https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

FUTBOL “HAKEM”LE OYNANAN BİR OYUN MU?

Okunması Gerekenler

OZAN GULSENIFUTBOL “HAKEM”LE OYNANAN BİR OYUN MU?

Maçtan önce söylenen hiçbirşey olmadı neredeyse Beşiktaş- Fenerbahçe maçında. Neydi bunlar?

– Bu ligin en iyi futbol oynayan takımı Beşiktaş’tı… Bu maça baktığımızda, sonuca rağmen oyunun hemen tamamında hakim olan Fenerbahçe’ydi. İstatistikler de bu görüşü veriden bilgiye dönüştürecek nitelikte.

FB ALP– Bursa maçı sonrası Pereira’ya rest çeken Van Persie, bu maçta ilk 11’deki yerini garantilemişti. A bir baktık ki maç başlarken yedek kulübesinde Pereira’yla beraber maçı seyrediyor. Bu konuyla ilgili temel 2 görüş var. Burada ben azınlık fikri savunuyorum.  Pereira o restten sonra Van Persie’yle başlasaydı eğer, belki Fenerbahçe maçı kazanırdı (bunu kimse bilemez) ama teknik direktörünü kaybederdi. Bir daha kimseye söz geçiremezdi.

– Lazar Markoviç, süratiyle Tosic’i yerlerde süründürecekti maçtan once yapılan yorumlarda. Evet Markoviç Tosic’in kanadında oynadı ama daha çok ortaya kat ederek başkalarını arkasından süründürdü attığı inanılmaz deparlarla.

– Beşiktaş uzun zamandır derbi kazanamıyordu ve bu üzerinde stres yaratacağından bu maçı da kazanamayacaktı. Bal gibi kazandı.

– Şenol Güneş’in Fenerbahçe maçlarında rezalet bir istatistiği vardı. Buna rağmen kazanmasını gayet güzel başardı.

Maçın içine girersek… Fenerbahçe adına özellikle 2 stoperinin yaptıkları bireysel birkaç hata ve ileride Fernandao’nun kaçırdıkları dışında negatif birşey yoktu. Sahaya yayılış, pas alışverişi, arzu, yardımlaşma hep üst düzeydeydi. Hatta sezonun en kompakt 90 dakikasıydı diyebilirim. Deplasmanda çok iyi oynarken arka-arkaya şok 2 gol yedikten sonra toparlanıp 2-2’yi yakalamak kolay değil. Sonrasında zaten oyun ellerinden çıktı. Kimse oyuncuları suçlayamaz…

fb bjk anaBir defa, iki hocanın kadroları sahaya çıktığında Fenerbahçe’nin üç defansif orta sahalı kadrosu Necip’siz tek defansif orta sahalı Beşiktaş kadrosuna ilk yarıda büyük üstünlü kurdu. Şenol Güneş’in ikinci yarıda bunu görerek Sosa-Oğuzhan ikilisinden birini çıkartıp Necip’i oyuna almaktan başka çaresi kalmadı. Nitekim 2. yarıda oyun nispeten dengelendi.

Markoviç Ersan tarafından biçildikten sonra oyundan çıktığında tüm Fenerbahçeliler karalar bağlarken, Beşiktaşlılar da sanırım derin bir nefes almışlardı. Ancak yerine giren Volkan Şen herkesi yanılttı. İkinci golde dar alanda yaptıklarını yavaş çekimde ancak anlayabiliyorsunuz. Takımın böyle birbirinden farklı özellikleri olan 2 oyuncusu olması büyük şans.

Pereira’nın maça Van Persie’siz başlaması en çok Fernandao’yu etkiledi doğal olarak. Sırtına inanılmaz bir yük bindirdi. 3 inanılmaz gol kaçırdı. 3’ünde de hep doğru yerlerde buluştu topla. Öte yandan üstündeki baskıdan ya zamanlama hataları yaptı ya da topa rahat vuramadı. Tabi ona bu pozisyonları yaratan Beşiktaş stoperlerinin ağırlığı da çok dikkat çekti.

