Biletlerin tamamının satıldığı Abdi İpekçi Arena’da yine Galatasaray seyircisinin yarattığı atmosfer görülmeye değerdi. Gran Canaria’lı yetkililer bile oyuncuları ısınırken salondaki tribün şovlarını izlemekten kendilerini alamadılar.
Koç Ataman beklendiği gibi Micov’u 4 numarada başlatarak onu ters eşleşmelerde kullanmak istedi ki Sırp forvet de maçın başında hemen hücumda oyuna ağırlığını koyarak skor yükünü sırtladı. Ayrıca Lasme ile pas köprüsünü de çok iyi kurdular.
Koç Reneses ise bir sürpriz yaparak Omic’i benchte tutup genç Letonyalı Pasecniks ile başladı ki amacı Lasme’yi yormak ve onun enerjisine karşılık vermekti. Genç uzun koçunun verdiği görevi hiç de fena icra etmedi ilk dakikalarda, pota altını fazla kullanamadık.
McCollum ve Sinan ile tam saha adam adama baskılı savunma ile başladık ki bu onların başarılı oldukları geçiş hücumlarını organize etmelerini engelledi. Ayrıca McCollum ilk dakikalardan itibaren yaptığı doğru penetreler ve asistlerle de hücumlarımızı iyi yönetti.
Schilb maça istediğimiz gibi etkili başlayamadı, oyuna giremedi bir türlü ve koç Ataman daha 4.dakika geçilirken onu çıkarıp Göksenin’i aldı ki milli oyuncumuzun Pangos’a yaptığı yıpratıcı savunma onların hücum dengesini iyice bozdu.
Ama McCollum-Salin eşleşmesini iyi kullanan Finlandiyalı oyuncu yay gerisinden devreye girmeye başladı ve üst üste attığı iki üçlükle takımını ayakta tutan isim oldu periyotun ilk yarısı geride kalırken. Bunun yanında Salin oyuna giren Omic’i de iyi beslemeye başladı.
Sarı kırmızılılarda Sinan hücumda devreye girerken savunmada yaşanan geri koşma problemini değerlendiren Gran Canaria Newley ve Aguilar ile geçiş hücumlarından rahat sayılar çıkardı, maça ortak oldu. Bir de bunun üzerine daha ilk çeyreğin bitimine 3 dakika kala Sinan’ın üçlemesi savunma direncimizi kırdı.
Kenardan gelen Oliver, Göksenin ve Sinan’ın da oyunda olmamasını çok iyi değerlendirerek tepe ikili oyunları sonrası bol bol Omic’i besledi, Lasme’nin erken ikinci faulü alması da pota altı savunmamızın direncini düşürdü maalesef. Evet Lasme yerine oyuna giren Davis savunmada Omic’e karşı zorlandı ama hücumda orta mesafe şutları ve yüzü dönük oyunlarıyla da skora önemli bir katkı verdi.
İKİNCİ ÇEYREK
Davis’i yine hücumda etkili kullanarak başladık fakat Omic’e savunmada çare bulamadık bir türlü. Davis’e yardım gelmemesi ve ikili oyunlar sonrası rotasyon zamanlamalarında problem yaşamamız Sloven uzunun etkisini iyice arttırdı. Tabi Lasme’nin kenarda olması Gran Canaria kısalarının da korkusuzca daha rahat potamıza gelmelerine neden oldu.
Daha 3.dakikaya girilirken Lasme’nin 3.faulünü alması bir hayli canımızı sıktı. Fakat Davis’in bu dakikalarda alçak postta yakaladığı ters eşleşmeleri ustaca bitirmesi bizi oyunda tutan faktördü ki savunmada da enerjisi ve istekli tutumuyla fark yaratan isimdi.
Sarı kırmızılılar Savane ve Baez oyundayken yani gerçek bir pivot sahada yokken Lasme ve Davis’i alçak postta kullanmak yerine bu akşam etkisiz olduğumuz üçlüklere başvurup, çember dövmeye devam edince hücumda ritmimizi bir türlü bulamadık.
Göksenin’in oyuna girmesi ile ön alanda yaptığımız baskının dozajını arttırdık. Seyircinin de havaya girmesi ile beraber savunmada çaldığımız toplar ve Lasme’nin blokları sonrası yakaladığımız hızlı hücumlar bizi skorda tekrar öne taşıdı.
Kariyerinin en iyi maçlarından birini çıkaran Davis hücumda yüzü dönük yakaladığı tüm Gran Canaria uzunlarını geçerek skora gitti, ilk yarının son bölümünde de takımımızın en etkili ismiydi. Ayrıca McCollum’ın el üzerinden bulduğu muhteşem üçlük ve ilk yarının sessiz ismi Schilb’in alçak posttaki birebiri sonrası bulduğu sayı ile de soyunma odasına moralli giden taraf oldu Galatasaray.
