All-Star arasının ardından, ligimizin neferleri sahalara geri döndü ve biz de basketbol keyfimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu hafta Efes hem talihinin hem de kalitesinin yardımıyla, katıldığı her platformda büyük bir çıkış yakaldı. Fenerbahçe de sakatlıklar neticesinde TED Kolejliler’e karşı galibiyet aldı almasına; fakat resmen göbeği çatladı. Karşıyaka ise, yeni transferi Jones’un yanına bir de Darüşşafaka Doğuş’ta adeta kızağa çekilen genç yıldızlardan Samet Geyik’i eklemenin gururunu, önce ligde Beşiktaş’a, sonra da kupada Trabzonspor’a karşı farklı galibiyetler elde ederek kutladı. Bu arada Galatasaray’da harcanan İzzet Türkyılmaz da TED Kolejliler’e geçiş yaparak kariyerini kurtarma yolunda adım attı. İşte haftanın genel panoramasındaki detaylar:
Fenerbahçe, Cedevita karşısında şanlı bir galibiyete erişirken, Sloukas ve Antic’i sakatlığa kurban verdi. Her iki ismin de en az 1’er ay parkelerden uzak kalacak olması, elbette ki canlarını sıktı; fakat bu moral bozukluğuna ve daralan rotasyona rağmen, kazanma geleneğini TED Kolejliler karşısında sürdürmeyi başardılar. Açıkçası, Jan Vesely’nin son iki lig maçında da teknik fauller sebebiyle oyundan diskalifiye edilmesi, bazı soru işaretlerine zemin hazırlıyor. Sadece Fenerbahçe’nin değil, tüm Avrupa’nın en önemli ve formda uzunu olan Vesely’nin zihnine girilebildiğini ve raydan çıkartılabildiğini gören rakipler, turnuvaların ilerleyen safhalarında temsilcimizin işini bir hayli zorlaştıracaklardır. Bu maç özelinde, ligimizin en kıymetli kanat oyuncularından birisi olan Sanikidze, kendisinden yaklaşık 10 santim uzun olan Vesely Havayolları’na karşı adeta savunma ve basketbol dersi verdi. Udoh ve Datome’nin katkısı olmasa, Fenerbahçe hücumda çok daha zorlanacaktı. Sakatlıklar sonrası rotasyondaki isimler çok daha fazla yorulacaklar ve nihayet taraftarla da yıldızı barışan Hickman’a da, kurtarıcı rolüyle arz-ı endam eden Dixon’a da daha çok ihtiyaç duyacaklar. Hickman’ın performansı, spot ışıklarının başkalarına dönük olmasına bağlı. Zekasını ve çok yönlülüğünü sahaya yansıtmakta bu yüzden bir sorun yaşarsa, Fenerbahçe’de gerçekleşecek ufak bir düşüş kimseleri şaşırtmasın…
Efes, rakibin sınırlı oyun planı ve özellikle en önemli pota silahı olan Hendrix’in oyun dışı kalması sayesinde, uzun bir aradan sonra maç sonunu iyi oynayarak Malaga’ya karşı güzel bir galibiyet aldı. Burada, Carlos Suarez tarafından ateşlenen Malaga’ya önce Granger, ardından da bir düşüp bir kalkan şut yüzdesiyle tam vaktinde yetişen Diebler sayesinde güzel bir cevap bulmaları, onları en önemli başarısı oldu. Saric dışında savunmada forvetlerden katkı alamayan, hücumda da (Heurtel sağ olsun) organize setlerden ziyade doğaçlamadan medet uman Efes, diyebiliriz ki, kadro kalitesi ve azim ile galip gelip çok kritik bir zafere imza attı. Bu maçta Brown’ın her iki potada da basit hataları az kalsın pahalıya mal oluyordu. Doğuş’ta ısrar edilmesi ise bence savunma adına bir bilince varıldığının işaretidir. Ligde ise kadro yapısı olarak zor günler geçiren Konyaspor’u farklı yenmelieri gayet olağandı. Genç oyuncular asgari seviyede oynatıldığı için elbette ki üzgünüz; Cedi takımın bana kalırsa her şeyi, ayrıca süreleri azalan Furkan’ın, Diebler veya Heurtel’e biçilen o “hançerci” rolüne hazırlatılması halinde çok faydalı olacağına inanıyorum. Pek fazla kimsede görülmeyen, önemli bir şut kabiliyeti ve sezgisi var, ayrıca oyuna fena halde aç kendisi. Zaferler için tebrikler, bakalım Cuma günü Fenerbahçe ile Euroleague’de çıkacakları derbide rakibin zaaflarını ve eksiklerini kullanıp öngördüğümüz üzere galip gelebilecekler mi?
