https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

BÜYÜSÜ BOZULMUŞ, AMERİKANLAŞAN STADYUMLAR

Okunması Gerekenler

Barcelona yaklaşık iki buçuk yıllık bir aranın ardından 22 Kasım’da oynayacağı Athletic Bilbao maçıyla evine dönüyor ama yarattığı etki, aslında 66 sene sonra başka bir eve geçiyorlarmış gibi!..

“Futbol stadyumları” dendiğinde herkesin EN’leri farklıdır ama benim için zirvedeki ikili ; Wembley ve Maracana…

Bugünkü yazı konumuz olan Katalonya’nın dev kulübünün devasa stadyumunda ilk aklıma gelen ise; TV’den seyrederken de “saha daha mı büyük-geniş” sorularını da beraberinde getirmesiydi 1980’lerde…

Bu tarihi stad, 1 Haziran 2023’te renovasyon için kapandıktan yaklaşık bir senelik bir rötardan sonra, kapılarını yeniden futbola açmaya hazırlanıyor.

Planları 2000’lerin sonunda başlamıştı. Ama 2008 finansal krizi ile eski başkanlardan Sandro Rosell’in muhalefeti sebebiyle iki kez ertelenen ikonik stadyumun yapımı kısmı olarak tamamlandı ve kulüp, şehir konseyinden maçların oynanması için onay almayı başardı.

Katalan medyasında yazanlara göre; 45.400 kapasiteyle açılışı yapılacak olan stadyumun planlanan 105.000 kapasiteye ulaşması ise 2026 yazını bulacak (Haziran sonu).

Camp Nou’nun yeni hali şehir, ülke hatta tüm dünya genelinde haliyle merak ve heyecan uyandırsa da, stadların-salonların bir nevi “Amerikanlaşması” yani daha modern hale bürünse de, özünü, o tarihi nostaljik estetiği kaybetmesini, ezeli rakipleri Real Madrid’in yeni mabedinde de gördük-yaşadık!..

Bizim gibi 45-50 yaş üstü sporseverler için, Spor Sergi’nin yeri de farklıdır, koyu bir Fenerbahçeli olarak, tek tarafı kapalı (o kapalı tribünün de yarısına yakını açık) eski, büyüdüğümüz stadyumun da...Hadi sari lacivert özeli degil ortak payda Spor Sergi’den devam edelim; seyircinin nefesiyle ısınan, hemen her maçta birşey düşürüp, kaybettiğiniz altları boş portatif tribünleri. Maçta düşürülen bozuk paralar, cüzdanlar. Elde tepsi ile tribünleri gezen ve kaç günlük olduğu belli değil ama taze olmadığı kesin, hafif taşlaşmış pide, alasko, frigo. Bugünkü Ülker Arena ile aralarında çağ farkı var gibi ama, işte asıl sorun da o amada!…

Ya da belki bazı şeyleri ritüel olarak görüyor bizim nesil. Kilisede hala çan çalınması buna en güzel örnek…Yanlış anlaşılmasın. Tabii ki geri kafalı teknoloji düşmanı biri değilim, ama spora romantik bir gözle bakıyorduk biz. Eminim, eski nesil GS’lılara da sorsanız, %99’u için o köhne ama buram buram tarih kokan Ali Sami Yen stadyumunun ruhu, bugünkü çok daha modern, çok daha lüks yeni mabedlerinden fersah fersah öndedir.

21’nci yüzyıldayız ve artık daha konforlu yapılara ihtiyaç duyulması ile bu eski yapıların yerine yenilerin gelmesinin bir zorunluluk arz ettiğinin ben de farkındayım ama eskiden ünik, bugün ise neredeyse birbirinin kopyası yeni yapıların kaybettirdiği ruh, makyajla gelen suni güzellik gibi anlatmak istediğim şey.

Ama anladığımız kadarıyla; yeni neslin bakışı çok daha farklı. Hemen hepsi için daha güzel, daha modern olan her zaman daha organik, tarihi olandan, (yaşanmışlıkların da olmaması),  hep 1 adım önde, hem de çok büyük 1 adım!..

Sadece profesyonel anlamda saha içinde mi? Eskiden 2 taş koyup topraklarda-sokaklarda yaptığımız ölümüne mahalle maçlarının yerini halı sahalar, hatta artık her çocuğun kendi odasından çıkmadan teknolojiye bağımlı olarak yaşadığı odalarındaki play stationlar, AI’lar, Meta Quest’ler aldı.

Ama Real Madrid deyince dış cepheye eklenmiş o meşhur tarihi merdiveni, ya da Wembley’nin unutulmaz kuleleri gibi, Barcelona dendiğinde de o devasa dört yanı açık mabedi hafızalardan silebilmek ??.

Herşeye para olarak bakan yeni dünya düzeninde, stadlar “etinden sütünden hatta herşeyinden” faydalanma amacıyla; özellikle konserlerle eğlence sektörüne dönüştü artık. 365 gün işlenmesi istenen yeni projelerde, kısaca ilk amaç sportif değil maalesef finansal!..

Fazla uzatmadan; tabii ki devir değişti, hala değişiyor. Her gelen yeni, eskisini çöpe atıp onun yerine geçiyor. Ama ya tarih, ya yaşanmışlıklar ??.

Büyüsü bozulmuş dünyanın belki de son sığınağı idi bizim nesil için futbol ve futbol stadları. İsterse bugünkü salonlar-stadlar uzay üssü alfanın hallicesi olsun, yerini tutamaz çocukluk yıllarındaki yaşanmışlıkların!..

O sığınak da teknolojinin ve herşeyin başı para denen kapitalizmin gücüyle de yıkıldı yıkılacak, hatta belki çoktan yıkıldı bile de bizim haberimiz yok, ya da bunu kabul edemememiz!..

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: burak.belgen@abcspor.com

twitter: @BurakBelgen

Son Haberler

KRİKET AMERİKA’DA NEDEN ÇOK POPÜLER DEĞİL

Bazı spor dalları belirli ülkelerle özdeşleşmiştir. Bugünkü yazı konumuz kriket dendiğinde de akla gelen ilk 3 ülke; Hindistan-Pakistan ve İngiltere. Peki...

Benzer Konular