 12 numarasızlık.
Önce 10 numaradan başlayalım.
Bazıları 10 diyor bazıları 8, ne derseniz deyin adına.. Fenerbahçe’nin oyunu yönlendirecek, forvet oyuncularını pozisyona sokacak, araya final paslarını atabilecek bir oyuncuya ihtiyacı var. Bunu zaten artık sokaktaki 5 yaşında çocuk ta biliyor.
Bugün Fenerbahçe’nin orta sahasını oluşturan Topal-Jozef-Ozan Tufan üçlüsünün mücadelesine laf eden çarpılır. Üçü de oyunda olduğu süreler içinde formalarını sonuna kadar terlettiler. Ama işte rakibin kapandığı, oyunun sıkıştığı anlarda ihtiyaç duyulan o öldürücü paslar bu oyunculardan gelmedi bir türlü, gelemez de zaten.
Advocaat zaten bu durumu hemen ligin başında farketti.”Birbirine çok benzeyen özellikte oyuncularımız var” diyerek kadro mühendisliğini kibarca eleştirdi. Yani daha Ekim ayında bu sıkıntımız su yüzüne çıkmış oldu. Peki şu anda Fenerbahçe yönetimi bu konuda ne yapıyor? İçinden çıkılmaz hale gelen Mehmet Ekici transferini çözmeye çalışırken, bir yandan da alternatiflerine bakıyor. Şimdi kimse kusura bakmasın ama benim aylardır bilinen bu problem karşısında yönetimden beklentim,transferi çok önceden bitirip, 1 Ocak’ta takıma kazandırması, oyuncunun da arkadaşlarıyla beraber kampa katılmasıdır.
Bu isim Mehmet olur Ahmet olur farketmez ama yumurta kapıya dayanmadan halledilir bu iş. Şimdi muhtemelen Adana’ya kaybedilen altın değerinde 2 puan sonrası bir panikle transfer işi halledilir. Zaten finansal olarak zor durumda olan kulübümüze de milyon eurolara malolur bu operasyon. Hani şampiyonlar ligine önelemelerde veda ettikten, iş işten geçtikten sonra taraftarın gazını almak için yaparız ya biz genelde transferleri, ona benzer iş yine.
Neyse gelelim diğer konuya 12 numara meselesine. Bakın ben 84-85 sezonundan beri aralıksız bu tribünlere gelen birisiyim. Bu konuda iki çift kelam edebilecek hakkı kendimde görüyorum. Aradan geçen 33 senede hiç bir zaman Fenerbahçe şampiyonluk mücadelesinin içindeyken böylesine boş tribünler görmedim ben. Bu o kadar olağanüstü bir durum ki, bir yönetimin bu vaziyette iken tüm işini gücünü bırakıp bu problemin çözümüne harcaması gerek mesaisini. Oysa kızsalar da etseler de şunu söylemek zorundayım ki, bizim yönetimimiz bir kulağının üstüne yattı, görmezden geldi adeta bu durumu. Hakemler daha önce Kadiköy’de bugünkü gibi doğradı, yine bana mısın demediler. Adeta burunlarından kıl aldırmadılar. En ufak bir yaklaşım göstermediler, zeytin dalı uzatmadılar küskün taraftara.
Kusura bakmasınlar, Fenerbahçe’nin büyüklüğüne hiç yakışmayan bu boş tribünlerin sorumluluğu Fenerbahçe Başkanı ve yönetim kuruluna aittir. 10 numarasız belki şampiyon olabilirsiniz ama 12 numara olmadan şampiyon olamazsınız!. Bu gerçeği hiç ama hiç umursamadılar. Belki derbilerde ve Manchester maçında dolan tribünlere aldanıp sorun halloldu dediler diyeceğim ama o kadar saf ve tecrübesiz değiller. Öte yandan bilet fiyatlarında yaptıkları indirimle sorunu halletmeye çalışacak kadar da konunun özünden bihaberler.
Dolayısıyla bugün gelinen durumda baş sorumlu yönetimdir ama bugün yönetimi eleştirirken saha içinde oynanan oyunun da hayalkırıklığı yarattığını belirtmeliyim. Öncelikle sezon başından beri övdüğümüz ve özellikle ”adaletli” olduğunu öne çıkardığımız Advocaat’a Aatıf tercihi hiç yakışmadı. Arkadaşlarıyla doğru dürüst kamp dönemini geçirmeyen, kafası karışık, konsantrasyonu dağılmış Aatıf bugün sahada yokları oynadı, adeta el freni gibiydi. Hoca onu hiç olmazsa devre arası çıkarsaydı da bi de üstüne yuhalanmasaydı. Onu da yapmadı. Hocayla beraber direnç göstermeyen Neustaedter, ilk sınavında boş tribünleri görüp ”ben herhalde yanlış Fenerbahçe’ye geldim” şaşkınlığı yaşayan Karavayev, çok hareketsiz gözüken Fernandao ve bir çok pozisyonda eli ayağı dolaşan Hasan Ali de hayalkırıklığı yarattılar.
Bundan sonra ne olur diye soruyor herkes birbirine. Zaten önümüzde final gibi bir maç var. Ben olsam ne mi yaparım? Hemen yarın iki yöneticiyi görevlendiririm. Belli başlı taraftar gruplarıyla bir toplantı organize eder , Başakşehir maçında onları tribüne davet ederim.”Özür dilensin” ya da ”o haklı,bu haksız” değil mesele. Sadece onlara ne kadar önemli oldukları hatırlatılsın ve Fenerbahçe’nin kendilerine ihtiyaç duyduğu söylensin. Eminim ki sezon başından beri Fenerbahçe’sine değil, yönetimine küskün olan binlerce kişi ait oldukları yere geri dönecektir. O zaman Karavayev de gerçek Kadiköy atmosferini görüp aslında nereye geldiğini anlayacaktır. Zor ama bu gerçekleşirse Başakşehir maçı dönüm noktası olacaktır.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72