*** Fenerbahçe tarihinde bir tek maçın bir anını değiştirmek isteseniz hangisi olurdu ?
Herhalde sadece ben değil bir çok Fenerbahçeli 2006’daki Denizli maçında Appiah’ın şutunun 15 cm alttan gitmesini diler. Benim de mantığım bunu söyleyecektir. Kaldı ki o gün o pozisyonunun yaşandığı kaleye yakın tribündeydim. Öyle bir ruh halindeydik ki, maçın 17 dakika uzadığını dahi anladığımı söyleyemem. Tabii bir maç nasıl 17 dakika uzayabilir, o maç nasıl tatil edilmemiştir sorusu çok haklı ve o gün için güçlü olarak soramadığımız bir sorudur. O maç, Fenerbahçe ırkçılığı yapılan bir sezonun son perdesidir. O gün yaşadığımız üzüntü ve hayal kırıklığını tarif edemem. Fenerbahçe o sezon bir üçleme yapabilseydi, (ki lig tarihinde 4 büyükler içinde üç sezon ardı ardına şampiyonluk yaşayamamış tek takımdır Fenerbahçe) lig tarihinin akışı cidden değişebilirdi. 2000’li yılların dominant Fenerbahçe’si bu başarısına en az 2-3 şampiyonluk ekleyebilirdi.
Tüm bunlara rağmen bir anı değiştirmek istesem ve duygusal davransam başka bir anı seçerdim. 3 Aralık 1990’a Trabzon’a gider Yesiç’in Rıdvan’ı sakatlayan tekmesini silmek ve o muhteşem takımı bir yıl daha izlemek isterdim…
*** Fenerbahçe’de izlediğiniz en büyük golcüler hangisidir ?
Cemil Turan’a yaşım yetti ama İstanbul’dan uzakta olduğum ve de televizyon sene de 4-5 maçı canlı verdiği için doyarak izleyemedim. Almanların yıldızı Rummenige’ye benzeyen bir yapısı vardı. Süratli, çok güçlü, kafa ve ayakla her türlü golü atabilecek bir yıldızdı.
Selçuk Yula tek başına bir takımdı. 1982-83 şampiyonluğunun baş mimarıydı desek diğer futbolculara ayıp olmaz diye düşünüyorum. Ligde atılan 43 golün 19’unu atmıştı. Kupa’da hükmen BJK galibiyeti hariç atılan 10 golün 6’sını. Donanma Kupasında atılan 5 golün 3’ünü… Kısa alanda çok rahat süratlenebilen, seri çalımlar atan, gollerini hep kaliteli plase vuruşlarla yapan ve tarihte gördüğüm en soğukkanlı penaltı atan futbolcuydu…Bir sezon sonra ayağı kırılmasa bir başka üçleme yapabilirdi Fenerbahçe. Milli takım kampında ayağı kırıldı, Galatasaraylı İsmail tarafından.Hiç affetmedim İsmail’i…
Aykut Kocaman beceri gerektiren her türlü golü atmış, tesadüf olmadığını kanıtlamak istercesine aynı inanılmaz golleri tekrarlamış büyük bir yıldızdır. 4-3’lük Galatasaray maçında attığı gol için İslam Çupi “metafizik gol” der,işte öyle goller atardı. Uzaktan gelen bir topu göğsünde kolayca yumuşatıp, o yumuşayan topa müthiş bir mermi hızını verebilen bir Aykut’u bir de Brezilyalı Romario’yu gördüm. Topu kontrol ettiğinde hep direk dibinde kalecinin uzanamayacağı noktayı hedeflerdi. Attığı gol kadar direk dibinden auta giden direkten dönen topu vardır. 1.72’lük boyla attığı kafa golleri bir “zamanlama” dersidir. Hangi ayağını kullandığı hala çözülemeyen bir sorudur çünkü futbolumuzun son çift ayaklı santraforlarındandır. Fenerbahçe tarihindeki en seçkin yerlerden birine “sadece” olağandışı yeteneklerinden ve tekrar edilemeyecek başarılarından dolayı değil zengin, adil ve güçlü karakteriyle de terk etmemek üzere yerleşmiştir.
