SIRADAKİ KURBAN, AZİZ BAŞKAN !
Memlekette sağlıkta devrim yaptık dediler. Vatandaş dedi ki biz özel hastanenin kapısından içeri giremiyorduk, şimdi tedavi oluyoruz. Evet, doğru. Özel hastanede tedavi olduk ama sonrasında devrim falan bitti. Dar gelirli yine özel hastanenin kapısından içeri giremiyor. Amaç sağlıkta devrim yapmak değil, sektör büyütüp, o sektöre dükkan açmak, sonra da iki hastane arası şu kadar metreden az olamaz deyip, tekel olmaktı oysa. Sağlık sektörünü ticarete açtılar, kendileri de birer dükkan açtı.
Mesela kronik göz tansiyonu hastasısın, gözün kanlanmış yine, gidiyorsun özel hastaneye, “göz tansiyonu olabilir ama emin olmak lazım” diyor doktor. 50 tane tahlil yaptırıyorsun ve göz tansiyonu teşhisi konuyor. – Olsun, aklımızda kalmasın, tüm tahlilleri yaptık, turp gibisin maaşallah diyor doktor. – Kaç senedir sigara içiyorsun ? – 25 yıldır. – Ciddi misin ? Şu akciğerlerin pembeliğine bakar mısın ? Hayret yahu ? Ama sen yine de bırak şu sigarayı ! Tabii bu arada sen bir 500’lük oldun ayak üstü ama olsun, süpermişsin. Adam turp gibisin dedi. Daha ne olsun ? Şimdi bu hastane iyi hastane çünkü sen neyi duymak istediysen sana söylemişler. O hastanenin doktorları da süper, hemşireleri de makineleri de…
Bruno Monte çıkıp Aziz Başkan şöyle tesis yaptı, böyle tesis yaptı, kulübün kasasına para koydu, şanlı Fenerbahçe tarihi diye anlatmaya başladı mı süper. – Abi, bak adam tıkır tıkır işleyen düzeni bozdu, zaten kendi de dedi, başarı İsmail’in başarısızlık benim diye, bu adam da biliyordu zaten bu adamın iyi hoca olmadığını, şimdi o da pişmandır, bunu dediyse çeksin cezasını dedi mi Bruno Monte kötü. Tesis, finans çok önemli işler. Fenerbahçe için içerde yattı, “ne şikesi kardeşim memleket elden gidiyor” dediği basın toplantısında benim de gözümden bir kaç damla yaş süzüldü ama kardeşim, ya Aziz Yıldırım değişsin, tüzüğü demokratikleştirsin, O Fenerbahçe düşmanı, bu yaramaz adam demeden, ehliyet ve liyakata göre geniş tabanlı bir yönetim oluştursun ve başkanlık diktasına son versin ya da gitsin, bu bir bayrak yarışıdır, Akkoyunlu’lardan birini seçtirecek değiliz, gideriz yatarız kalkarız Ali Koç’un evinin önünde de, açlık grevi bile yaparız icabında.
Önce bu konuya bir değineyim dedim, ondan sonra bakalım kimler gelsin, kimler gitsin demeye. Geniş ve pahalı bir kadro kurmak iyi bir takım kurmak anlamına gelmiyor çoğu zaman. Bir futbolcu kolleksiyonu çıkıveriyor karşımıza. Bir oyun planı içersinde, profesyonellik anlayışı üst düzey, çoğunluğu genç ama içinde tecrübeli de oyuncuların olduğu, hatta bir kaçı dünyaca meşhur isimden oluşan, bol alternatifli bir kadro gerçek bir takımdır bence. Bazen 100 trilyon para harcarsın transfere. Sırf bir oyuncu daha almadığın için şampiyonluğu kaçırırsın. Bu sene ki santrfor meselesi mesela, zor iştir, hiç bir zaman artmadan yetmez. Ancak dediğim gibi bir oyun planı içerisinde kurarsın takımı, o plana uygun adamlar alırsın ona göre işine yaramayanları da satarsın.
Fenerbahçe’nin bu sene bir oyun planı olmadı. Sir İsmail Kartal, bir maç Ersunculuk oynadı, bir maç Aykutçuluk. Doğru maçı doğru oyuna denk getirse yine de olurdu. İsmail Kartal’ın gitmesi bence en büyük transfer. Belirli bir oyun planı olan bir sistem hocası eldeki malzemeyi çok iyi değerlendirir. Yaşı genç olmak şartıyla yapılacak 4-5 nokta transferle de hedefi kolaylıkla yakalar. Kim gitmeli, kim kalmalı ? Önce ne eksik burdan değerlendirmeye başlayalım. Bir yedek sağ bek yok. Gökhan’la kıyasıya forma rekabetine girecek iyi bir hücum beki şart. Alves’in yerine daha çabuk, daha hızlı bir stoper. Hatta bu yılın en pahalı transferi o stoper olabilir. Yanına da çabuk ve genç bir stoper ki defans hattını orta sahaya kadar çekip oyunu yığabilesin güvenle. Bizimkiler 2 metrelik Batuhan’ı yakalayamadılar. Bana göre Egemen kalmalı. Bekir ve Serdar gitmeli.
Orta sahada, Topal’ın yanına Emre tipli bir yabancı Meireles’in yerine transfer edilmeli. Diego gidecekse, kesinlikle 4-4-2’ye yatırım yapmak lazım, yerine koşan bir oyuncu alınmalı, Alper de olur, iki tane kaliteli, çalım atan, süratli kanat almak kaydıyla. Emenike mutlaka gitmeli, hayır gelmez artık. Pivot özellikli bir santrfor gelmesi lazım. Webo bence iyi bir alternatif. Kalmalı. Sow 4-4-2’de gol kralı olur. Şu isim gelsin bu isim gitsin diye isim vermedim ancak başka önemli bir konu var. Bu yapmış olduğum değerlendirme saha içi değerlendirmesiydi. Fenerbahçe her ne kadar başkan egemen bir kulüp olarak görünüyorsa da ben ciddi anlamda da futbolcu egemen takım olduğunu da düşünüyorum çoğu zaman. Ersun Yanal’ı futbolcular göndertti. İsim vermeye gerek yok, 6-7 yıldan fazladır bu kulüpte olan futbolcular gönderdi Ersun Hocayı.
“Başkan bakma sen bu adama, İsmail Hoca da olur, sonuçta biz oynuyoruz, başka hocaya gerek yok”dediler, iyi yaptın dediler, sana söz, çıkacağız maça, sonuna kadar asılacağız lige dediler ve kendilerini sürekli dinleyen başkanı ikna ettiler. Zaten de başkan bunları duymak istiyordu, iknaya hazırdı. Daum da sevimsiz bir hoca. Aykut gelsin diye belki Onu da istemediler. Zico zamanında bir Brezilyalı hegemonyası vardı, belki onda da parmağı vardır papazların. Bence sosyal medyada duymak istediklerimizi sürekli dile getiren, amigomsu söylemlerle taraftarın gönlünü fetheden bu isimlerden başlamak lazım temizliğe. Bu isimler temizlenmedikçe başarı gelmez, yeni bir hoca gelir, bir çok yeni futbolcu gelir ama iyisi gelmez, yenisi gelir, iyiyi de bozarlar, derdest ederler.
Hiç sanmıyorum ama Aziz Başkan stop diyebilir bu sene. Bu sene demese bile seneye diyebilir papazların lafıyla hareket ettiği sürece. Bence sıradaki kurbanları istemeden de olsa Aziz Yıldırım olacak!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907