Galatasaray Odeabank, yeni transferlerini kadroya alıştırdığı Trabzonspor ve Olaj maçlarında gayet rahat galibiyetlere uzanarak büyük sükse yaptı ve adeta “caka sattı”. Şu ana dek Jerrels’ın raydan çıkmasına fırsat tanımayan Ergin Ataman, bu konudaki başarısını sürdürdükçe McCollum’un sakatlığının yankıları asgari seviyeye inecektir. Formunu tutması halinde sadece Eurocup’ta değil, Euroleague’de bile ses getirebilecek kadar kaliteli olan Chuck Davis de, bilhassa Caleb Green döndükten sonra Galatasaray’a çok seçkin bir uzun forvet rotasyonu temin edecektir. Bunun izlerini de Trabzonspor maçında bizlere göstermekten çekinmedi kendisi. Oyun sonlarını oynarken, düğümü çözerken, geçen sene Banvit’te yaptığı hataları yapmaz, bilindik kalitesini sergilerse, Galatasaray her turnuvada finale dek yürüyebilir. Sinan – Schilb – Micov üçlüsüne Lasme veya Dorsey’den en az biri eşlik edince, Galatasaray her istediğine erişebiliyor. Haftanın mutlak galiplerinden biri oldukları için tebrik ederiz. Sakatlıklardan arındıkları zaman çok daha tehlikeli olacaklar. Bakalım Türkiye Kupası’nda, en az kendileri kadar formda olan Banvit’e karşı da bu düzeni koruyabilecekler mi?
Pınar Karşıyaka, geçen hafta ucu ucuna kaybettiği şanssız Trento maçının ardından, yaşadığı buhranı bu hafta tam anlamıyla atlattı. Kenan – Wright – Can – Soner – Jones’tan kurulu muazzam bir arka alana kavuşmalarının yanı sıra, bir de patlama yapmak için fırsat kollayan genç yıldız adayı Samet’i transfer ettiler. Samet, Kerem’in yaşına bağlı olarak (haliyle) düşen performansını en iyi şekilde destekleyecektir. Hem Beşiktaş’a, hem de Trabzonspor’a fark atmak, Eurocup’ta halen iddialı olmayı sürdürebilmek kolay bir iş değildi; bunu takım hücumu ve takım savunmasını nihayet bir düzene sokarak başardılar. Beşiktaş maçında rakip taraftarın sergilediği tutum hiç hoş karşılanamaz; bir Beşiktaş taraftarı olarak kendilerine özrü borç bilirim. Bilet fiyatlarındaki enflasyon ile, kaybettikleri o taraftar desteğini geri kazanmayı amaçlıyorlar ve şimdilik attıkları bu adım başarılı olmuşa benziyor. Palacios da sakatlıktan dönerse, keyifleri tavan yapacaktır ve Eurocup’ta grupta ilk ikiye girme şansları artacaktır.
