Perde kapanmadan oyun bitmez derler.. Futbolda da ikinci sezonun bir öncekinden farkı da bu.. Bittiğinde herşey apaçık ortada olacak!
Beşiktaşın fırtına gibi başladığı Avrupa maceraları, bir önceki sene gibi hızlı girilen bir Türkiye ligi, göze hoş gele iştahlı oyun, Demba Ba, Sosa, Töre gibi kaliteli ayakların yarattığı karizma, yılın son günlerine kadar getirdi Siyah Beyazlıları.. Tam líder kapatıcaz derken ki yapılan hatalar önemli bir puan avantajını ikinci perdeye taşınmamasına sebep oldu. Kamoyunun beklentisi, futbol endüstrisini oluşturan baronların duaları, FB ve GS markalarının Karakartalları yakalamasına yetti de arttı bile.
İkinci yarı ne olur? Aslında Türkiye gibi her kurumunda monarşi rejiminin mayhoş tadının olduğu bir ülkede bu soruyu cevaplamak için çok da üstün özelliklere sahip olmanıza gerek yok. Tabii ki ve maalesef hakeden değil, güçlüler kazanır! Hem de sahada olan değil asıl saha dışında güçlü olanlar kazanır. Takımım için hakem odası basarım diyebilen başkanların olduğu, koskoca profesyonel futbol takımını maç günü yataklarından kaldırıp Saray gezmesine götüren ikinci başkanların olduğu bir dünyada stadını bitirmek için el açmadık yer bırakmayan yöneticilerin olduğu bir kulüp zor başarılı olur!
Bunun olması için tek şart Metin, Ali, Feyyaz zamanlarındaki tartışmasız kadro üstünlüğünün sağlanmasıdır. Peki var mıdır şu anda öyle kadro? Aslında vardır ama kısıtlıdır.. Devre arası yapılan stopper, sağbek ve muhtemel bir ortasaha oyuncularının takıma vereceği katkı Beşiktaş’ın geleceğini belirleyecektir. Alınan oyuncuların yaşlarına baktığımızda, bu katkının çok yüksek olmasını beklemek, gelen oyunculara yapılmış bir haksızlık olacaktır. Halbuki çok net, tecrübeli bir stoper ve sağbek alınabilseydi burada ihtimallerden değil gerçekleşmeye çok yakın tahminlerden bahsedebilirdim. Takımın olmazsa olmazı sağbek mevkiinde genç bir ismi tercih eden BJK yönetimi, ön tarafta Töre’ye alternatif bir yaratıcı kanat oyuncusu almamakla hata ediyor bence. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere Töre’ye binen bu ağır yük onu sakatlanma riski ile başbaşa bırakmaktadır ve öyle bir durumda Beşiktaş’ın hücüm mekanizması çökebilecektir.
Rakiplerdeki durum aslında Siyah Beyazlılar için çok da kötü sayılmaz.. Galatasaray’ın gerek fizik gerekse mantalite açısından ikinci yarıyı kaldıramayacağını ve ligin ortalarında yarıştan kopacağını düşünüyorum. Kulubün içinde bulunduğu maddi sorunlar tüm branşlardaki sporcuların oyundan zevk alma ruhlarını öldürdüğü sinyallerini veriyor. Amatör branşlar neyse de futbol takımı için bu çok büyük bir handikap olacaktır. Fenerbahçe’nin ise maddi yönden rahat gözükmesine rağmen kadro olarak dar olduğunu ve yaşanacak muhtemel sakatlık ve cezaların İsmail Kartal’ın işini zorlaştıracağını düşünüyorum. Büyük maçların tamamını evinde oynamak bir avantaj gözükse de kalemiz denilen Saraçoğlu stadında işler ters gitmeye başlarsa, durdulması dünyanın en zor yıkımı daha olabileceği ihtimali eski tecrübelerle sabittir. Ama bu iki yıldız savaşcısı camia her ne kadar zor durumda olur ise olsunlar doğal itme/itilme güçleri sayesinde ligi, Arşimet’in bile ağzını açık bırakacak bir kaldırma kuvveti göstererek bitirebililer!
İzlerken midemizin bulanmayacağı bir ‘Son Perde’ olması dileğiyle..
