*** Fenerbahçe için son derece önemli hale gelen Gençlerbirliği deplasmanı zor da olsa 3 puanla geçildi ve bir anlamda düşmeye hazır bir boksör gibiyken, gong sesi geldi sarı lacivertlilere.. Şimdi milli maç arası, beklenen takviyeler ve sonrasında zorlu Bşehir maçıyla, yeni round sizce nasıl başlayacak, nasıl ilerleyecek?
Fenerbahçelilerin aklında iki soru var: Birincisi Aykut Kocaman’ın bir oyunu planı var mı, ikincisi varsa bu plan ne zaman işleyecek…
Aykut Kocaman 3-4’lü istasyon oyunlarıyla topu kanatlardan çizgiye indirmek, olmuyorsa diğer kanata hızla dönmek ve orada denemek,bu dönüşler arasında orta göbekte fırsat varsa kullanmak gibi bir tercihi var. Burada akışkanlık ve hız önemli. Akışkanlık konusu bence oyunculara, hız konusu tekrara bağlı… Henüz ikisinde de sıkıntılar var. İlginç olan Gençlerbirliği maçında 2-1’e kadar Fenerbahçe bunları denedi. Isla bilhassa Aatıf girince kanadı daha etkin kullandı. Zira ilk yarıda aynı kulvarda Dirar ile çarpışma noktasında geldiler…
Fenerbahçe’nin 2. golünde Guilano’nun yaptığı boş koşu Ozan’ı boş bıraktı. Bir daha bu formayı giymesin diyenlere inat galibiyet golünü de o attı.
2-1’den sonrası Stephan King romanı gibi gerilim ve korku hakim oldu takıma ve izleyenler. Fenerbahçe gol yemediği için şanslıydı. Adeta futbolcular 8-9 yaşından beri öğrendikleri her şeyi unuttular. En basit paslarda hatalar yaptılar ve 9 kişilik Gençlerbirliği’ne gol ikramları yaptılar, neyse ki onlar beceriksizdi…
Aykut Kocaman bu ülkedeki en iyi futbol adamlarından bir tanesi… Bir röportajında “2 aylık sürede kafamdakileri oturturum” demişti. Fenerbahçe’nin kadrosu dış hatlar terminalinin gelen giden bölümü gibi bu kadar hareketliyken bu süre uzayabilir mi ? Uzarsa da sabır var mı kestirmek zor.
İşte o geçişte maç kazanmak, kaybetmemek önemli.
Başakşehir maçının zor geçecek, iki taraf için de…
*** Bu kadronun şampiyonluk için yeterli olmadığı ve beklenen nokta vuruşu “en az 2-3” takviye gelmezse, 2 sene sonra tekrar dirilen tribünlerdeki sinerjinin de kaybolacağı inancıdayım. Sizin düşünceniz?
Tribünlerde Fenerbahçe’ye bağlılığı skorlarla alakası olmayan büyük bir kitle var ve takım güçlü bir tribün desteğiyle sezona girdi. Bu desteğin şartı, süresi olmasını doğru bulmam… Şampiyonluk gecesinde herkes vardır, işler istendiği gibi gitmediğinde nerede durduğunuz önemli.
Diğer taraftan yetersiz performanslarından dolayı eleştiri alan oyuncular var. Eleştiri getirilen oyuncular bunu bir “fırsat” görmeli…
Abcspor’da seninle 2 yıldır bu köşede sen soruyorsun ben cevaplıyorum. Eline sağlık diyen de oluyor, hiç katılmıyorum diyen de. En kötüsü hiçbir tepki gelmemesi olur. Çünkü o zaman sen okunmuyorsun veya okunuyorsan da tepki vermeye değer bulunmuyorsun anlamına gelir.
Futbolcuya tepki, Aykut Hoca’nın dediği gibi “takıma zarar verir hale” dönmediği sürece olumlu olur. Nasıl zararlı oluru anlattık, tekrar girmeyelim…
Nisan sonunda bu takım şampiyonluk yarışında olsun isteniyorsa herkese düşen görevler var. Taraftara da oyunculara da yönetime de…
*** Alınan başarısız sonuçlarda, bazıları başkan ve yönetimi, bazıları td’eri, bazıları oyuncuları bazıları da dış faktörleri “TFF-MHK vs vs.” suçlu görüyor. Sadece Fenerbahçe özeli değil, genel anlamda bunun yazılı bir şekli yok ama sizce başarı ya da başarısızlıkta sıralama nasıl olmalı?