ÜÇÜNCÜ ÇEYREK
İkinci yarıya basit top kayıpları ile başladık ki bulduğumuz boş şutları da değerlendiremedik. Ama savunmada gösterdiğimiz direnç sayesinde hem alçak postta Omic’e rahat atışlar tanımadık hem de yay gerisini iyi savunduk, üçlük yüzdelerini düşürmeyi başardık.
Hücumda da Davis kaldığı yerden devam ederken asistleri ile Schilb ve Lasme’yi de oyunun içine soktu. Özellikle Schilb üst üste bulduğu 4 sayı ile ilk yarının acısını çıkarmak istercesine sahneye çıktı.
Ama Baez’den bu dakikalarda buldukları üst üste iki üçlükle farkı açmamıza engel oldular. Buna rağmen savunma sertliğinden vazgeçmeyen temsilcimiz tekrar havaya girse de Schilb’in bir türlü yay gerisinden istediği isabeti bulamaması hücumda ritmimizi bozdu. Ardından koç Ataman 3 faul ile oynayan ve uzun süredir kenarda olan Sinan’ı oyuna sürdü ancak maalesef kaptana ilk pozisyonda çalınan faul onu tekrar benche gönderdi 4 faulle.
Sonrasında hücumda toparlanan ve Micov-Davis ikilisini tekrar hatırlayan temsilcimiz pota altını etkili kullanmaya başladı ve farkı tekrar 16 sayıya kadar çıkardı. Hücumda onlara Aguilar’ın zorlama üçlükleri dışında fırsat tanımadık, opsiyonlarını tamamen tıkadık.
Bir türlü verim alamadığı Schilb’i kenara alan koç Ataman oyuna yeniden giren Göksenin’den bu kez hücumda da maksimum verimi almayı başardı. Göksenin üst üste bulduğu iki üçlükle bu çeyreğin x-faktörü oldu.
DÖRDÜNCÜ ÇEYREK
Son periyotta da Green ve Schilb bir türlü partiye katılamadılar ama Göksenin’in müthiş enerjisi, Micov’un el yakan topları sokması ve en önemlisi savunmada takım olarak gösterdiğimiz direnç farkı 19 sayıya kadar çıkarmamızı sağladı.
Lasme’nin 4 faullü olması ile koç Ataman bu periyotun ilk bölümünde Green-Micov ikilisini pota altında kullandı ki bu bölümde koç Reneses de uzunlarını sahada tutmak yerine Aguilar-Baez ikilisine yönelince pota altında üstünlük kuramadılar. Ama bizim Green ile yay gerisinden yapamadığımızı onlar Aguilar ile yapmayı başardı, İspanyol forvetin üçlükleri çok canımızı yaktı.
Son bölümde skor anlamında oyuna bir türlü giremeyen Schilb organizasyonları ve asistleri ile özellikle Lasme’yi çok iyi besledi ve farkı 15 sayıya çıkardık. Ancak 3 sayı savunmasında yaşadığımız problem devam etti ve rotasyonları zamanında yapamamızın cezasını hep kesti Gran Canaria şutörleri, farkı koruyamadık.
Bitime iki dakika kala ise Lasme’nin 5.faulünü alarak kenara gelmesi ritim yakaladığımız ve farkı istediğimiz noktalara taşıdığımız anlarda biraz olsun moralleri bozdu. Fakat Abdi İpekçi’nin büyülü atmosferi ve sarı kırmızılı taraftarlar hemen devreye girerek temsilcimizi tekrar ayağa kaldırdı, hücum ribaundlarını zorlamamız ve topu çevirerek ekstra pasları yapmamız Gran Canaria savunmasını delmemize yardımcı oldu. McCollum da bitiriciliğini konuşturdu son saniyelerde, farkı 14 sayıda tutarak maçı kazanmayı başardık.
Lasme ve Sinan’ın maç boyu faul problemi yaşadığı bir gecede Gran Canaria’nın boyalı alandaki savunma zaafını Lasme’nin alıştığımız oyunu ve Davis’in ekstra performansı ile efektif kullanan sarı kırmızılılar özellikle ikinci yarı ile beraber ortaya koyduğu savunma direnci ile galibiyete ulaştı. Göksenin ve Davis’in performansları geceye damgasını vururken Micov ve McCollum da yine hücumda temsilcimizi sırtlayan isimler oldular. Serinin ikinci ayağı için Las Palmas’a giderken sarı kırmızılılar 14 sayı gibi önemli bir avantajı ceplerinde götürüyorlar ki finalin kapısını araladıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak İspanya’daki maç öncesi Salin ile Newley’in penetrelerinin ve 4 numaradan Baez ile Aguilar’dan yediğimiz üçlüklerin savunmamızın en önemli zaafları olduğunu unutmamamız lazım. Bunun yanında Omic ile oynadıkları tepe ikili oyunlarını doğru rotasyonlarla mutlaka adam değişerek savunmalıyız aksi durumda kendi seyircileri önünde daha tempolu oynayan Gran Canaria’yı durdurmakta çok zorlanırız. Çünkü Las Palmas deplasmanında atmaktan çok savunmaya konsantre olmalıyız.
mail : fersu.deniz@abcspor.com
twitter : @fersudeniz