Milano’dan 82-71’lik skorla, çok önemli bir galibiyetle dönüyor Sarı Lacivertliler.. Mediolanum Forum’da alınacak bir mağlubiyet herşeyin sonu anlamına gelmezdi ama 4 maç sonundaki 1-3’lük istastistik, hem moral motivasyon hem de daralan fikstürde dönülmesi çok zor yaralar açabilirdi.
Bu maç özelinde ve biraz da genele yayılarak, tek tek oyuncu analizleri ile düşüncelerimizi sizlerle paylaşalım..
ANDREW GOUDELOCK’ın oyun anlayışı, takım oyunuyla maalesef iyi bir uyum içine giremiyor. O oyundayken hücumda tempo düşüyor ve set düzeninden çıkıp, olay sokak basketboluna dönüyor..En kötü özelliği olan savunması da, hem dış alan hem de komple takım savunmasını sekteye uğratıyor. Goudelock ‘sencesi bencesi olmayacak şekilde‘ bu takımın 1 numaralı skor opsiyonu ama bire bir oynamak başka şey bireysel oynamak başka! Her aldığı topta diğer oyuncuları konu mankeni yapıp direk potayı zorladığı için, savunulması daha da kolay bir hal alıyor. Bire bir oyunlarını setin sonunda kullanması ya da topsuz hücumlarda bitirici rolünü alması, hem onun hem de tüm takımın çehresini pozitif anlamda değiştirecektir diye düşünüyorum!
RICKY HICKMAN’ı çok eleştirdik ama bizim eleştrilerimiz kalitesinden çok safkan bir oyun kurucu olmamasına yönelikti. Sonuçta buraya Maccabi’den Euroleague şampiyonu apoleti ile geldi ve hemen ıskartaya çıkartılacak bir isim değil! Aşil tendonunda problem olduğu söyleniyor ve son 1 ayda sadece 1 maça çıktı. Gerçekten sakatlığı ciddi mi yoksa durum psikolojik mi bilinmez ama gerçek olan şey, ama 5 ama 10 ama 15 dakika, ona bu takımın kesinlikle 1-2 numara rotasyonunda ihtiyacı olduğu..
Geçelim bence takımın basketbol zekası en yüksek ve en ‘All Around’ oyuncusuna. Bu takımın en önemli skoreri tartışması Goudelock ama bence maçın karar anında sazı eline alması gereken ilk isim de BOGDAN BOGDANOVIC.. Bugün 11 sayı attı ama daha da önemlisi; yaptığı 8 asist ve maçın son dakikalarında lider gömleğini üstüne başarıyla oturtması..Daha da iyi olacağını düşünüyorum ve bu takım F4 yapacaksa, bu senaryodaki esas oğlan o olacak.
Bir not da.. Her zaman söylediğimiz, içine siyahi oyuncu kaçmış beyaz uzun Uçan Helikopter lakaplı JAN VESELY için.. İyi bir uzunda farklılık yaratan orta mesafe şutu yok ama ilk adımı, sürati, sıçrama yeteneği ve timing’i ile içeri çok seri şekilde şekilde devrilen, o kadar önemli bir ikili oyun bitiricisi ki.. Yeter ki potadan uzaklarda değil, doğru yerlerde ve zamanda topla buluşsun yani buluşturulsun!
EMİR PRELDZİC, sene başındaki konu mankeni rolünden çıkıp çok daha fazla süre ve sorumluluk almaya başladı ki, bu takımın hem oyun zekası hem takıma katkısı açısından 1 no’lu yerli oyuncusu olduğu hepimizin malumu..Onun sadece skor ve savunma yönünde vereceği katkı değil, takım organizasyonundaki rolü de çok önemli.
BJELICA için ise söylenecek çok fazla birşey yok! CSKA’nın şu an sakat olan power forward’ı VICTOR KHRYAPA’dan sonra, Euroleague-Eurocup ve tüm ligler dahil, bu kıtanın Avrupa pasaportlu en önemli 4 numarası olduğunu düşünüyorum. Bugün de 14 sayı-9 ribaunt ile takımın en faydalı isimlerinden biri oldu ki, standardının belli bir seviyenin altına hiçbir zaman düşmemesinin yanında, sene başından beri çok kötü diyeceğimiz toplam 3 maçını sayamayız!
Bir parantez de SEMİH ERDEN ve OĞUZ SAVAŞ’a açmak lazım! Semih belki istatistiklere yansımıyor ‘ bunda aldığı sürenin de az olmasının katkısı var’ ama sahadayken, boyalı alan savunması kesinlikle çok daha caydırıcı bir güç halini alıyor. Buna en güzel örnek ; Olympiakos maçında o sahadayken pota altında kuş uçmayıp ve 4 faul alıp kenara gelene dek, takımın inanılmaz bir ritm yakalanması gösterilebilir. AYRICA Vesely ile aynı anda sahadayken, boyalı alan savunması ve ribauntlar, Euroleague F4 seviyesine çıkıyor !