Fenerbahçe özelinden gidelim, transferler gecikmedi diyen var mı ? Peki haksız mı ?
Vardar’a elenmek büyük bir rezalet diyenler haksız mı ?
Ozan, Volkan, Robin v.Persie formsuz diyenler haksız mı ?
Şimdi, “hakem hataları” dediğimiz konular bunlardan bağımsızdır. İlk hafta 2, üçüncü hafta 2 toplam 4 penaltısı verilmeyen bir takım isyanında haksız mı ?
Beşiktaş’a ilk iki haftada çıkmayan iki kırmızı kart çıksa “kartal kanatlandı” başlıkları atılmazdı diyenler haksız mı ? Hemen yazalım bu hafta da Talisca’ya yapılan ve verilmeyen bir kırmızı kartlık hareket var.
MHK ve TFF’nin Türkiye liglerinde şampiyonu belirliyor diyen haksız mı ?
Özetle kulüpler başarılı olmak için ev ödevlerini yapacak ama ev ödevlerini tam yapman Türkiye’deki futbol ortamında başarılı olman için yetmiyor…
Faili meçhul kalan otobüs saldırısı olmasaydı Fenerbahçe İsmail kartal ile şampiyonluk kupasını kaldıracaktı. Analiz yaparsak, Fenerbahçe’ye (veya tuttuğumuz takıma ) karşı insaflı ve objektif olursak önümüzdeki tablo daha net olur.
“Hakemi de yen” diyen kim varsa işte o bu o analizi yapmıyordur.
*** Josef de Souza son anda bir aksilik olmazsa Premier League’in yolunu tutmuş gibi. Alınan bonservis ücreti de bence çok iyi. Sizce AK o bölgeye eldeki oyunculardan birini yerleştirip mi yola devam edecek, yoksa heresin hayalindeki Emre Belözoğlu’nun genci “iki yönlü gerçek bir 8 numara” transferi gelecek mi?
“Baroni’ye haksızlık etmişiz” diyenler çok, Joseph de aynı yorumu alacaklardan…
Mehmet Topal’ın tek kalması önemli bir sıkıntı olacaktır. Kim bilir belki Oğuz Kağan Güçtekin için bir şans da doğar…
İki yönlü konusuna gelince, Mehmet Ekici oynamaya başlaması “aranan kan bulunmuştur” anonsunu getirir.
Şu andaki kadroda güçlü koşu yapan bir deplasman golcüsü ihtiyacı da var. Robin van Persie’nin ayrılması gündeme gelirse o bölgeye kesin takviye gelir.
Fernandao en çok hakkı yenen forvet oyuncusu. Oynadığı dönemde katkısı eksik olmuyor, onun sağlıklı dönüşü de bir transfer gibi olacaktır.
*** Daha yolun başı ama bu sezon gelen 6 yabancı transferi için birer cümle ile düşünceleriniz. Kameni-Valbuena-Dirar-Guiliano-Soldado-Isla.
Şarkı var öyle, “daha yolun başındasın alışırsın diyorlar” 🙂
Alışmaları şart…
Kameni: Küçük takımın büyük kalecisi, bakalım büyük takımın da kalecisi olabilir mi ? Refleksleri kuvvetli, defans ile uyumu zayıf gözüktü.
Valbuena: “Takım oyunu oynarsa” sezonun en değerli oyuncusu olur.
Dirar: Performansı arkasında veya önünde kim oynayacak ile doğrudan ilişkili, Lens beklentisi en büyük dezavantajı.
Guiliano: Sadece Youtube’dan izledim, beklenti büyük, ne kadar sürede uyum sağlayacağı önemli. Forma numarası kadar gole katkısı olur inşallah.
