https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ÇOCUK MUSUNUZ?

Okunması Gerekenler

Beşiktaş maçının ilk devresindeki mücadele tutunacak dalımızdı. Hocanın aynı 11’le çıkması da istikrar sağlama adına umut vermişti 90 dakika öncesinde.. Ancak yine Beşiktaş maçıyla ilgili en sıkıntılı konunun süregelen kırılganlık olduğunu söylemiştim. Bugün sahaya çıkan oyuncularımız Beşiktaş maçının ilk devresindeki gibi mücadele etmek yerine Dinamo Zagreb maçındaki gibi dağılmayı tercih ettiler. İşte benim Fenerbahçe takımına en yakıştıramadığım şey bu. Dağılmak. Hem de çocuk gibi, her maçta. Sezon başından beri ne zaman mağlup duruma düştüyseniz hepsinde neredeyse maçı bırakıyorsunuz. Kötü futbol olabilir ama bu olamaz.

Böyle durumlarda insanın gözü sahada isyan edecek bir futbolcu arıyor. Tekmeye kafayı koyacak, gerekirse takımı ateşlemek için hakemle, rakiple, seyirciyle takışacak, sahadaki arkadaşlarını kendine getirecek biri olsun istiyor. Biz senelerce çok büyük futbolcularla oynamaya alıştık ama aynı zamanda çok ta önemli karekterlerdi bir çoğu. Bıraktım Emre Belözoğlu, Lugano, Tuncay gibi kendini parçalayan adamları, en yetenekli olan Alex bile tahammül etmezdi böyle bir görüntüye. Kuyt, Christian, hatta bizi çok üzmüş olsalar da Gökhan Gönül – Caner Erkin gibi isimler hepsi birer isyankardı. Soruyorum size bugün sahada kim vardı skora isyan eden? Bakın iyi oynayan demiyorum , o başka bir şey. Farklı yenilgiyi kabul etmeyen, Fenerbahçe’nin bu duruma düşmesine itiraz eden kim vardı sahada?
Bu sadece savaşçı Jozef’in gitmesiyle,  Skrtel’in sakat olmasıyla açıklanabilecek bir durum değil. Bu çocuksu kırılganlık, dirençsizlik, dağınıklık kabul edilemez. Eğer takım ısrarla her maçta bu ruh haline bürünüyorsa da kimse kusura bakmasın bu hocaya yazar. Yanlış kadro olabilir, yanlış oyuncu değişikliği de olabilir ama kafa olarak bir takım her maç bu şekilde sahaya çıkarılmaz.
Hep söylenen bir şey var. Fenerbahçe kadrosu yetenek yaratıcılık olarak rakiplerinin gerisinde. Evet bu maalesef doğru. İşte bu yüzden Fenerbahçe’nin hiç bir maçta kötü mücadele etme lüksü yok. Hep ölümüne oynayacaksınız. Hep saha içinde iyi yardımlaşacak, birbirinizin açığını kapatacaksınız. %100’ünüzü vereceksiniz sahaya, çünkü sizin kötü oynarken çıkıp tek hareketle oyunun kaderini değiştirecek fazla oyuncunuz yok. Öyleyse tek çözüm sahada kompakt durmak ve hiç vazgeçmemek. Yenik duruma düşseniz bile sonuna kadar havlu atmamak, çocukların küsüp oyundan kaçması gibi maçı bırakmamak.
Ha bu kırılganlığı getiren sebeplerden biri de maalesef çok yumuşak bir takım haline gelmemiz. Benim senelerdir seyrettiğim rakibi en az rahatsız eden stoperler oynuyor şu anda takımda. Orta saha göbeğimizde de Topal – Jailson var. Topal’ın top kayıplarına bir kaç senedir alıştık artık, şaşırtmıyor. Ancak takımda olmasının baş sebebi orta saha direncini artırması değil mi? Ben defansif olarak ta katkı verdiğini göremiyorum maalesef. Örneğin stoper ve orta saha pozisyonlarında Yiğithan ve Oğuz Kağan oynasa bundan daha kötü ne kadar olabilir ? Hiç olmazsa altyapıdan yetişen, senin benim gibi Fenerbahçe’li bu çocuklar. Hata da yapsalar en azından kabullenmezler böyle bir mağlubiyeti. Ben açıkçası Roman’la, Topal’la kaybedeceğime Yiğithan’la, Oğuz Kağan’la kaybetmeyi tercih ederim.
Jailson’a gelirsek, onun için Jozef’in pas trafiğine daha çok katkı yapanı diyorlardı. Ben açıkçası yaptığı pas hatalarıyla göze battığına şahit oldum. İkili mücadelelerde de öyle aman aman bir üstünlüğü yok. İnşallah oynadıkça düzelir. Takım geriye düşüp demoralize olunca Benzia, Slimani gibi en çok umut beslediğimiz isimler de oyundan düştüler. Ayew belki pozisyonların içindeydi, arkadaşlarına göre biraz daha aktif gözüktü ama bana sorarsanız o da harcadığı pozisyonlarla skora olumsuz etki etti. Geçen haftanın yıldızı Hasan Ali bile yediğimiz gollerde hatalarıyla göze battı. Harun ise yan toplarda Bursa’dayken de bu kadar kötü müydü bilmiyorum. Tonla maçını seyrettim , açıkçası bu kadar yan top özürlü olduğunu anlayamamışım.
Ancak ne kadar bireysel oyuncu performanslarını konuşursak konuşalım, iş önce kafada bitiyor. Bu ruh haliyle takım olunmaz. Bu mücadele ile Fenerbahçe olunmaz. Daha maçın ilk devresinde havlu atana büyük takım denilmez. Evet bugün hepimiz hocaya kızgınız. Ben de kızgınım. Her şeyden önce bir takım yaratamadığı için, takım ruhunu sağlayamadığı için kızgınım. Ancak bugün sahada çocuk gibi sinen, küsen, maçı bırakan futbolculara da kızgınım.
Bundan sonra hoca kalsa da  gitse de, sahaya hangi futbolcularla çıkarsak çıkalım bir daha böyle bir ”kabullenmişlik” görmek istemiyorum.
Yenilsek bile sahada ”Fenerbahçe” görmek istiyorum.

mail: alp.eralp@abcspor.com

twitter: @alperalp72

Son Haberler

HAKAN 20. PENALTISINDA DİREĞE TAKILDI

Hakan 20. penaltısında direğe takıldı Hakan Çalhanoğlu İnter forması altında ilk penaltısını geride bıraktığımız haftasonu Napoli karşısında kaçırdı. İnter’de 4....

Benzer Konular