Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur, her ne kadar biz testi kırılmadan da çok yazıp çizdiysek de burda bu köşecikte, yine de yazıp çizmeye devam edelim, başka testi kırılmaması adına biz de gördüklerimizi anlatalım. Fenerbahçe nasıl oldu da 4. yıldızı kaçırdı, sebepler nelerdir ? Bir daha yaşanmaması adına neler yapılmalı üzerine 3 bölümlük bir yazı dizisi hazırladım.
Tarihin en kolay lig sezonlarından birinde, bir rakibinin hocası Hamza, diğerinin ki Biliç’ken ve ilk yarıda tüm derbileri dışarıda oynadığın ve ilk yarıyı da lider bitirdiğin halde, son şampiyon ünvanıyla çıktığın ligde ikinci oluyorsan suçu kendi içinde araman gerekiyor. Demek ki neymiş ? Antrenörsüz de şampiyon olunamıyormuş! Sadece futbolcu da yetmiyormuş. Hep söylediğim gibi, futbol takımları şampiyon olmaz camialar şampiyon olur. Başkan’dan başlar, malzemecisine kadar gider zincirin halkaları. Bu halkalardan birinin mukavemeti lig ortalamasının altında oldu mu, o sene şampiyon olamıyorsun!
Yıllardır izleriz bu ligi. Son düzlüğe girildi mi, birileri bir takımı hedef gösterir, “te bu şampiyon olsun” der. Mesaj alınır, hakemler başlar doğramaya, diğeri toplar beleş puanları. Ancak eze eze yenersen rakibi, sıralarsan golleri kimse bir şey yapamaz. Penaltı falan çalınmaz lehine kolay kolay. Bekleme penaltı verirler diye, işin oralara kalmamalı sen Fenerbahçeysen. Kimdir bunlar ? Fenerbahçe düşmanları. Neyin nesidir bu düşmanlar ? Bir günah keçisi bulundu, memlekette yapılmış ne kadar faili meçhul iş var hepsini paralele ihale ettiler. Hadi paraleli bitirdin, bu seneki ne ? Hatırlayın, G.Saray ne zaman saraya çıktı, o gün ibrenin yönü değişti.
Aziz Yıldırım oraya çıkmadıkça da sonuç değişmez! Aziz Yıldırım da oraya çıkmasın zaten diyorsan sen de benim gibi o zaman takkeni önüne koyacaksın. Sandığa gittin mi neye oy verdiğine iyi bakacaksın, bakmazsan da hakem, federasyon bilmem ne diye ağlamayacaksın. Kaleci Ferhat’ın eli uzanmaz, Stancu topu ayağında dolandırır, Veysel koridor açar, hakem topa ayağını uzatır falanlar filanlar. Bu fırtınalı denizde bu kadar dalgayla mücadele edilecekse, trübünler de destek sağlam olmalı. Önce çuvaldızı kendimize batıralım ki adil olsun, di mi ?
Bu sene taraftar halkası çok zayıftı. Kabul etmek lazım. Keşke G.Saray’la ligin ilk yarısında sahamızda oynasaydık dedim çoğu zaman. Passolig denilen zımbırtı G.Saray maçının yüzü suyu hürmetine alınmış olurdu ve sonrasında ciddi bir seyirci ortalaması yakalanırdı belki. G.Saray maçına kadar tribünler boştu maalesef, kabul edelim. Seyirci olarak bu sene kırık not aldık. “Mahmut Hoca, Hababam Sınıfta Kaldı” Seyirici neden maça gelmiyor, sadece Passolig mi sebebi ?
Futbol gerçekten bir endüstriyse, seyirci de müşteri. Müşteri değişik ürünler görmek ister, vitrinde sürekli aynı ürünleri görmekten sıkılır. Bu demek değildir ki ille de marka olsun, pahalı olsun, yeni bir şey olsun, genç olsun, mesela Salih Uçan olsun ama olsun yeni bir şeyler vitrinde. Avm’ler artık bir yaşam alanı, keyifli alışveriş imkanı sunuyor, futbol müşterisi de öyle, keyif almak istiyor, gol görmek istiyor, iddia istiyor, hırs istiyor. Fenerbahçe vitrini müşterisine ne yeni ürün sunabildi ne de hırslı, iddialı bir teknik direktör, bana göre bir camianın tansiyonu için bunlar çok önemli ve seyircinin stada gelmemesinde çok önemli bir etken.
Alex olayı milattır, Alex’i ben de çok seviyorum. Gelmiş, geçmiş en büyük yabancıdır. Brezilya’da doğduğu köyde bile dikmezler heykelini, biz diktik. Topa tepik vuran adamın heykeli mi dikilirmiş diye düşünenler bile vardır ? Biz diktik, 2 ay sonra da derdest edip gönderdik. Gidişi camia içinde büyük etki yarattı. 2010 yılından bu yana kulübü başkan kötü idare ediyor diye düşünen aralarında benim de olduğum bir grup oluştu ki sayıları %50 gibidir. Bölünmüşlüktür bunun adı. Ardından gelen Ersun Yanal olayı, ardından Başkan’ın bu takımı ben şampiyon yapıyorum, babam da yapar, İsmail de demesi, değil vitrine yeni ürün koymak, acil ürünleri bile almaması taraftarın tepkisine yol açtı ve bir çok taraftarın şevki kırıldı ve maça gelmedi.
Fenerbahçe’nin bana göre ilk aşması gereken problem camianın bütünlüğüdür. Seyirciyi bütünleştirmek lazım, camiaya enerji vermek lazım. Bu dediğim şey yeni bir başkanla daha kolay olur, Aziz Başkan’la da olur. Etrafında yeni bir yönetim toplar, demokrat bir yönetim anlayışıyla yeni bir sayfa açar, egolarını bir kenara bırakır, yeni bir hoca getirir ve takıma genç oyuncularla takviyeler yaparsa bence bu bütünlük kolaylıkla sağlanır.
Gönül ister ki bütün branşlarda şampiyon olunsun, kulübe getirisi kısıtlı olduğu halde büyük bütçeler ayrılan branşlar var. Bu branşlara ayrılan bütçenin bir kısmı hiç değilse bu senelik ana branşa kaydırılmalı. Malum bütçe giderek daralıyor ama bir iddia olursa, heyecan olursa bu taraftar Türkiye’nin en özel taraftar grubudur ve maddi hiç bir fedakârlıktan da kaçmaz. Herşeyi geçelim santrfor eksiği çok barizdi mesela. Basında santrafor lazım dendiği için inat edilmeyip alınsa. her şey çok farklı olabilirdi.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : BrunoMonte1907