Tüm yorumcular ağızbirliği etmişçesine aynı şeyi söylüyorlar. ”Fenerbahçe dünkü Beşiktaş’ın Galatasaray galibiyeti sonrası şampiyonluk yarışını bırakmış” diyorlar. Haklılar maalesef. Daha maçın ilk 5 dakikasında görüldü ki, ortaya düşen, defanstan seken toplarda Fenerbahçe’li futbolcular ortada yoklar. Basan yok, koşan yok, konsantrasyon diye bir şey hiç yok. Hakikaten de Mario Gomez’in gol vuruşunu yaptığı anda lig bitmiş bizimkilerin kafasında.
Halbuki yine bu haftasonu Ajax ligin dibindeki De Graafshap takımına karşı kaybettiği puanla Hollanda Ligi şampiyonluğunu PSV’ye verdi. Sonuna kadar ligi kovalayıp biz de rakibi baskı altına almayı, Hollanda’da olduğu gibi az ihtimal de olsa son saniyeye kadar mücadele etmeyi seçebilirdik ama belli ki biz daha sahaya çıkarken ”pes etmeyi” seçmişiz bu akşamki maç öncesinde.
O yüzden kimse ”neden çift santraforla başlamadık”, ”o oynamasaydı da bu oynasaydı” diye düşünmesin. Böylesine bir ruh haliyle Fenerbahçe’nin bu akşam sahadan galibiyetle ayrılması hiç bir farklı diziliş ya da futbolcuyla mümkün değildi. Bazı maçlar kafada kaybedilir. Örneğin Fenerbahçe bu sezon Antalya deplasmanını daha sahaya çıkarken kaybetmişti. 2 maç fazlasıyla alınan farklı liderlik gereksiz bir rehavet yaratmış, ”şampiyon olduk” havasına girilmişti. O gün fazla rehavet yüzünden yenilmiştik, bugün ise erken havlu atmak yüzünden.
Böyle durumlarda isyan eden oyunculara ihtiyaç duyulur. Uyuyan takımı uyandırır bu oyuncular. Kötü bile oynasalar, rakiple, hakemle, seyirciyle takışırlar. Yetişemeyeceğini bile bile bir iki topa kayarlar, kendini sahada paralarlar. Tribünleri de ateşleyip maçı çevirirler. Örneğin Caner böyle bir oyuncudur, maalesef kadrodışı, sahada yok. Eskiden Emre vardı, Egemen vardı, maalesef yaşlandılar gittiler, onlar da artık yok. Sahada bu tip bir oyuncu olan Gökhan Gönül var, onun da dermanı yok. İşte böyle bir oyuncu olmayınca, galip gelmeniz mucizelere kalıyor, onun da Fenerbahçe ile işi yok!
Bakın geçen sezon da Fenerbahçe şampiyonluğa Başakşehir deplasmanında veda etti. O maça da çok kötü başlamıştı takım ama bir kaç isyankar oyuncu çıktı. 2-0’dan 2-2’ye getirdiler oyunu. 7 kişi kalmalarına rağmen neredeyse 3.golü atıyorlardı. O gün de olmamıştı, bugün de olmadı ama en azından sahada kendini parçalayan futbolcular görmüştük o zaman.
Neyse artık bunları konuşmak gereksiz. Beşiktaş bu sezonun şampiyonu oldu. Hem Fenerbahçe’den çok daha düşük bütçeyle, hem sezonun büyük bölümünde stadsız olarak, hem de çoğu zaman göze hoş gelen futbol oynayarak şampiyon oldular. O zaman Fenerbahçe yönetimi önce bir rakibini tebrik ederek işe başlamalı.
Daha sonra küçücük bir teselli olsa da sonuçta Galatasaray’la oynanacak bir Federasyon Kupası finali var. Bugünkü maçtan sonra bir dağılma yaşanmasını engelleyecek ve finale hem fizik hem de konsantrasyon olarak %100 hazır çıkılması sağlamalılar.
Ardından daha önceki yıllarda olduğu gibi sansasyonel transfer haberleriyle taraftarın gözünü boyamaya kalkmasınlar. Ya da bir günah keçisi ilan edip onu itibarsızlaştırma politikası güderek gündemi değiştirmeye çalışmasınlar, çünkü taraftar hakikaten artık bunları duymak istemiyor.
Ve son olarak, gerçekten ama gerçekten Fenerbahçe yönetimi bu camiayı, milyonlarca insanı sevindirmek istiyorsa haftaya Basketbol Euroleague Final 4’undan Avrupa Şampiyonu olarak dönsünler, Türkiye spor tarihinin en büyük başarısını bizlere getirsinler.
Ve ardından o görkemli kupa ile alkışlar içinde ”veda” etsinler.
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72