Klasik spor filmlerinden Gary Cooper’in oynadığı 1942 yapımı ‘The Pride of the Yankees’, komedi tadında 76 yılında vizyona giren iki usta sanatçı Walter Matthau ve Tatum O’Neal’li ‘The Bad News Bears’ veya 89 yılında çevrilmiş Oscar adayı Kevin Costner’lı ‘Field Of Dreams’ gibi tarihe damga vurmuş çok güzel beyzbol filmleri var ama benim TOP 3’üm başka…
İlki 1988 yapımı Ron Shelton yapımı Amerikan filmi, ülkemizde de defalarca TV ekranlarında yer almış Bull Durham, Türkçe’ye çevrilmiş haliyle Boğa Durham!.
Konusuna gelince; Tecrübeli bir beyzbolcu olan Crash Davids(Kevin Costner) çaylak ama yetenekli atıcı Ebby’i (Tim Robbins) yetiştirmek üzere Durham Bulls’a transfer edilir. ‘Bir çocuk bakıcısı(!)’ olarak transfer edilmiş olmak sinirlerini bozsa da, başka bir yerde oynama şansı olmadığı için işi kabul eder.
Bu arada takımın en iyi seyircisi olan Annie(Susan Sarandon) kendine bir misyon belirlemiştir: Her sene takımdan kendisinin seçtiği bir oyuncu ile yakından ilgilenmekte, onun olgunlaşmasına yardımcı olmaktadır. Bu sene göz bebeği Ebby’dir. Ancak sonra Crash’le de ilişkiye girince ortalık karışır.
Biri sahalardan emekli olmak üzere olan, diğeriyse sahalarda fırtına gibi esen -ama biraz disiplinsiz- iki oyuncunun aynı kadına aşık olmasını, beyzbol tutkunu olmasının yanısıra oyuncuları her sene kendisi için özel “seçen” bu kadının yüzünden zaman zaman amansız bir rekabete girişlerini konu alır.
Filmin konusu dışında bahsedebileceğimiz en önemli olay, uzun yıllar süren beraberliklerini geçtiğimiz senelerde noktalayan Susan Sarandon ve Tim Robbins’in bu filmin setinde tanışmış olmalarıdır.
2.filmim Türkçeye ‘Kazanma Sanatı’ olarak çevrilmiş Moneyball!.2011 yapımı film sadece sporseverler de değil Brad Pitt hayranları için de seyredilmeye değer..
Oakland A’ beyzbol takımının başındaki isim olan Billy Beane (Brad Pitt) , kısıtlı bir bütçe ile resmen yoktan bir takım var ederek zengin kuluplere meydan okuyor. Fakat bunu yaparken de beyzbol sporunun temel inançlarını baştan aşağıya sarsıyor. Onun yöntemleri kabul görmese, hatta delilik diye nitelendirilse de, Beane inancını ve azmini yitirmeden bildiği yönde ilerlemeye devam ediyor….
Michael Lewis’in “Moneyball: The Art of Winning an Unfair Game” adlı eserinden Steven Zaillian ve Aaron Sorkin tarafından uyarlanan ve gerçek bir hikaye dayanan filmin başrollerini Brad Pitt, Robin Wright ve Jonah Hill paylaşıyor.
Moneyball, 2005 yılında çektiği ilk filmi Capote ile aynı sene En İyi Yönetmen Oscarı’na aday gösterilen Bennett Miller’ın ikinci uzun metraj çalışması.
Önereceğim son film ‘Fever Pitch’ için ise her hafta sonu ülkemizdeki yüzbinlerce karı-koca veya sevgili arasında yaşanan hikayelerin Amerikan versiyonu desek yeridir.
Lindsay’in (Barrymore) hayatında her şey kusursuz gitmektedir. İş yaşamında oldukça başarılı olan güzel kadın sonunda aradığı aşkı da bulmuştur. Yaz tatilinin keyfini çıkaran lise öğretmeni Ben (Fallon) istediğinden de iyi bir eş adayıdır.
Ancak yazın sonu gelip de beyzbol sezonu açılınca Lindsay’in kusursuz ilişkisi tam bir aşk üçgenine döner. Ben’in sakladığı gerçek aşkı ortaya çıkmıştır, Boston Red Sox!. Yakışıklı öğretmenimiz tam bir beyzbol fanatiğidir ve gözü 28 oyuncudan başka bir şey görmez.
Lindsay’in mükemmel ilişkisi ile ilgili karar verme zamanı gelmiştir. Ya kusursuz erkeği olmadan yoluna devam edecek ya da bu aşk üçgeni içinde yaşamayı öğrenecektir.
2005 yapımı filmde Drew Barrymore ve Jimmy Fallon bizleri kendi ilişkilerimize götürerek, ülkemize ‘Aşk Kupası’ olarak çevrilen filmde fazlasıyla tebessüm ettirmişlerdir.
Herkese iyi seyirler!.
Haftaya başka bir spor dalı ve ‘kendimce’ en iyi 3 filminde buluşmak üzere..