https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ÇİĞDEM CEYLAN İLE DOBRA DOBRA

Okunması Gerekenler

kaan ilhan resimGeçtiğimiz hafta A Sporun başarılı spikeri sevgili Çiğdem Ceylan ile birlikte çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine ilgisinden ve samimiyetinden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.

Gelin şimdi röportajımızın detaylarına bakalım:
*** Çiğdem Ceylan kimdir?

29 Temmuz doğumluyum. Ortaokul ve liseyi Ümraniye Anadolu Lisesinde okudum. Üniversiteyi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde okuyarak tamamladım.

*** Nerelisiniz?

Annem ve babam ikisi de Karadenizli. Anne tarafımın dedelerinde Bulgar göçmenliği varmış.

*** Kaç dil biliyorsunuz?

Sadece İngilizce.

*** Peki, sizi İktisat okumaya iten neydi?

Ailemde çok fazla ekonomi mezunu ve finans sektörü geçmişli profil var. Ailemdeki isimler bana rol model oldu. Benim hayalim yatırım uzmanı olmaktı. 2003 yılında da Türkiye’de yatırım uzmanlığı, brokerlik inanılmaz meşhurdu. Bende kendimi devamlı olarak uzun masaların başında çalışan bir Çiğdem olarak hayal ederdim ve o yüzden de iktisat okumayı tercih ettim. Stajım ve profesyonel çalışma hayatım finans kuruluşlarında geçti ne mutlu ki.

*** Sizi televizyona çeken etkenler neydi? Şuan spor spikersiniz ama onun öncesinde de ekonomi piyasalarını sunuyordunuz nasıl tasarladınız süreç itibarıyla neler yaptınız?

İşim gereği CNBC-e ve Bloomberg kanallarını inanılmaz derecede takip ediyordum. Takip ettiğim dönemlerde adına his mi? deriz ne deriz bilmem ama beni bir şey çekti ve neden bende ekonomi haberlerini hazırlayıp sunmayayım dedim. Öncelikli olarak kafamda tasarladım kendime hedefler belirledim. Başkent İletişimde diksiyon ve spikerlik eğitimimi dereceyle tamamladım. Daha sonra bireysel dersler almaya karar verdim bunun içinde TRT’den Çağatay Gökmen, Fulin Arıkan’dan spikerlik ve sunuculuk üzerine eğitimler aldım. Ankara Devlet Konservatuarı’nda Soprano Hülya Kazan’dan da Şan ve nefes dersleri aldım. Bu değerli isimlerin benim hayatımda çok önemli yerleri vardır. Kendilerine bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum.
Bireysel eğitimlerimi tamamladıktan sonra küçük kanallarda staj yapmaya başladım. Sürekli araştırma içerisindeydim. Araştırmalarımdan sonra Dünya Gazetesinin ekonomi kanalı açacağını öğrendim ve onlarla irtibata geçerek ekonomi kanalında çalışmaya başladım. Burada finans programlarını hazırlayıp sunmaya başladım. Programın editoryal kısmından, akışına, prodüksiyona ve zaman zaman montaja kadar hepsini hazırlıyordum, işin hem mutfağını hem de ekran önünü beraber görmek benim için inanılmaz keyifliydi. Keyifli ve genç bir ekibimiz vardı, hala dostluklarımız devam ediyor o ekiple.

*** Şuan A Spor ’da spor programları hazırlayıp sunuyorsunuz peki, finans sektöründen spor sektörüne geçiş nasıl oldu? Kırılma noktasını bizlerle paylaşır mısınız?

Bana en çok sorulan soruya geldik nihayet(gülüyor). Ekonomiden Spora geçiş keskin bir geçiş olarak görülebilir ama ben öyle bakmıyorum çünkü spor hayatımın içinde hep vardı. A Spor benim için bir fırsattı. Gelen teklifi düşündüm, tarttım ve güzel olacağı kanaatine vardım, çünkü A spor yeni oluşan bir kanal ve Turkuvaz Medya çok büyük ve deneyimli bir grup. Böyle bir oluşumun içerisinde bulunmak bence çok cazipti. Beni bu işe çeken bir diğer hususta futbolu sevmemdi.

*** A Spora çağrılışınızdaki ana etken ya da etkenler neler?

Dünya Ekonomi kanalında finans sektöründen çok önemli isimleri programlarda ağırladım. O dönemden çok iyi dostluklarım oluştu ve halen o isimlerle görüşürüz. İçeriği dopdolu programlar hazırlamaya çalıştım. Bu durumlar A Sporun dikkatini çekti herhalde. Daha önceki kanalımda birçok işi bir arada yapıyor olmam ve kısa zamanda alınan yol herhalde onları etkiledi. İlk tanışmamızda da epey motivasyonlu gördüler beni sanırım (gülüyor), ben de onlara hemen ısındım ve şuan A spordayım.

