TOP16 ilk maçında sahasında Rus ekibi CSKA Moskova’ya uzatmada kaybeden sarı lacivertlier, 2.karşılaşmada bir başka Rus ekibi, Nizhny Novgorod ile deplasmanında karşılaştılar ve 78-60’lık net bir skorla servis kırmayı başardılar..
Karşılaşmaya en önemli hücum silahları ama aynı zamanda da defanstaki en zayıf halka olan Goudelock’suz bir 5’le başladılar. Andrew olmadan oynamak, FB’yi savunma anlamında daha kompakt bir takım gibi gözüktürse de, bu kez de hücumda tıkandılar.
İlk devreden aklımıza takılanlar, boyalı alan zaafımıza rağmen 3 pivot içindeki en önemli savunmacı Semih Erden’in oyuna hiç girmemesi, takımın defans yönünden en zayıf iki halkası Goudelock-Melih Mahmutoğlu ikilisinin dakikalarca aynı anda saha olması gafleti ile her zamanki genel takım savunması zaafı idi.
Goudelock tam iki ucu kesin bıçak. Attığı zaman göze batmıyor ama atamadığında, Euroleague’de F4 hedefleyen bir takımın guardı için kötü demenin bile az kaçacağı savunması ile saç baş yolduruyor! Ama alev aldı mı da tutulması çok zor bir oyuncu. İlk devrede 5 sayıda kalan Amerikalı guard, 3.çeyrek 6, son periyotta da Novgorod savunmasını delik-deşik ederek tam 12 sayı buldu ve maçı 23 sayıyla tamamladı.
FB Ülker defansı sadece dış alanda değil, pota altında da o kadar zayıf ki, futbolda ofsayt taktiği yapıp arkaya her pozisyonda adam kaçıran takım gibiler! Hep diyoruz, demeye de devam edeceğiz! Savunma her takım için önemli ama FB için bir kat daha.. Her takımda sayı buldukça savunma direnci artarken, FB’de savunma direnci arttıkça sayı bulması çok daha kolaylaşıyor.
Oyun stratejisini, rakibin en önemli silahı, Amerikalı guard Taylor Rochestie’yi durdurmak üstüne yapan sarı-lacivertliler, bunda da oldukça başarılı oldu.
Nizhny’nin 21 sayı/6 asist ortalaması ile oynayan silahı maçı sadece 10 sayı/1 asist ile tamamlamakla kalmadı, saha içi organizasyonunda da özellikle 2.devre tam anlamıyla atar damarlarını kestiler!
Bunun sonucunda da 2.devre biraz işi sıkı tutup, sert ve yardımlaşmalı savunma ile rakiplerini tam anlamıyla sürklase ettiler ve ilk maçlarında Milano deplasmanından 20 farklı galibiyetle dönen Nizhy’yi sahalarında 18 sayı farkla yenmeyi başardılar.
Yani kıssadan hisse; FB Ülker tam anlamıyla bir hücum takımı ama Final Four’a kalacaksa savunması ile kalacak!
Sarı-lacivertliler bugüne dek sadece Panathinaikos’u 62 sayıda tutmayı başarmışlar ve her maç en az 74+ sayı yemişlerdi. Bu sene Euroleague’de ilk kez bir maçı sadece 60 sayı yiyerek bitirdiler!
Maç sonu aklıma takılan en önemli ayrıntılar; rakip takım attığı sadece 60 sayıya rağmen 7 ayrı oyuncudan tam 13 asist bulurken, bizim 78 sayı bulmamıza rağmen sadece 4 oyuncudan toplamda sadece 8 asist yapabilmemiz idi.
Hücumda sayıların büyük çoğunluğu organize basketlerle değil, ya teke tek zorlamalar ya da fast-break veya alınan hücum ribauntları sonrası geldi ve ZOC’un üstünde durması gereken bir başka konu da bu!
FB Ülker’in yeni 1 numarası Zisis’in pas trafiğini çok iyi kitlediler ve Yunan guard bu sene Euroleague’deki 12.maçında asist olarak ilk kez sıfır çekti.
