Eğer 2. Sınıf bir Yunan takımına karşı oynanan maçın son 20 dakikasını salonda volta atarak ve kediyi stres topu niyetine sıkıştırarak, gerilim filmi seyreder gibi geçiriyorsam bu takım hala olmamış demektir. Evet, belli bir ruh var, mücadele var, arkadaşlık, dayanışma ve sevgi var ama belki 20 yıl önce daha fazlasını başarmaya yetebilecek bu özellikler akıl, deneyim ve soğukkanlılık olmayınca iflas edebiliyor. Bunların olması için de takıma gençlerle dengeyi çok da bozmadan Sosa ve Demba Ba gibi en az iki isim daha transfer edilmesi gerekiyor.
Öncelikle Beşiktaş’taki öfke kontrolü sorunu bu akşam da en umulmadık isim olan Atiba’yı geldi buldu ve oyunun son 20 dakikasını 10 kişiyle oynayarak sağolsun takımımız çoğu zaman olduğu gibi heyecan ve adrenalinden bizi mahrum bırakmadı. Bilic’in bu konuda artık ciddi tedbirler alması gerekiyor. Bu seviyedeki bir takımın bu kadar çok kırmızı kart görmesi normal değil. Evet, kendisi de son derece ateşli ve duygusal bir hoca ama yeri geldiğinde takımın el frenini çekmeyi de bilmeli. Aksi halde kontrolsüz güç, güç olmaktan çıkıyor ve kendine zarar veriyor.Evet Red Bull nasıl içince kanatlandırıyorsa, bu Demba Ba da ateist adamı hidayete edirebilir! Arada Amokachi ve biraz da Carew’i saymazsak Beşiktaş herhalde Ferdinand’dan yıllar sonra bağrına basacağı siyahi forveti buldu. İlginç olan, adam savunmaya da geliyor, kanatlara da iniyor, kalitesini her noktada belli ediyor. Yalnız maçın ilk yarısında kaçırdığı gol akıllara zarar. Yıllar önce Amokachi’nin sürükleyip götürdüğü Beşiktaş’ın Valencia’ya karşı oynadığı UEFA kupası maçında o da inanılmaz bir golü altıpastan kaçırmıştı ama adama kızmayı bırak, oraya kadar getirdiği için içimden teşekkür bile etmiştim. Bu gece Demba Ba’nın attığı muhteşem golün ardından kaçırdığı o pozisyonda da aynı duyguyu yaşadım.
Gökhan’ın topla fazla oynama sevdası ve kaleyi gören yerlerde gereğinden fazla paslaşmalar bu akşam galibiyetin gelmesini engelledi. Durmadan yağan yağmur ve son derece ağır ve kaygan zemin de futbol kalitesinin artmasına engel oldu ama Beşiktaş’ta daha usta ayakların olması Atiba’nın kırmızı kartıyla birlikte yediğimiz gole kadar maçın kontrolümüzde geçmesini sağladı. Ancak ondan sonrası tam bir korku filmiydi. Her ne kadar bir büyük şanssızlık sonucu iki gol yese de Cenk, Tolga’nın sakatlanmasından sonra yakaladığı fırsatı iyi değerlendiriyor. Bu akşam da kritik birtakım kurtarışlar yaptı ve çok daha büyük bir hayal kırıklığına engel oldu.Tabii bu arada Türkiye Süper(!) Ligi’nde 40 haftada sadece bir penaltı kazanabilen Beşiktaş’ın, UEFA Ligi’nde oynadığı 5 maçta 3 penaltı kazanması da bence çok kayda değer bir durum! Zaten Türkiye’deki hakemler sürekli çaldıkları düdükler, eyyamcı tavırları ve kimi zaman futboldan bihaber halleriyle oyunları son derece yavaşlatıp yavan hale getiriyorlar. Beşiktaş’ın olduğu yerde ise yavanlık ve yavaşlık olmuyor ama ömrümüzden de ömür gidiyor!
