BİZ SİZİ ARARIZ !!
Herkesin bir eğitimi olmak zorunda, kabul. Herkes çalışmak zorunda, kısmen kabul, ömür boyu kendisine yetecek kadar parası olan biri neden çalışsın ki ? Paran yoksa meslek sahibi olmak zorundasın, kabul. Meslek sahibi olduğun anda elin ekmek tutmuş sayılır, sırada evlilik var, tercih meselesi, ret !! Çocuk evin neşesidir, fazla gecikmeden bir de çocuk yapmak zorundasın, ret !! Bir çocuk az, ik tane ideal, fazla gecikmeden ikisi bir arada büyüsünler, ret, tercih meselesi !!
Yapmak zorunda olduğumuzu sandığımız, tamamlayacağız diye bir tarafımızı yırttığımız bu yapılacaklar listesi böyle uzar gider. Oysa yapmak zorunda değilmişiz bir çoğunu ama bunu sonradan anlarız, o da maalesef 40’ı devirdikten sonra oluyor ancak bir gerçek var ki meslek sahibi olmadan da hiç biri olmuyor, iş aramak zorunda kalıyorsun ve İnsan Kaynakları’nın karşısına traş olmuş, takım elbise giymiş vaziyette çıkman gerekiyor. Sırf kılık kıyafet mevzusundan dolayı işi kaçırmayı kimse istemez, zira Türkiyedeki insan kaynakları kafası bu kafa. Aziz Yıldırım’ın insan kaynakları konusundaki fikri nedir, neye göre personel alır, kılığa kıyafete mi bakar, iş bilgisine mi, doğallığa mı, tahmin bile edemiyorum.
Fenerbahçe düşmanlığı ve iktidar yalakalığı yapmaktan başka hiç bir numarasını bu güne kadar göremediğim Sabah grubuna ait, Aspor Kanalı’nı neden tercih ettiğini anlayamasam da, Sir İsmail Eagle’ın konuk olduğu programı seyrettim ve sonra bir insan kaynakları şefiymiş gibi empati yaptım ve Sir İsmail Eagle’a : – Tamam, teşekkür ederiz, biz sizi ararız deyip başımdan savdım. Futbol bilgisi vs gibi konulara hiç girmeden teknik direktörlüğün bir duruş olduğuna inanıyorum ve ben ömrümde kendine güveni bu kadar az, koltukta bu kadar eğreti oturan, konuşmaktan bu kadar imtina eden bir teknik patron görmedim.
Alex’le ilgili, arka 5’li ilgili sorulara : – Sanıyorum öyle demişlerdir gibi duydum diyor. Neyi sanıyorsun, neyi duydun, neyden çekiniyorsun, kimden korkuyorsun A İsmail ?? Uyan artık, kovdular, kaybedeceğin hiç bir şey yok. – G.Saray maçından sonra haddimizi bilerek oynadık, ne demek oluyor bu diye gelen soruyu da, “ne anlatmak istediğimi anlamak isteyenler anlamıştır” diye yanıtladı. Ona da, Eyvallah. – Emenike 13 milyonluk oyuncu, kadro dışı bırakırsam nasıl satarız, alacak olan adam ne düşünür dedi. Bak, yıllık 3,5 milyona kiraya verdiler, ara transferde satarlardı. Bu adam yüzünden hediye ettin şampiyonluğu diyemedim. – Sahadaki yardımcım Emre idi, futbol bilgisi müthiş, hırslı, kariyerli ve kişilikli bir oyuncu. Sürekli taktik konusunda beraberdik diyor. Gördük zaten, saha kenarına geldi, onu al, onu çıkar dedi, öyle öyle şampiyonluk gitti.
Tahmin ettiğimiz gibiymiş her şey. – Diego iyi oyuncu, şans verdim.. Lig için fiziken zayıf kaldı. Tv’deki performansını seyrettim, çok istekliydi. Kendi dilini konuşan pek çok arkadaşı var artık, bu lige uygun değil desem, sonradan bir kaç gol atar, bu söylediğim polemik yapılır, kötü oynarsa da polemik yapılır, ben en iyisi bu soruya cevap vermeyim. – iyi o zaman İsmail Bey, tamamdır, biz size olumlu olumsuz haber vereceğiz.. 6-0’lık maçtan sonra yedek kulübesinde yalnız başına oturan Fatih Terim geldi aklıma. Basın toplantısına çıktı, “ağır bir mağlubiyet oldu, tek sorumlu benim, diyeti ödeyecek tek kişi varsa o da Fatih Terim’dir ve bu diyeti ödemeye hazırdır” dedi.
Ben İsmail Kartal’dan asla ve asla böyle bir performans çıkacağına inanmıyorum. Her ne kadar oyuncu tercihlerini eleştirsek de teknik direktörlük de bir duruş meselesidir. Pereira’da en azından böyle lider, kararlı ve kendinden emin bir duruş var, Aziz Yıldırım Ismail Kartal konusunda iyi ki inatçı olmadı, getirmesi de zaten çok ama çok yanlıştı. Milli maç araları gıcıktır, forma girmek üzere olan takımların konsantrasyonunu bozar, yetmiyormuş gibi sakatlar verirsin. Fenerbahçe’de tek idmana çıkmamış Gökhan Gönül herhalde sakatlığı nüksetsin diye çağrıldı milli takıma, başka bir mantıklı izahı yok. Alves aynı şekilde oynamadan milli takımda tekrar sakatlandı, tedavi süresi uzadı, Kjaer sakatlandı, Abdoullaye Ba zaten sakattı ve takımda bir tane stoper kaldı, Kadlec.
En az iki hafta Kadlec’in partnerini arayacak Pereira, ben olsam Hakan Çinemre’yi oynatırım, Topal’ı oynatacak diyorlar. Bazı musibetlerden hayır da çıkar, belki de aradığımız stoper Mehmet Topal’dır. Mehmet Topal stoperdeyken de yerine Ozan oynar ve Pereira da doğruyu bulur. Gerçi Ozan’ın milli maç performanslarını çok beğendiğini, yakında takımın bankosu olacağını, dikine çok iyi oynadığını söylemiş; Günaydın !! Yönetim 3.bir santrforu yetiştiremedi, kenarda yedek olmadan sahada iki santrforla herhalde oynamaz Pereira. Bir doğru da böyle bulunmuş olur. Josef ve Ozan yan yana olsa, önüne bir üçlü koysa, sağda Markovic, solda Volkan ve ortalarında Diego’nun yerine Nani, bence süper olur orta saha.
Kasımpaşa maçı önemli bir maç, özellikle ilk deplasman galibiyetini alıp seri yapmak adına. Alacağımızı düşünüyorum. Hiç bir Anne’nin ağlamadığı, terörden, şiddetten ve nefretten uzak, huzur dolu günler temenni ediyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907