Soldado: Hazır olduğunda (bence değil) klas goller izleriz. Bol gol izler miyiz şüphelerim var. İnşallah şüphe olarak kalır…
Isla: En iyi transferimiz.
*** Fenerbahçe altyapı takımları hemen her sene her kategoride başa güreşip, şampiyonluklar kazanırken, 45 yasındayım ve ömrü hayatımda A Takıma çıkmış bir yıldız oyuncu bile göremedim dersem yalan olmaz. Bunun nedeni sizce nedir?
Bizde oyuncu gelişimi hızlı değil veya tıkandığı etaplar var. ÖzellikleA takıma çıkışta. 19 yaşında yıldız çıkma ihtimali milli piyango gibi. A2 ligi sunacağı bol oynama şansıyla bir çare olabilir ama yok.
Oynatma garantisiyle kiralamak, kiralıkken izlemek ve 22-23 yaşında faydalanmaya başlamak bir yol olabilir. Kiraladığında da şu problem var. O ilçe takımının düşmek çıkmak gibi hedefleri olabilir ve senin kiraladığın oyuncunu formsuz veya acemi görürse, hedefleri için transfer ettiği Kongo’luyu veya 34 yaşındaki ligin kaşarı oyuncuyu oynatmayı tercih eder.
Yeni ehliyet alan birisini düşün. İstanbul’dan Edirne’ye TEM’den yüzlerce kilometre sürebilir ama Laleli-Aksaray arası 2 km’de çok zorlanır. Bizim ligimiz o Laleli-Aksaray trafiği gibi, kuralsız. Yetenekten önce güç gerekiyor.
Kendi hataları bir yana, Salih niye oynayamıyor ?
Samed Karakoç’un U-21’deki maçlarını izlersek hayran kalmamak elde değil. İşte o üstyapıya geçiş bizde çok uzun sürebiliyor. Samed’in tribünler önünde kredisi kaç maçtır ? 3-4. Onun yıldızlığını, ülke şartlarında 23-24’de görebiliriz. O da bizde yedek kalarak da Anadolu Üsküdar’a kiralayarak da olmuyor.
Arda’yı parlatan Manisaspor, Cengiz’i cilalayan Başakşehir’dir…O “cilacı” kulübü bulmak tüm mesele, bence…
*** Aynı bağlamda seyircinin hayalindeki orta ikili Manchester City’nin peşinde olduğu Oğuz Kağan ve geleceğin yıldızı diye lanse edilen Eljif Elmas için yorumlarınız?
Eljif Elmas’ı sadece hazırlık maçlarında gördüğümden fazla tanımıyorum. Yorumlar çok olumlu, Aykut Kocaman onun için büyük şans…
Samed için söylediklerim Oğuz Kağan için de geçerli. FBTV’de altyapı maçlarını izleyenler bu oyuncuların yeteneklerinin farkında. Ancak oynamaları şart. Bekleyerek, sadece idman yaparak gelişim imkansız değilse bile çok zor.
Bir de futbol şansı olacak. Salih’i örnek alalım, sahneye çıktığı sezon çok iyi maçlar çıkardı, Avrupa’da tur getirecek golü attı. Top kaptırdığı maçta Aykut Hoca çıkarmak için devreyi bekledi. Onu tekrar hazırlayıp forma verdi. Oradan Roma’ya gitti vs vs Salih’in kredisi onun için Ozan’a göre çok fazla…
Eljif veya bir başka genç çıktığı ilk iki maçta sallansa da iki gol atar, bir anda tribünlerden onayı alıverir.
Şunu da kabul edelim ve romantik olmayalım. Büyük takımlarda mutlu eden tek başarı şampiyonluktur. Her hoca da buna odaklanır.
Bu yıl üçüncü olduk ama 3 genci takıma kazandırdım demek o hocanın biletinin kesilmesini engellemez, ilave bir iki teşekkürü getirir sadece…
***
Eklemek istediğiniz son birşey var mı?
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetimizi kuranlar rahmet ve minnetle anıyoruz.
Kurban bayramı için de herkese ailesi ve sevdikleriyle mutlu bir bayram diliyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bozkurt.yilmaz@abcspor.com
twitter: @_bky