Formula 1 tarihi en iyi pilotlar diye Arjantin harici bir anket yapsak; Senna deriz (benim icin de 1 numara her zaman O’dur), Schumacher deriz, Hamilton deriz, Alain Prost deriz ama nedense Juan Manuel Fangio ismini geçirmeyiz ya da gerilerde çıkar.
Arjantin’i özellikle belirttim çünkü ülkede neredeyse Che Guevara ve Maradona kadar önemli bir ikondur El Maestro.
Bu yazıyı özellikle bugün yazmak istedim çünkü ölümsüz efsanesinin “sözde” aramızdan ayrılışın 125’nci seneidevriyesi (17 Temmuz 1995).
7-8 senelik F1 kariyerinde, 1958’de yarışları bırakan efsane pilot, aradan geçen 65 seneye rağmen hala birçok rekorun sahibi!..
*en yüksek kazanma yüzdesi: %46,15 (51 katılım 24 zafer)
*pole pozisyonu kazanma yüzdesi: %55,77 (52 katılım 29 pol)
*yarışa 1-2nci sıradan başlama yüzdesi: %92,31
*en hızlı tur atma yüzdesi: %45,10 (51 yarışta 23 en hızlı tur)
*yarışı podyumda bitirme yüzdesi: %68,63 (51 yarışta 35 podyum)
*en yaşlı dünya şampiyonu: 46 yıl, 41 gün
*en çok farklı takımla dünya şampiyonluğu: 4 (Alfa Romeo, Maserati, Mercedes, Ferrari )
Tam sezon yarıştığı 7 yılda (1950-1957 hiç üçüncü bitirmemiş, en kötü derecesi 2’nclik olup, 5 şampiyonluk kazanmış (1951, 54, 55, 56, 57) bir pilottan bahsediyoruz!..
Çoğu pilotun emekli olduğu yaşta, 37 yaşında ilk Grand Prix yarışına katılmış olmasıdır bu kısa süreli F1 tarihinin nedeni.
Tarihe geçen 4 Ağustos 1957 Nurburgring zaferi, 1 dakikada fazla süre kaybettiği pitte yaşadığı onca aksaklıklarla rağmen, 40 saniye geriden pitten çıkıp, sonraki 10 tur boyunca, 7’si arka arkaya tam 9 kez tur rekoru kırarak destan yazmıştı Almanya’da…
Yarış sonunda “hayatımda daha önce hiç bu kadar hızlı sürmemiştim ve bunu bir daha yapabileceğimi sanmıyorum.” diyerek o tarihi günün ikonik bir performans olduğunun farkındaydı kendisi de..
Bu arada bu yarışın 24’ncü ve en son kazandığı yarış olması da tarihin ve kaderin başka bir cilvesiydi belki de…
Göçmen bir İtalyan ailenin oğlu olarak 1911 yılında Arjantin’in Balcarce şehrinde dünyaya gelen Fangio da tahmin edemezdi, 13 yaşında bir tamircide çırak olarak çalışmaya başlayıp merak saldığı arabalarla, çeyrek asır sonra F1 efsanesi olacağını.
Pistlere gerçek anlamda 23 yaşında ayak basan Arjantinli, ilk yarış deneyimleri de Güney Amerika’da katıldığı uzun yol yarışlarında yaptı. Her geçen gün, ay, sene üstüne koya koya ilerlerken, diğer pilotlardan farklı strateji yeteneği ve sürüş tekniğiyle 1940 ve 41 yıllarında Arjantin ulusal şampiyonluğunu kazandı.
İlk avrupa yarışına ise 1948’de Arjantin’in, kendisi gibi unutulmayan başkanlarından Peron’un desteği ile katıldı.
Strateji, teknik ve çok az hatayla, hem de 65 sene önceki teknoloji ile robotik bir performans çizen Fangio, sabır, azim, konsantrasyon ve zihinsel dayanıklılık konularında da yani “mental anlamda” da kusursuza yakındı.
Pes etmemesine ve azmine en güzel örnek; 1952 yılında Monza’da düzenlenen bir yarışta boynu kırılmasına rağmen, özgüven kaybı olmaksızın, eskisinden de iyi geri dönmesi diyebiliriz (4 kez üst üste sampiyon oldu).
Tarihe geçen birçok yarışı, rekoru, kupaları oldu El Maestro’nun ama ben yazımı fazla uzatmadan tarihe geçen sözüyle bitireyim; “you must always strive to be the best, but you must never believe that you are” (En iyi olmak için her zaman çabalamalısınız fakat asla en iyi olduğunuza inanmamalısınız).
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: burak.belgen@abcspor.com
twitter: @BurakBelgen