Darüşşafaka Doğuş, hücumda hemen hiçbir şey ortaya koyamamanın cezasını, tarihin en zayıf Panathinaikos kadrolarından birini elinden kaçırarak ödedi. Jamon Gordon dışında kimse hücumda bir fark, bir etki yaratamazken, ikili oyunları ve geçiş hücumlarını savunamamak onların sonunu hazırladı. Royal Halı Gaziantep önünde alınan farklı galibiyet, rakibin iki haftadır yaşadığı sebepsiz kaos dolayısıyla hiçbir ölçü arz etmiyor, bu yüzden bu zafer Daçka’nın güzel oyunuyla alakalı değildi diyebiliriz. Bir an evvel çözmeleri gereken sorunları var ve bunun başında kemikleşmiş bir rotasyon ve görev dağılımı yapmak geliyor. Semih’in kritik anlarda serbest atış kaçırma ritüeli de artık onlara pahalıya patlamaya başlıyor. Kanımca Harangody, Serhat, Wilbekin, Metin, Mehmet, Ender, Gordon, Slaughter, Semih, Emir ve Redding dışındaki hiçbir oyuncunun as kadro ile ilişiği kalmamalı. Zaten buradan 11 kişilik muteber bir rotasyon da elde ediliyor. Milko Bjelica da biraz form tutabilirse, 12 kişiye ulaşırlar. Markoishvili, Oğuz ve Dudley gibi isimlerle ne kadar evvel bağlarını koparırlarsa, ağırlıkları o kadar çabuk atıp yükselirler.
Banvit, hem ligde hem de Avrupa’da terör estirmeyi sürdürüyor. Courtney Fortson’ın bir triple-double yaparak lig tarihine geçtiği (bunu yapabilen 5. Oyuncu oldu) İBBSK galibiyeti değerliydi elbette, fakat Avrupa’da Ulm karşısında elde ettikleri zafer, onları grup 1.liğine bile ulaştırabilecek kadar önemli. Üstelik, ilk Ulm maçının aksine sadece son periyotta değil, tüm maç iyi oynadılar. Artık Moerman bu takımın en eli sıcak, keskin ve faydalı ismi olmayı başardı, burası kesin. Geçen sene Fransa Ligi’nin MVP’si olduğunu bizlere her maç her kritik anda ve ribauntta ispatlıyor. Ayrıca savunmada en az onun kadar aç ve hırslı oynayan Carmichael da hem Moerman’ı hem de Vidmar’ı şahane bir şekilde hem ikame ediyor, hem de tamamlıyor. Banvit’in düzenindeki yegane zayıf halka, Slaughter’ın Fortson’ı dizginleyip toparlamadığı zamanlar. Bunu engelledikleri her dakika, Johnson’dan Simmons’a herkesin faydası tavana vuruyor. Ayrıca Slaughter’ı benchten getirterek ayrı bir dinamizm de elde ediyorlar. Erkan, İbrahim, Metehan, Talat gibi gençleri de irili ufaklı oynatarak da büyük bir kimya yakalıyorlar. İBB maçında sakatlanan Tolga’nın ciddi bir durumu da yoksa, son hızla ilerlemeyi sürdüreceklerdir. Bir de Can Maxim Mutaf dönerse… Şahane! Mutlak galip oldular, tebrik ederim.
Beşiktaş Sompo Japan, adeta sezonu noktalayıp havlu atmış kadar lakayt oynamaya devam ediyor. Karşıyaka deplasmanında alınan tarihi yenilginin faturası için Nate Wolters ismi öne çıksa bile, savunma yapmayan bir takım oldukça isimlerin bir önemli olmayacaktır. Wolters, sezon başındaki arzusunu, isteğini, heyecanını hepten yitirmiş. Lampe ile Elonu bir makine gibi, Hamilton da coşku ile oynadığı için sırıtmıyorlar belki; fakat bilhassa Engin, Darden ve Cenk’in düşüşe geçen dış şut yüzdeleri, takımın fişini çekiyor. Culpie’nin de herhangi bir deva ürettiğine henüz şahit olamadık. Öyle zannediyorum ki, bu seneyi şimdiden rafa kaldırdılar, önümüzdeki seneyi düşünüyorlar. Hal böyleyken, play-off da ancak bir hayal olabilir.
