Galatasaray’ın bu sezonun ikinci yarısından itibaren sergilediği oyun, 2011-2013 arası oynanan futbolla benzerlikler gösteriyor. 2018 senesi boyunca biraz daha farklı bir taktikle sahada yer alınırken, 2019’dan itibaren transferlerin yapılmasıyla, Fatih Hoca’nın ezberinde olan bir anlayışa, topa sahip olmaya biraz daha önem veren, rakibin topla oynamasına izin verilmeyen ve oyunu biraz daha domine etmeye yönelik bir değişim oldu. Oyun stratejisindeki ufak rötuşlar, hem oyun kalitesine hem de sonuçlara yansıdı ki Galatasaray, ligin ikinci yarısında ligde mağlubiyet yaşamadı. Kupada ise Hatayspor’a mağlup olunsa da turu geçmeye yetecek bir skor elde edildi.
Yeni Malatyaspor karşısında ise, özellikle ikinci yarıda sergilenen oyun, sezonun en etkili deplasman oyunlarından biri, belki de en etkilisiydi. Bu devrede, teknik ekibin istediklerinin, Galatasaraylı futbolcular tarafından kusursuza yakın bir şekilde uygulandığı bir 45 dakika seyrettik. Oynadığı oyundan keyif alan bir futbolcu ekibi, izleyenlere de keyif verdi. Geleceğin Galatasaray’ından esintiler sergilendiğini düşünüyorum. Fatih Terim’in yönettiği takımlar, birden değil, aylar geçtikçe oyun anlayışı oturan bir takım haline gelir. Bana göre, doğrusu da budur. Sistem oturdukça, takım kimyası daha da güçlendikçe, bu karşılaşmadaki oyunun benzerini daha çok seyrederiz.
Bir de durumun diğer açısı var. Yeni Malatyaspor, oynadığı futbolla Galatasaray’ın işini kolaylaştırdı. Maç öncesi Yeni Malatyaspor’un oyun stratejisinin, tabir yerindeyse ‘’önce durdur, sonra vur’’ olacağını düşünüyordum ancak maç başlayınca belli oldu ki stratejileri, ‘’önce durdur, sonra da durdur’’ şeklindeymiş. Maçın başında yedikleri golden sonra iki gole ihtiyaçları varken, defansif futboldan ödün vermediler. Bu durum, fark açılmışken de devam etti.
Taktik disipline bağlı kalmak takım için olumludur ama aşırısı yaratıcılığı kısıtlar. Ayrıca, maçın gidişatına göre, rakip kim olursa olsun, doğru taktiksel değişiklikler yapılabilmelidir. Yeni Malatyaspor takımı, bir oyun anlayışıyla sahaya çıkıyor, skor ne olursa olsun aynı anlayışla oyuna devam ediyor. Galatasaraylı futbolcular topa sahip olurken, Yeni Malatyasporlu futbolcular sadece kademede kaldı ve agresif savunma yerine pas yollarını kapama yolunu tercih etti. Moral olarak da düştükleri için, Galatasaray, ikinci yarıda istediği gibi top çevirdi. Hatayspor, 2-0 geriye düşmesine rağmen, direnç göstermiş, skoru 4-2’ye getirmişti. Benzer direnci Yeni Malatyaspor takımının da gösterebileceğini tahmin ediyordum ancak yanıldım. Sezonun ilk yarısındaki formlarından uzak oldukları da apaçık bir gerçek. Sadık ve Boutaib, Yeni Malatyaspor için çok önemli iki oyuncuydu ve yerleri doldurulduğu söylenemez.
Tekrar Galatasaray’dan bahsedecek olursam, iki oyuncuya ayrı parantez açmak istiyorum. Donk ve Linnes. İkisi de düzenli olarak forma giymediği dönemlerde bile ne zaman şans tanınsa, hangi mevkide oynarlarsa oynasınlar beklentilerin üzerine çıkıyor. Hem rotasyonu zenginleştiriyorlar hem de takıma önemli katkı sağlıyorlar. Donk ve Linnes için Galatasaray, Galatasaray için Donk ve Linnes şans ve bu şans, iki taraf için de doğru değerlendiriliyor. Söylemeden geçemeyeceğim, bana göre ideal stoper ikilisi Luyindama-Donk olmalı. Marcao’nun potansiyeli, Donk’un üzerinde ancak her an hata yapacakmış gibi bir görüntüsü var ki bu hatalardan Galatasaray takımı birkaç kez kalesinde gol gördü. İkisinin de oyun kurulumunda etkili olması, Galatasaray için bir avantaj ancak Donk daha güvenilir bir görüntü sergiliyor. Özetle; ilerleyen yıllarda Marcao’nun Donk’tan daha iyi bir stoper olacağını, kalan beş haftada Donk’un daha doğru bir seçim olacağı fikrini taşıyorum.
Son olarak; Galatasaray takımı fazla efor sarf etmeden, stressiz, rahat ve güzel futbolla finale çıktı. Sivas’taki finalde de rakibi küçümsemeden, aynı oyunla oynandığı takdirde Galatasaraylı futbolcular, Galatasaray tarihine bir kupa daha kazandıracaktır. Ne de olsa finaller de finalleri kazanmak da Galatasaray için hep olağan olmuştur. Aksi olursa da önemi yok. Benim açımdan, sahaya baktığımda şartlar ne olursa olsun vazgeçmeyeceğini bildiğim, netice ne olursa olsun helal olsun diyebileceğim bir takımın olması yeterli. Böylesi, rakamlardan da kupalardan da şampiyonluklardan da daha değerli.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: emre.cihangir@abcspor.com