Alex De Souza Brezilya futbolunun tüm becerilerini bir mıknatıs gibi üzerine çekmiş bir yıldızdır. Sahada bitkin, hali yokmuş gibi dolanırken, bir gol pozisyonunu hissettiğinde kan görmüş bir köpek balığı hızını yakalayıp mucize sol ayağını kullanıp golü atıp sevinmeye başlaması arasında 2-3 saniye geçerdi. Bir Trabzonspor deplasmanında Güiza ile girdiği ver kaç sonrası onun hızına laf söylemek cesaret ister. Alex’in mevkisi nedir hala tartışılır, klasik bir 10 numaradan çok bir forvetti benim için. Attığı gol kadar asisti olan nadir isimlerdendir. Frikikler, mesafe tanımayan veya iğne deliğinden geçirilen vuruşların üstadıdır. 360 derecelik bir saha görüşüyle, futbol zekası ve yeteneğin harmanlanmış halidir.
*** Peki Fenerbahçe’de izlediğiniz en iyi kaleci hangisidir ?
Volkan’ı çok severim çok beğenirim, “Kova” denen Yaşar’ın şampiyonluklardaki katkısını asla unutmam, tüm savrukluğuna ve futbol tembelliğine rağmen Rüştü çok büyük kalecidir, İvançeviç altındaki siyah eşofmanıyla ilk kahramanımdır ama bir geceyi hiç unutmam…
Henüz özel televizyonlar yok, son dakika haberleri yok, internet yok ve ben sabahın köründe elimdeki gazeteye bakıyorum “Schumacher Fenerbahçe’de” yazıyor.
Schumacer futbol ithalatının ilk ve bence hala en büyük yıldızıdır.
*** Stadyumda izlediğiniz en unutulmaz maç hangisidir ?
Bir maçı seçmek çok zor elbette. Bir çok derbi ve Avrupa zaferini izledim. Beraberinde şampiyonluğun kaçtığı dramatik maçları, en büyük hezimetleri de…
Ama bir maç vardır ki o maçın bir anı, bir sezonu, tarihi anlatır.
Pozisyonun yaşandığı kalenin tam tersinde bir yerdeyim.Gökhan’ın topu ortalamamasına kızdığımı hatırlıyorum, yanındaki Stoch’a verdi o da vurdu direkten döndü. Bu ne talihsizlik dediğimi ah çektim ve… Orada birisi var galiba dedim, topa vurdu, gol oldu. Hakem ofsayt diyecek mi diye bakarken yere düştüm, ayağa kalkmaya çalıştım kalkamadım ama baktım tüm stadyum seviniyor ofsayt değildir dedim. Tribünde, en azından benim olduğum yerde hiç bu kadar ağlandığını hatırlamıyorum.
Bu açıklamayı yapmam bazıları için ayıp olabilir ama nadiren de olsa eşim okuyor yazdıklarımı. Hangi maç onu yazmamışsın diyecektir: 2010-11 Fenerbahçe – Gaziantepsor maçından bahsediyorum.
*** Peki salonda izlediğiniz en unutulmaz maçı da rica edelim.
Yıllarca her gün önünden geçtiğim salonun içindeyim, pota arkasındayım.
Saniyeleri sayıyorum, Sürekli skorboarda bakıp bu fark kapanmaz değil mi diye hesap yapıyorum, bir daha saniyelere bakıyorum, bir daha hesap yapıyorum. Gözümün önünde, benim şehrimde, benim semtimde sevdiğim takım Avrupa’nın büyük kupasını alıyor.
Yanımda, 100 seyirciyle oynanan Abdi İpekçi yıllarından beri beraber maç izlediğim arkadaşlarım var.
O günün ne kadar büyük bir gün olduğunu, o anın ne kadar muhteşem olduğunu, o kupanın ne kadar görkemli bir başarı olduğunu hala anlayabildiğimizi düşünmüyorum…
*** En unutamadığınız transfer hangisidir ?
En sansasyonel olan şüphesiz Tanju Çolak’tır. Biraz da Hasan Vezir intikamı gibidir. En büyüğü ise az önce söyledim Toni Schumacher’dir.