*** A Spor ekibi için neler söylersiniz?

Ortamımız inanılmaz güzel. Yöneticilerim Serkan Korkmaz ve Ender Bilgin ile tanıştığımda benim için A Spor da çalışmanın ne kadar doğru bir karar olacağına o an karar verdim. İkisi de alanlarında profesyonel ve deneyimli isimler. Bu arada biz prodüksiyondan rejisine, teknik ekipten ekran önüne, editörüne kadar tüm ekip uyumlu ve takım ruhu içindeyiz. En önemlisi de genç bir ekip ve çok istekli kişilerden oluşuyoruz, arkadaş ortamımız var ve mutlu şekilde çalışıyoruz.

*** Spor camiasına girdikten sonra hayatınız nasıl değişti?

Daha fazla maç izlemeye, daha fazla spor yazarı okumaya ve daha fazla spor programı izlemeye başladım. Zaten bir alt yapım vardı üzerine koymak açıkçası zor olmadı.

*** Şuan A Spor da 06.30-10.00 arası ‘Sabah Sporu’ ve 12.00-14.00 arası ‘Spor Ajansı’ programlarını yapıyorsunuz. Öncelikli olarak nasıl hazırlanıyorsunuz?

Haftanın 6 günü bu programları izleyicilerimizle buluşturuyoruz. Sabah 4’te kalkıyorum. Bunu yapabilmemin ilk anahtar cümlesi İşi sevmek. Bir insan işini sevmezse her sabah 4’te kalktığında o işe lanet okur. Ben işimi çok seviyorum, sabahları çok pozitif uyanıyorum, kendimi enerjik hissediyorum çünkü her program benim için yeni bir heyecan. Her programıma izleyicinin beğeneceği bir program olsun diye çıkıyorum.
Her sabah programın içeriğini hazırlama ve hazırlanmak aşamasında da editörlerimiz ve prodüktörlerimizle toplantı yapıyoruz. Akşam maç oynandıysa özetleri tekrar izliyoruz, kritik pozisyonları hazırlıyoruz ve yayına başlıyoruz.

*** Süper Ligi yakından takip ediyorsunuz. Peki, özel olarak notlar tutuyor musunuz?

Evet tutuyorum. Defterim hep yanımdadır kritik pozisyonları ve maça ilişkin ertesi gün konuşacağımız detayları daima not alırım.

*** Programlarınızla ilgili geri dönüşler nasıl?

Programımın çoğunda seyircinin görüşlerine yer veriyorum. Twitter’ı aktif kullanıyorum. Sürekli mesajlar üzerinden ilerlemeyi tercih ediyoruz. Geri dönüşler çok olumlu.

*** Size karşı geri dönüşler nasıl program haricinde?

Bireysel olarak olumlu dönüşler alıyorum. Yapıcı eleştiriler yapanları dikkate alıyorum ama bir kesim var emeğimizi hiçe sayıyorlar onları artık takmıyorum çünkü bu kesim sadece evde oturup hiçbir şey üretmeyen ve sadece sizi aşağı çekmeye çalışan kesim o yüzden de hiç ilgilenmiyorum.

*** Programdaki Çiğdem Ceylan’ı tanıyoruz. Program dışında nasıl birisiniz?

Genelde mesafeli bir duruşum olduğu söylenir. Hemen kendimi açamıyorum, biraz zaman gerekiyor sanırım. Mesafeli duruş zaman zaman ilk tanıştığım insanlarda burnu havada yorumuna sebebiyet verebiliyor, ama alıştım mı da benden keyiflisi, esprilisi yoktur (gülüyor) Çok eğlenceli bir arkadaş, sadık bir dostumdur.

*** Süper Lig dışında takip ettiğiniz ligler var mı?
Bundesliga ve La Liga. İyi bir Borussia Dortmund taraftarıyım. (Gülerek)

*** Bireysel olarak ilgilendiğiniz aktiviteleriniz var mı?
15 yıldır aktif olarak salon sporları yapıyorum.

*** Futbola gelelim. Öncelikli olarak Beşiktaş ile başlayalım. Bu haftaya kadar Beşiktaş için neler söylersiniz?

Beşiktaş feda döneminin meyvelerini şuan toplamaya başladı. Daha düşük maliyetlerle yetenekli futbolculardan oluşan takım kuruldu, geçen sezonlar itibarıyla da Beşiktaş üstüne koyarak devam etti. Genelde Beşiktaş için şöyle bir algı vardı; ‘Beşiktaş lige çok iyi başlar, devam eder ve sonunu getiremez. Ben bu sezon bunların olacağını kesinlikle zannetmiyorum.
Şenol Güneş çok tecrübeli bir teknik adam, hem yaşı itibarıyla hem de tecrübesiyle. Şenol hocanın bir özelliği var bunu hem Trabzonspor’da hem de Bursaspor da gördük bireysel anlamda oyuncuların yeteneklerini ön plana çıkartan bir başöğretmen bu hem Beşiktaş için hem de milli takım için çok büyük bir avantaj.