Konu stoperlerden açılmışken, Fenerbahçe’nin stoperleri de rakiplerini aratmadı her zamanki gibi. Hep söylediğimi tekrar ediyim. Bu takımda stoper oynayacak 5 oyuncu var (teorik olarak). Alves, Kjaer, Ba, Kadlec ve Topal. Bana sorarsanız Alves 5. sıraya 5 kişi olmasına rağmen zor girer. Etrafta dolaşmaktan ve ileriye Ogün Temizkanoğlu pasları atmaktan başka birşey yapmıyor maalesef. Ogün’ün pasları bazen yerini bulurdu hiç olmazsa… Takım onun sakatlığında rakiplere pozisyon vermezken şu anda onunla titriyor adeta. Kulüp yönetiminin diğer pozisyonlara paraları saçarken stoper pozisyonunu es geçmelerini affedemiyorum. Devre arası…

bjk fb hakemBeşiktaş’ta da aynı sorun var. Rodolfo çok iyi alan tutuyor ve sezgileri kuvvetli. Bunun yanında ağır. Ersan Gülüm ise ona göre daha hızlı ama çok savruk. Bu maçta Gökhan Töre maç genelinde muhteşem oynamasa da birkaç pozisyonda ondan beklenen patlamaları yaparak maçı Gomez’in müthiş bitiriciği ile Beşiktaş’a getirdiler.

Tabi maçı Beşiktaş’a getiren sadece Beşiktaşlı oyuncular değildi bu maçta. Büyük aktör Halis Özkahya’ya gelirsek… Gelmesek mi? Konuşacak birşey yok aslında… Tüm pozisyonlar bir kenara, 3 defa Ersan Gülüm’ü atması gereken maçta herkesin gözünün içine bakarak, ya da bakamayarak, atamamıştır. Nokta…

Bu arada, bazı taraflı arkadaşlar, Volkan Şen’in çizgiyi geçmeyen pozisyonu için, “ev sahibi avantajı”yla aslında aut çalması gerektiğini ya da Kadıköy’de olsa çalardı autu ve çıkmadığını tespit eden hakeme “insan üstü gördü” gibi “objektif” yorumları yaptılar ki inanamadım. Çizgi hakeminin pozisyona uzaklığı 1 metreydi… Hakemlerin belki de tartışmalı olan pozisyonlarda tek verdiği doğru karar için bile kendine pay çıkartabilmek… Üzücü…

Dünkü maçtan sonra yine büyük bir salaklık yapıp spor programlarına baktım. Fenerbahçeli medyadan 2 örnek sizlere:

Ahmet Çakar hakemin bilinçli bir şekilde Fenerbahçe’yi doğradığını söyledikten sonra “Bakın görün, önümüzdeki 2-3 maç hakemler Fenerbahçe lehine hatalar yapacaklar”  dedi… Maçın bitmesinde 24 saat geçmeden Fenerbahçe’nin hakkı yenmişken yine borçlu çıktı iyi mi!.. Algı yönetimi böyle birşey olsa gerek…

halis 112Sıfatını tam olarak bilmediğim ROK ise “17 kulübü Fenerbahçe’ye karşı birleşmeye çağırıyorum” dedi… Gerçekten dedi… Hem de böylesi bir maçtan sonra…

Bir sözüm de Mahmut Uslu’ya… Fenerbahçe’nin bu kadar aleni hakkı yenmişken dahi, tarzıyla yine tüm sempatiyi kendisinde toplamayı başardı tebrik ederim!.. Bu tarz yöneticiler artık kabak tadı vermedi mi? Yok mu kulübün haklı mesajını doğru-düzgün ifade edebilecek bir yönetici ondan başka?

Bir de Pereira’nın basın toplantısını seyrettim yine maç sonrası… Yine küstahça yorumlar ve sorular… Aynı performansı Fatih Terim’e karşı da bekliyoruz yürekli Türk basınından!..

Özetlersek, 2 takım için de sonucu ne olursa olsun enseyi karartacakları bir maç olmadı. Orta saha ve hücum hatlarında makro sorunlar bulunmazken, defanslarında havuz problemleri devam ediyor. Bir de bu maçtan sonra bir defa daha gördük ki “Futbol gerçekten de hakemle oynanan bir oyunmuş”…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail : ozan.gulseni@abcspor.com

twitter : @ogulseni

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular