Aslına bakarsanız keyifsiz bir maçtı. Ağırlıklı orta saha mücadelesi, zaman zaman kördövüşü, pozisyonu az, sık sık faullerle kesilen, eğer Fenerbahçe’li değilseniz muhtemelen film, dizi, Survivor ne bulursanız zaplayacağınız cinsten bir karşılaşma oldu. Ama işin ucunda Fenerbahçe’lilik olunca hop oturup hop kalkarak 90 dakikayı geçirdik işte..
Ha diyeceksiniz ki: ”Sağlı sollu ataklarla rakibi abluka altına alsaydık, pozisyon üstüne pozisyon bulup, Volkan Babacan’ın muhteşem kurtarışlarına, direğe, hakeme takılıp sonuçta 1 puan alsaydık daha mı iyiydi ? ”.Tabii ki hayır!. Öyle telafisi olmayan bir maçtı ki, 3 puandan başka hiç bir yolu yoktu Fenerbahçe’nin, onu da cebine koydu gitti, istediğini almış oldu.
Savunması çoğu zaman olduğu gibi son derece konsantreydi. Bakın Kadiköy’deki Manchester, Beşiktaş ve Galatasaray maçlarına, Fenerbahçe’nin çok iyi kapandığını göreceksiniz. Bugün de en büyük şansı öne geçmesi oldu takımın. Aynı Başakşehir’in ligin ilk yarısında kendine yaptığı gibi, bu kez sarı lacivertliler çok iyi bozdu rakibini. Neredeyse hiç pozisyon vermedi yine. Kjaer-Skertel ikilisi sıfır hata oynadılar.
Jozef en sevdiği pozisyon olan Topal’ın yerine geçince çok top kazandı. Beklere çok iyi yardım geldi. Sonuçta kendilerine karşı nispeten açık oynayan takımlara göre, kapanan bir Fenerbahçe bulunca açık alanı seven Visca ve Cengiz gibi oyuncular etkili olamadılar. Mossoro kalabalığın içinde kayboldu. Emre Belözoğlu kafasını kaldırdığında boş adam bulamadı hep yana ve geriye oynamak zorunda kaldı.S anki ilk golü atanın kazanacağı bir maçtı, Fenerbahçe attı, maçı da kazandı gibi oldu.
İyi mücadele etti Fenerbahçe’li oyuncular ama zaten Fenerbahçe’nin sorunu mücadele eksikliği değil ki.Formalarını hep sonuna kadar terletiyor sarı lacivertliler ama işte o yaratıcılık eksikliği yok mu bir türlü çözüm bulunamayan, işte o problem aynen devam ediyor. Şapkadan tavşan çıkartacak tek adam bu 11’de Lens,ondan ekstra işler bekliyor taraftar ama Lens te gününde olmayınca iyice tıkanıyor Fenerbahçe’nin oyunu.
Bu tıkanıklığı önlemek için Salih ile başladı oyuna Advocaat, bence doğruyu da yaptı. Belki çok etkili olmadı gibi gözüktü Salih ama ben olsam yine de ısrar ederim onda. Şu anki kadroda her şeye rağmen tek ”final pası ”atacak, ince oynayabilecek oyuncu. Bir de 3-4 maç üstüste oynadıktan sonra görmek lazım Salih’i. Belki o güveni ve sürekliliği kazandıktan sonra çok daha iyi olabilir.
Sonuç olarak Fenerbahçe lige tutunma adına iyi bir ”direniş” gösterdi. Geçen hafta kağıt üstü en kolay maçı oynuyor olmalarına rağmen en büyük yarayı almışlardı. Bu hafta ise en zor maça rağmen belki de en karlı takım olarak kapatacaklar haftayı. Demek ki ”fikstür avantajı” diye bir şey yok aslında. Olması için önce senin kendi maçlarını kazanmak lazım. Örneğin diyorlar ki Fenerbahçe hem Beşiktaş hem de Galatasaray ile rakip sahada oynayacak bu büyük dezavantaj. Ben de diyorum ki, bu oyun tarzıyla, iyi kapanan defansıyla Fenerbahçe o maçlardan alnının akıyla çıkar. Yeter ki o zamana kadar direnmeye devam etsin, kolay gözüken maçlarda gereksiz puanlar kaybetmesin.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail:alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72