Ama bir anı anlatayım, zira en unutulmaz transfer deyince aklıma gelir, gülerim…
İsim belirtmeyeyim. Ancak o sezon çok popüler olan bir oyuncu rakiplerden biriyle anlaştı. Hatta bir akşamüstü kamuoyuna açıkladılar. Sabah yöneticileri vs transferi nasıl bitirdiklerini ballandıra ballandıra anlatıyorlar.
O sırada bir arkadaşım aradı, o transfer aslında bitmedi biz bitirmeye gidiyoruz dedi. Dondum kaldım. Nasıl diye sordum. Anlattı, %10’da olsa bir şansımız var, onu kullanacağız. Bitince sana haber “şişman kadın çıkmadan opera bitmez” diye mesaj atacağım dedi.
Öğleye doğru çok sevdiğim bir arkadaşım aradı “adamlar çatır çatır transfer yapıyor biz uyuyoruz” diye anlattıkça anlatıyor,kendini harap ediyor. Abi bir dakika, o transfer bitmedi, Fenerbahçe’ye gelebilir dedim. Durdu, seni severim ama inanması çok zor şimdi radyo açık, rakip yönetici transferi nasıl yaptıklarını anlatıyor, nerede kullanacaklarını anlatıyor dedi. Uzatmadım, peki dedim. Eğer bu transferi Fenerbahçe bitirirse ne dilersen dile, ayrıca sizin evin önüne gelir çıplak dans ederim dedi…
Öğleden sonra zaman ağır aktı. Akşam saatlerinde telefonuma “şişman kadın sahneye çıktı” mesajı geldi ancak o meraklı arkadaşıma yazmadım…
Uzatmayalım, gece 21-22 gibi televizyonlar “Xxxx Fenerbahçe’de” diye altyazı geçtiler, gündem bir anda değişti.
Telefonuma bir mesaj geldi:
“Abi, 1) Ne istiyorsun? 2 ) Adresi ver geliyorum” diye. Kahve istedim, balkonda aileler var gelme dedim…
*** Rakiplerde oynayan ve çok beğendiğiniz ah keşke Fenerbahçe’de oynasın dediğiniz oyuncular var mı ?
Var tabii. İlk aklıma gelenler şöyle:
Bursasporlu Sedat III yani Sedat Özden gelsin isterdim. Yine Bursasporlu Nejat Biyediç. Her ikisi de İstanbul’a gelmediler Bursaspor’da muhtemelen yarı parasına oynamayı kabul ettiler. Forma sadakati adına büyük örnektir ikisi de. Nejat Biyediç’i rahmetle anıyorum. Sedat Özden ile tanıştım, bu düşüncemi kendisine de ilettim.
Simoviç ve Muslera bizim kalede oynasın isterdim veya en azından Galatasaray’da oynamasınlar, o bile yeterdi.
Yine ligimizde oynayan iki kaleci Karcemarskas ve Ruud Boffin en azından yedek kaleci olarak gelsinler isterdim. Hatta Karcemarskas ile 2015-16’da anlaşma noktasına gelinmişti diye biliyorum ama olmadı.
Nihat Kahveci’yi çok beğenirdim, özellikle İspanya yıllarında. Ancak İspanya’ya gitmek yerine Türkiye’de kalmazdı. Hayal bir transferdi.
Son yıllardan da Yusuf Yazıcı ve Edin Visca Fenerbahçe’de oynasın isterdim.
Basketbola gelince… Billy Lewis’i çok severdim ve keşke bizde oynasa derdim. Mehmet Okur NBA sonrası gelsin isterdim,çok severim.
Kerem Tunçeri ve Serkan Erdoğan da Fenerbahçe’de oynasın istediğim iki isimdir. Naumoski büyük de oyuncuydu ama onu değil Mulaömerovic’i isterdim. Bir de Bursa’ya uzanıp Rivers ve Griffith’i kapardım…
Bir oyuncu daha var ama söylersem büyük linç yerim, söylemeyeceğim. Sporu bıraktığı gün yazarım…
mail: bozkurt.ylmaz@abcspor.com
twitter: @_bky