Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’den istifasının hemen ardından “Sahibinin Sesi” diye adlandırabileceğimiz Twitter hesaplarından ve kimi gazete köşelerinden “Aman iyi oldu zaten Ersun Hoca yaramaz adamın tekiydi” algısını yerleştirmek adına öyle bir hücum başladı ki, bunun bir adım sonrası muhtemelen şöyle başlıklar okuyacağız:
– İçiyordu. Hem de çok içiyordu. Kampta kahvaltıda rakıya ekmek banardı.
– Alemciydi. Tesislere karı attı, dansöz çağırdı. Oyuncular sahada idman yaparken o saha kenarında sevgilisinin göbeğinden üzüm yiyordu.
– Oyuncuları ile arası kötüydü, kimse onu sevmiyordu. Suratsızdı, merhaba bile demezdi.
– Salih’i döve döve idmandan attı, Emenike’ye ‘Fakin Nigga’ dedi, Sow namaz kılarken gidip pandik attı.
– İdmanda kedi kesip satanist ayin yaptı. Kendisi zaten afedersiniz hem Ermeni hem atayiz hem terörist…
Peki bu tweetler, mesajlar, gazetelerdeki “…öğrenildi, …bildirildi, …belirtildi” tarzı kaynağı meçhul, amacı malum haberler yetti mi? Yetmedi… Bir de ses kaydı düştü internete. Kayıtta hocanın antremana çıkmak istemeyen, ya da geç gelen, ya da antreman saati ile ilgili şikayette bulunan oyuncularına sitem ettiğini anlaşılıyor:
– Benden istediğiniz bir şey varsa, ben de her şeyi bir tarafa bıraktım zaten. Ben bu akşam da gitmeye hazırım, benim için problem değil. Benim için hiç önemli değil. Ben buraya Fenerbahçe ile gelmedim, Fenerbahçe ile de gitmek istemiyorum. Benim hiç umurumda değil. Çok da s…mde de değil afedersiniz… Ne zaman istiyorsanız o zaman gidin… Ne zaman istiyorsanız o zaman gidin antrenmana. Sokmuşum antrenmanına! Hiç umurumda değil, anladınız mı?
Bu kayıt (eğer ki montaj, dublaj, sahte vs değilse… Tubitak’a sormak lazım, değil mi “babacım?”) benim nazarımda iki şeyin ispatıdır:
1- O soyunma odasında ciddi manada karaktersiz EN AZ 1 kişi mevcut. Bir yöneticinin ekibiyle yaptığı konuşmayı kaydedip, cımbızlayıp, sızdırmak nasıl bir art niyetin ürünü olabilir, soruyorum size?
2- Koca Fenerbahçe takımı antrenmandan kaçan, şikayet eden topçularla uğraşıyor.
Daha ötesi, bu kaydın internette “Ersun Yanal Fenerbahçe’nin Değerlerine Küfrediyor” başlığıyla servis edilmesine nasıl küfredeceğimi bilemedim. Hani hep şikayet ediyoruz ya “Siyaset spora karışmasın” diye, ulan peki kulüp içi siyaset olarak adlandırabileceğimiz bu aşşağılık ayak oyunlarına ne demek lazım?
Peki, gazeteler, internet siteleri bangır bangır “Falanca futbolcular Ersun Yanal’ı istemedi!” haberleri yazarken, tüm bu yazılanların başrolünde olan, hemi de “O varsa ben yokum” dediği iddia edilen bir topçunun tam da bu sırada twitter’dan bacak bacak üstüne atıp elinde viski kadehiyle, adeta “Nasıl kovdurdum ama hocayı” pozu vermesine ne diyelim?
Ben şahsen bu noktada “Allahınızdan bulun lan” diyip, işin soyunma odası kısmını bırakmak ve hedefe yönetimi alarak devam etmek istiyorum:
Arkadaşım, madem ki uşakların aracılığıyla özellikle sosyal medyayı kullanarak yaydığın gibi hoca yaramaz, geçen sezon da sürüsüne bereket sorun yaşandı ama yönetim sayesinde aşıldı bu sorunlar, ne akla hizmet sezon sonu sözleşmeyi uzatıyorsun? Hadi, o an için takıma gözdağı vermek veya motive etmek amacıyla böyle bir hamle yaptın, ardından hocayı istifaya zorlamak için neden ligin başlamasına 20 gün kalana dek bekliyorsun? Sezon sonu teşekkür edip, plaket verip, “Planlamamız 1 yıllıktı, hocamıza katkıları için teşekkür ediyoruz” desen, bir defa da biriyle iyi ayrılsan? Yahu mecbur mu bu taraftar her gidenin ardından Brezilya dizisi senaryoları okumaya dinlemeye? 16 senede bir Allah’ın kuluyla sorunsuz, kavgasız, laf sokmasız, arkadan konuşmasız ayrılamaz mı bir kulüp!?!
“Takım çalışmıyor!” diye şikayet ediyorken, “Hoca bize çok idman yaptırıyor” diye sorun çıkaran, sezon açılısını hocanın istediğinden 1 hafta geç yapmak için kazan kaldıran topçuları mı hedef alman gerek yoksa o topçulara destek verip hocaya cephe alman mı?
Hele hele bir de şu durumun üzerine “Sezona İsmail Kartal hocamız yönetiminde devam edeceğiz” açıklaması gelirse… Yanlış anlaşılmasın, İsmail Hoca son derece saygı duyduğum biri, Fenerbahçe’ye büyük emek vermiş külübün tarihinde yeri olan bir isim. Fakat, Ersun Hoca’nın kellesini alan bu futbolcu grubunun, Ersun Hoca’nın yardımcılığı yapan İsmail Kartal ile düzgün bir sezon geçireceğini ummak mümkün mü?
Sonuç olarak eldeki verileri bir araya getirdiğimizde gördüğümüz manzara şu:
Sezon iki haftaya açılıyor, Fenerbahçe’nin hocası yok. Hocalarının ardından binbir türlü oyun çevirerek kelle alan yeniçeri ocağı kılıklı bir kadrosu ve geçici, aspirin çözümlerle sorunları yönetmeye çalışan en sonunda da anlık dellenmelerle tüm sezona mal olabilecek kararlar alabilen bir yönetimi var…
Bir hafta öncesine kadar sezonun en büyük şampiyonluk adayıyken an itibariyle rakiplerine moral vermiş, “Ben kendi kendimi imha ediyorum beyler, siz devam edin…” demiş bir Fenerbahçe var. Yapımda yayında emeği geçenlerin eline sağlık(!).