Oğuz da özellikle ilk devre 11 sayı atarak bu sezonki AÇIK ARA en iyi oyununu oynadı diyebiliriz.. Zoric’i de katarsak, aslında bu 3 pivot arasında en yeteneklisi o ama aynı zamanda en tembeli de.. Ağır bacakları ve savunma zaafı önemli eksikler ama düzgün bilekleri ve bitirici ozelliği de gözardı edilmemeli.
Yeni transfer NIKOS ZISIS ise özellikle ilk devre ‘ 9 sayı-3asist’ ile kalitesini gösterdi diyebiliriz. Bundan önceki maçlarda sayı bulamaması kimseyi yanıltmasın, 15 senelik kariyerinde hiçbir takımın ilk hatta 2.skor opisyonu olmadı ama nasılsa potaya bakmıyor diye boş bıraktın mı da anında cezayı kesecek bileklere ve çok iyi saha görüşüne sahip bir isim. Hep diyorum, özellikle 1 numarada eldeki elmalara baktık mı, kesinlikle bu takıma fayda sağlayacak kalitede, tecrübeli, soğukkanlı ve herşeyden evvel safkan bir oyun kurucu ama kimse de takımı sırtına alıp, bir Spanoulis gibi tek başına F4’e taşımasını beklemesin.
Zaten FB ÜLKER, F4 adayı diğer rakiplerinden en önemli eksik halkası olan 1 ve 5 numaralardan bu maçın ilk devresindeki gibi toplamda 20 sayı katkı alırsa, CSKA-Real da dahil, her takımı her yerde yenebilir !
FB Ülker kurmayları, hatta tüm Türkiyenin göz bebeği genç oyunculardan KENAN SİPAHİ’nin, özellikle Hickman’ın yokluğunda son 3 Euroleague maçında yaklaşık 30 dakika süre aldığını düşünürsek, bir şekilde vites attırıp takıma fayda sağlaması gerekiyor.
Pozisyonuna göre oldukça iyi bir fiziği var ve ribauntlara yardımı da seven bir oyuncu ama en önemli handikapı da, dış şutlardaki başarısızlığı! Bu handikap rakip guardların onu hem 2-3 metre geriden savunmalarına neden oluyor, hem de şut tehditi yanında asist kalitesi de çok yüksek olmadığı için savunmaların dengesini bozamıyor! Ne yapıp edip, her antreman öncesi-sonrası, hatta uyurken rüyasında bile şut çalışıyor olması lazım ki, kendini geliştirip ileriki senelerde bu takımın 1 numaralı direksiyonu ona düşünmeden teslim edilsin.
Sonuç olarak, geçen sene F4 biletini son maçta kaybeden ve sahasında çok tehlikeli bir takım olan Armani Milano‘yu 82-71 gibi çift haneli bir farkla yenerek İstanbul’a dönüyoruz. Bu arada bir güzel not da, kaç haftadır canımızı oldukça yakan faul atışlarından… Dün akşam 12/14 yani % 85.7 atmamız da galibiyette önemli rol oynadı. Umarız bu istatistik, bu maçın özelinde değildir ve devamı gelir..
Benim bu maç özelinde yüzümü güldüren bir diğer önemli konu da; Takımın 3 sayılık isabeti ‘4/18’ ve en önemli skor gücünün ‘Goudelock 8 sayı’ bu kadar etkisiz olduğu ortamda 81 sayı atmak ve bunu da takımın EN ZAYIF HALKALARINDAN biri olan 18 asist gibi çok önemli bir rakamla başarmak!
Bu arada maçın 11 sayıyla bitmesi kimseyi aldatmasın. Sonuca bakıp kolay bir karşılaşma olmuş izlenimi verebilir ama son 3 dakikaya dek her an ibrenin terse dönebileceği bir 40 dakika izledik. Maçın momentumu hep FB Ülkerin elindeydi ama bitime 3.32 kala fark 4 sayıya kadar inmişken yapılacak 1-2 basit hata, saha ve seyirci desteğini arkasına almış Milano ekibini coşturabilir, akabinde de maç içinden çıkılmaz bir hale gelebilirdi. Ama yarım dakikadan az bir sürede, önce kaçan topta Vesely tiplemesi, sonrasında da bir jeneriklik Uçan Helikopter smacı ile Mediolanum Forum’un şalterleri bu maç özelinde bir daha açılmamak üzere inmiş oldu.
9000 ateşli Milano seyircisi önünde kırılan bu servis çok önemli ama bu maçın daha da anlam kazanabilmesi için haftaya İspanya’da, Avrupa’nın en zor ligi olan ACB lideri ama TOP16’da 0/4 yapan Endülüs temsilcisi Malaga karşısında bir servis daha kırmak şart!
Sırasıyla Malaga deplasmanı, Ülker Arena’da Laboral Kutxa ve Abdi İpekçi’de Anadolu Efes karşısında alınacak galibiyetler, sonrasında oynanacak 7 maç daha olmasına rağmen bu takıma F8 kapılarını sonuna kadar açacaktır ama eleme turunda ilk 2, yani saha avantajını getirir mi? İşte o bence çok zor!