Boyalı alanda çok net gözüken savunma zaafı ve özellikle ilk devrede 4 şeritli otobana dönen boyalı alana rağmen Semih Erden’in hiç süre almaması da bana ilginç geldi. Yanlış anlaşılmasın, her maç niye oynamıyor ya da az süre alıyor diye eleştirdiğimiz Semih Erden bir Dwight Howard değil hatta All Around bakınca belki Zoric-Oğuz’dan da iyi denemez ama ribaunt sezgisi ve uzun kolları ile, kesinlikle savunma anlamında diğer iki isimden çok daha önde bir pivot.
İşin ilginç yanı, son 2-3 senedir dibe vurmuş Semih, bu sezon 2010 öncesine dönmüş durumda ve süre aldığı hiçbir maçta çok kötü bir performansı olmadı. ZOC’un işine karışmak gibi olmasın ama nedenini de merak etmemek elde değil!
Çok ilginç bir not da, Euroleague’de daha önce başka bir örneği olmuş mudur bilmem ama FB Ülker bu maçla, üç sayılık yüzdesi faul atışlarından daha düşük olmayan bir takım olarak neredeyse tarihe geçecekti!
5/14 faul atışı atan yani 35.7’lik ortalama tutturan sarı-lacivertli oyuncular, son saniyede Goudelock çok uzaklardan o üçlüğü denemese, aynı faul atışları gibi 5/14’lük bir istastistik yakalamış hatta isabet bulsa geçmiş olacaklardı.
FB Ülker kadrosu içinde basketbolu en iyi bilen 2 isim, takımın Sırp yıldızları Bjelica ve Bogdanovic. Bugün de biri attığı 17 sayı, diğeri de aldığı 10 ribaunt ile bu istatistiklerde öne çıkarlarken, maçın en skorer ismi de, özellikle son periyot sazı eline alıp 23 sayıya ulaşan Goudelock oldu.
Boyalı alana pivot gibi pivot transferi yapılmayacak ve orayı 4 numara Jan Vesely ile 3 adet kalite olarak yarım yamalak 5 numara paylaşarak götürececekmiş gibi gözüküyor. Bu da FB Ülker kadrosunun diğer F4 adayı rakiplere nazaran, özellikle boyalı alan savunmasında en az 1 tık aşağıda kalmasına neden oluyor.
Bugünün özelinden genele dönersek, FB Ülker için herşey yolunda ve F4 cepte demek çok zor. Pivotlardan hiçbiri sırtını rakip uzuna dayayıp ite ite potaya gömecek güçte ve kalitede değil. Ayrıca yetersiz pick&roll savunması ve pozisyon hataları tam anlamıyla kanayan yara. Vesely orda oynadığında boyalı alana hareketlilik geliyor ama onun da ne şutu var ne de kariyerinde hiç 5 numara oynamadığı için gerçek bir pivot özellikleri.
1 numaraya gelen Zisis, eldeki isimlerin yanında gerçek bir point guard ama F4 hedefindeki diğer rakiplerdekilere kıyasla ‘Rodriguez-Spanoulis-Diamantidis-Teodosic’ 1 gömlek aşağıda.. Diğer mevkilerde ise rotasyondan gelenler, özellikle Emir haricindeki yerliler çok kaliteli isimler değil.
Takım tamamen Gou’nun bire bir oyunları ile Bjelica-Bogdan Bogdanovic ikilisinin oyun zekasına kurulu bir düzene teslim olmuş durumda.
Yine de 2.devredeki kompakt savunma saman alevi değilse, F4 için biraz olsun umutlanabiliriz ama bunun için de en önemli şart, grubu ilk 2 içinde bitirip F8’de eleme turunda saha avantajını ele geçirebilmekte..
Haftaya Ülker Arena’da 2 değil, 3 hatta 4 puanlık bir maç bizleri bekliyor. Bu gruptaki direkt rakipleri, Avrupa’nın 1 numaralı 1 numarası olan Spanoulis’li Olympiakos ile karşılacaklar ve sadece kazanmak değil, olası bir ikili averaj durumundan dolayı her sayının ayrı önemi var.
Umarız Ülker Arena’da 16 Ocak Cuma akşamı herşey, hayal ettiğimiz şekilde gelişir ve sonlanır..