*** Galatasaray için görüşleriniz nelerdir?

Sezon başında taraftarlarda yıldız beklentisi vardı. Kamuoyu ve taraftarlarla yönetim arasında zaman zaman iletişim sıkıntısı yaşandı ama ben Galatasaray kadrosunun kötü olduğu kanaatinde değilim. Galatasaray’ın önümüzdeki dönemlerde bir yapılanma süreci ve revizyona gideceğini ve eskisi gibi süper lig ve Avrupa’da yine kaldığı yerden yoluna devam edeceğini düşünüyorum, bu kaçınılamaz çünkü Galatasaray’ın ruhunda var bu başarıları kazanmak.

*** Burak Yılmaz’ın takımdan ayrılışı için neler söylersiniz?

Bence bu kadar tepki çekmesinin en önemli nedeni alternatifi bulunmadan takımdan ayrılmasıydı. Ama bir yandan bu ayrılık ile Dursun Özbek UEFA kanadından elini güçlendirdi, bu da göz ardı edilmemeli.

*** Dursun Özbek’in başkanlık profili için görüşleriniz nelerdir?

Mali açıdan çok iyi işler yaptı başkan, ancak bu zaman zaman göz ardı edildi. Sadece belirli konularda taraftar ve kamuoyu ile iletişim konusunda sıkıntılar yaşandı. Ben başkanın iyi işler yaptığını düşünüyorum.

*** Fenerbahçe ile devam edelim. Haftalar itibarıyla nasıl bir Fenerbahçe gözlemliyorsunuz?

Fenerbahçe sezon başında çok ciddi yatırımlar yaptı ve tarihinin en kaliteli kadrosunu kurdu. Perreira geldiğinde çok ciddi açıklamalar yaptı defans oynarken bile ligi domine edeceğim dediği için ve taraftarda bunu sahada göremediği için tepki çekti. 1 farklı skorla maçlar bitince o noktalardan da eleştiriler almaya başladı. Bence Fenerbahçe’nin en büyük avantajı kötü oynadığı dönemlerde de puan kaybetmemesi oldu. Bu kazançlar Fenerbahçe’yi sezon sonuna kadar şampiyonluk potasında tutacaktır.
Son haftalara baktığımızda Fenerbahçe çok iyi top oynuyor özellikle Lokomotif Moskova maçında bunu gördük. Bence Fenerbahçe bu iyi futbolunu devam ettirirse Perreira da artık eleştirilmekten kurtulur. Fenerbahçe çok iyi bir kadroya sahip, oyun sistemi de oturuyor. Maçları artık daha da keyifli. Bence sezon sonuna kadar kıyasıya bir şampiyonluk yarısı izleyeceğiz. Ayrıca Avrupa’da da şanslı bir kura çekildi, o kulvarda da başarı sağlayacaktır bu sene.

*** Peki, Perreira’nın Van Persie krizini yönetebildiğini düşünüyor musunuz?

Vitor Perreira sürekli olarak Van Persie ve Fernandao arasına sıkışıyor, Sonuçta elinizde böyle bir yıldız varsa onu oynatmaması Perreira açısından bence çok ilginç. Ama Fernandao’nun da takıma ve skora katkılarını es geçmemek gerektiğini düşünüyorum. Şunu da söylemek gerekir zaman zaman oyuncuların oyundan alındıklarında hocalarına vermiş oldukları tepkileri doğru bulmuyorum.

*** Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın şampiyonluk şansını yüzdesel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
%50- %50 olarak değerlendiriyorum.

*** Son olarak milli takımımız için neler söylemek istersiniz?

Milli takımımız maalesef gruplara kötü başladı sonrasında futbolcular bireysel manada ağırlıklarını koymaya başladılar. Fatih hocada mevcut ağırlığını hissettirmeye başladı ve beraberinde de iyi sonuçlar geldi. Çektiğimiz kuraya baktığımız zaman zor gibi görünse de yakaladığımız havayı Fransa’da da devam ettireceğiz. Bende senin gibi düşünüyorum ve yarı final oynayacağımız kanaatindeyim.

Saygılarımla…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

Mail: kaan.ilhan@abcspor.com
Twitter: @sinyorrkaan

2 YORUMLAR

Comments are closed.

Son Haberler

OLMUYOR

Bütün maçlarımız bıçak sırtı. Kalmadı kredimiz. Sürekli ölüm kalım için sahaya çıkıyoruz. Böyle olunca da öne geçmek şart stresi azaltmak için. Yapamadık...

Benzer Konular