Cincinnati’de düzenlenen ATP 1000 puanlık Western & Southern Open turnuvasının finali yine bir devlerin savaşına sahne oldu. Novak Djokovic ve Roger Federer arasındaki 41. mücadeleyi kazanan Ekselansları ikili arasındaki maçları 21-20 yaparak yine öne geçti.
CV’sindeki tek eksik Masters turnuvası olan, Cincinnati’yi finalde 5. kez kaybeden Djokovic, hem Kariyer Golden Masters şansını bir kez daha kaçırmış oldu, hem de Federer’e karşı karşı ilk defa ayağına gelen head2head’lerde öne geçme fırsatını tepti.
Turnuvayı set vermeden ve servisini kırdırmadan kazanan Federer, son 3 maçı kaybettiği Dünya 1 numarası rakibi karşısındaki finali de görece kolay kazandı 7-6 ( 1 ) , 6-3.
Bu galibiyetle Federer, 87. ATP tur ve 24. Masters turnuvasını kazanmış oldu ve Wimbledon öncesi verilen 1 haftalık ekstra ara sebebiyle 1 haftalığına Murray’e kaptırdığı Dünya Sıralaması 2. liğini de geri almış oldu. Cincinnati’de rekor 7. şampiyonluğunu kazanan Roger, 731.000 $’ ın da sahibi oldu.
Federer’in Djokovic’i yenmesi elbette ki sürpriz değil, fakat bu maç önceki 40 maça göre çok farklı oynandı. Son 5 yıldır ana strateji olarak, sürekli backhandine saldıran ezeli rakiplerine karşı ( Novak, Rafa, Andy ) kendi de çözümler üretmeye çalışan Roger, dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli oyuncusu olmasına rağmen bunlarda bir türlü başarıya ulaşamadı.
Öncelikle puanları kısa tutmaya çalıştı fakat rakipleri buna izin vermedi, backhand düellolarında kaçmaya çalıştı olmadı, chip and charge ve servis-voleler ise oyunun bazı bölümlerinde etkili oldu ama özellikle Grand Slam’lerde uzayan maçlarda rakipleri büyük puanları da iyi oynayınca, istediği başarıyı bir türlü yakalayamadı.
İsviçre’li raketin bu sefer sadece kendisinin deneyebileceği başka bir planı vardı; ikinci servisleri kortun 2 metre içine girerek, top yere değer değmez yarım voleyle karşılamak.
Bu yıllardır şahit olmadığımız bir taktikti. Eski servis voleciler ( Rafter ve Philippoussis) ancak çaresiz kaldıklarında bunu denerlerdi ama Federer’deki Tanrı vergisi his ve kontrol kendilerinde olmadığı için başarılı olamadılar. Son tahlilde, bunu Dünya 1 numarasına karşı denemekten ve 170 kilometre civarı hızla gelen topa yarım vole vurmaktan bahsediyoruz.
Maçtaki ilk 16 baseline rallisinin 11’ini kaybeden İsviçre’li, bir anda bu taktiğe döndü, 12 denemeden 8’ini kazandı ve asıl ilginç olan, bu 8 puandan sadece bir tanesinde vole vurmak zorunda kaldı. Novak gelen topların çoğunda basit hata yaparken, 2 defa da şaşkınlıktan üstüste çift hata yaptı.
Servis, tenisteki bir sonraki pozisyona hazırlanması en zor ve en çok zaman alan vuruş, Federer’ in bu cüretkar taktiği sebebiyle servis attıktan çok çok kısa bir süre sonra topu ayaklarının dibinde bulan Djokovic groundstroke’larına hazırlanacak fırsat bulamadı ve ritmini kaybetti.
Bu saldırılarda bir kere futbol tabiriyle ters köşeye yatmasına ve topa değememesine rağmen, ısrarcı olan İsviçre’li raket hem Tie-Break’i hem ikinci seti rahat kazanarak, 34 yaşında hala hızlı kortların ( Halle, Dubai, Wimbledon, Cincinnati ) en iyisi olduğunu bütün dünyaya ispatladı.
Bakalım önümüzdeki hafta başlayacak US Open’da, Federer’den bu taktiği görebilecek miyiz ?
emrah.seber@abcspor.com