Trabzonspor Medical Park, Kulig’in bebeğinin iyileşmesi haberiyle mutlanırken, ligde GS’ye, Eurocup’ta da KSK’ya karşı utanç verici mağlubiyetler aldı. Kendi seyircileri önündeki Karşıyaka hezimetini Hardy’nin ilk periyotta sakatlanmasına bağlayabilirler, fakat genel görünümde kısa rotasyonu büyük bir düşüşte, bunu inkar edemezler. Kitchene ve Thompson’ın alışma evresi bitince, biraz daha rahat edeceklerdir. Lakin, Eurocup’ta elenme tehlikesi baş gösterirse, tüm yükü Stipanovic ve Hardy’ye yıkmaları çok olası hale gelir. Sertaç, Erdi ve Berkay’ın katkısı ise, yüzleri güldürebilen nadide bir etken olmayı sürdürüyor. Bakalım krizi nasıl atlatacaklar?
Royal Halı Gaziantep, kerametini henüz çözemediğimiz bir kaos içine düşmüş durumda. Eurocup’ta gruptan çıkma rehavetiyle en ciddi rakiplerden birine, Fraport Skyliners’a kaybederek, ölçü maçında çok kötü bir imaj çizdiler. Sezonun flaş ismi Rautins tepe taklak düşüyor, Jawad Williams’a yeterli top inmiyor, tüm iş Altan, Erden ve Calloway’e kalıyor ve elbette koç Dedas çıldırıyor. Ligde de yine bu yüzden Daçka’dan tarihi bir fark yiyorlar. Onlar düşüşteyken, Türk Telekom nihayet Dİ Büyükçekmece galibiyeti ile ligde çıkışa geçiyor. Bu galibiyette Mutlu’nun ve yerlilerin katkısı çok büyük, bunu unutmayalım.
Uşak Sportif, tek kelimeyle mükemmel bir basketbol oynayarak Akın Çorap Yeşilgiresun Belediye’yi 100-85 yenmeyi başardı. Bu onların gerçek oyunu değildi, ama böylesi bir parlamaya çok ihtiyaçları vardı. Tabi bu pembe bulut fırtınası yüzünden Harrison’ın takım oyunundan götürdüklerini görmezden gelmeleri hata olur. Watson, Mesut, Can, Paul Harris, Birch ve bench lideri Kairys gibi isimler ile muhteşem bir kemik kadro kurabilirler. Umarız çıkışları devam eder. Giresun temsilcisinin ise bir an evvel Warren ve Crocker’a layık takım arkadaşları bulup Dulkys ile Ivanov’dan kurtulması lazım.
Bu arada, TBF ile TRT’nin, KBSL maçlarının yayını için yeni protokol imzalayacağı haberini bizde rahat bir nefes etkisi yarattı. Aracı şirket devreden çıkarıldığı için, TRT’nin gelecek haftadan itibaren KBSL maçlarını yayınlamaya başlaması bekleniyor. Federasyon’u bu konuda tebrik ederim. Yine Federasyon’un bir diğer başarısı da, KBSL için Bilyoner.com’u sponsor tayin etmek oldu. Bu sponsorluk anlaşması sonrasında ligin adı ‘’Bilyoner.com Kadınlar Basketbol Ligi’’ olarak değişti. Umarız ligimize hayırlı uğurlu olur ve takımlar arasındaki kalite uçurumu bir an evvel tarihe karışır. Fırsattan istifade, AGÜ’nün yaşadığı düşüşün de incelenmesi gerektiğini düşündüğümü belirtmek isterim.
Herkese basketbol keyfi dolu bir hafta dilerim…
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak