Kendi kendime itiraf ettim.. Yanıldım.. Bu seneki ligin en tepesinde bu Gs’nin olacağını 3 ay önce bana kimse kabul ettiremezdi. Kadro yapısı, temposu , kalitesi vs şampiyon olabilecek bir oluşum değildi bana göre.. Aslında dünkü maçın büyük bir bölümünde bunu tekrar tekrar gördüm ama tüm Türkiye’nin görmesi için iş bitirmek lazım.
Yine de ben, GS eğer büyük bir hata yapmaz ve şampiyon olsa bile seneler sonra ilk defa bir takımın şampiyonluğunun kamoyunda ‘’evet hakettiler’’ ya da ‘’onların hakkıydı’’ gibi bir desteği görmeyeceğine inanıyorum. (Bir önceki Mehmet Ağar’ın desteği ile kazanılan Ahmet çakar ve Vahap Beyaz’ın Sarı Kırmızılı formayı giydiği sezonda yine Gs ye aitti).. Bir kere şunu kabul edelim.Türkiye liginde hiçbir şampiyon dünkü gibi oynamaz. Herkes 2-0 ‘a ya da Hollandalı yıldıza, Uruguay’lı kaleciye bakıyor ama saha içinde öyle işler oldu ki insana futbolu bıraktırır. Ben sahasına hapsetmekten ya da çok pas yapmaktan, sağlı sollu ortalardan bahsetmiyorum. Öyle ikili mücadeleler kazandı öyle çalımlar attıki Siyah Beyazlı oyuncular kendileri bile şaşırdı.. Tabi ki bir tarafta şampiyonluk stresi ile oynayan bir takım diğer tarafta ise kaybedecek ya da kazanacak hiçbirşeyi olmayan rahat bir takım. Belli bir noktaya kadar mazur görelim ama dün akşamki kadar bir sürklase hiç görmedim desem yeridir. Neyse klasik olarak ‘’ama asıl olan skordur ve kazanan tabi ki haklıdır’’ ile bağlayıp hakkını verelim Gs’nin..
Dünkü Beşiktaş’da ise 10 kişi bir kenara Opare bir kenara..30 yıldır kendimi bilerek maç seyrederim, çok kötü oynayan futbolcu gördüm.. Hatta son 2 senedir burdaki yazılarımda da Serdar Kurtuluş, Necip, Motta ve özelikle Demba Ba’ya çok sallamışlığım vardır. Ama böylesine takımından bağımsız ve ayağına gelince saçmalayan bir oyuncu görmedim. Sanki Beşiktaş’da bir kişi eksik vardı da maça gelirken mahallenin kahvesinden tamamlama yapılmış bir durumdu dün geceki. Saha içersinde diğer oyuncuların Opare’ye karşı tepkilerine kızmıştım bir hafta önceki Konya maçında..Nasıl bir tahammülsüzlüktür bu diye düşünmüştüm meğer tam tersi ne büyük bir sabır gösteriyormuş takım arkadaşları..Dünkü maçta da takım şiir gibi ayağa oynarken, top sol kanada geldiğinde bir çift toynak ile buluşuyordu. Kötü oynadıkça bozuldu ve son yarım saatte hayalet gibi dolaştı durdu. İkinci gol de onun saçmalamasının sonucunda geldi zaten.Hiç tahmin etmiyorum ama bu Speedy Gonzales arkadaş belki iyi bir oyuncu olur ama bu takımın Beşiktaş olmayacağı kesinleşti dün akşam.
Beşiktaş ilginç bir takım. Stadı olmaması bir handikap gözükse de deplasmanda çok başarılı olması bu tip bir olumsuzluğun çok da başa bela olmayacağını düşündürüyor. Dün ve Kadıköy derbilerinde oynanan futbol takımın seyircisiz de büyük işler başarabileceğinin göstergesi.. İşin ilginç kısmı ise son 4 maçta saklı. Futbolcu , teknik heyet ve yönetim üçgeninde ne oldu ne bitti bilmiyorum ama birileri üstüne düşen görevi yapmadı, daha doğru ifade ile camia ya ihanet ederek rahatlıkla , güle oynaya kazanılacak bir şampiyonluğu rakiplerine verdiler. Önümüzdeki sene de ligde farklı bir senaryo yaşanacağını düşünmüyorum. Şartlar böyle gider ise Beşiktaş yine stadsız oynayacağı, Fb ve Gs den hangisi yıldızsız kalmış ise onun 4.yıldızı takışını seyredeceği bir sene olacak. Bana göre hedefler net olarak ortaya konulmalı ve ulaşılabilir olmalıdır. UEFA’da bir yarı final ve kupada kazanılacak bir şampiyonluk stadsız geçilecek bir sezon için hiç yoktan iyidir.
Tabi tüm bu hedefler oluşturulurken eldeki değerlerinde iyi analiz edilip doğru kararlar verilerek yola devam edilmesi gerekmekte…
Teknik Direktörden başlayayım… Dünkü maçtan sonra Bilic kalmalı , istikrar önemli , takım fena da oynamıyor lafları dolanmaya başladı hemen. Bilic’in herhangi bir ülkenin şampiyonluğa oynayan kalbur üstü bir takımını yönetmesi için en az 10 yıla ihtiyacı var.Teknik, taktik bilgi ve oyuna mudahale konusunda zaten inancımın olmadığı Hırvat hocanın daha büyük bir sorunu var bence..Hareketlerinden de anlaşılacağı gibi çok duygusal. Takımının oynadığı turnuvanın boyu kısaldıkça onun heyecan seviyesi artıyor ve belli bir süre sonra kontrolü elinden kaçırıp liderlik etmesi gereken gruba hakim olamıyor. Bu yapısını kontrol edemez ise son haftalarda küme düşmeme mücadelesi yapan ve sadece duygusal motivasyona (dolduruş) ihtiyaç duyan takımların, can simidi olan hocalar kervanına katılır. Şapkasını önüne koyup kendini bir değişim, dönüşüm içine sokmayı başarır ve sıradan bir takımla bulunduğu ligin şampiyonu olmasa bile ülke federasyon kupasını kazanmayı başarır ise kaliteli kişiliği, karizmatik yönü ile başarı merdivenlerini tırmanmaya başlayabilir. Kısaca önce kasaba derbilerini kazanmayı başarmalı, sonra küçük şehir sonra metropol derbileri gelecektir zaten. Son olarak, geçtiğimiz 2 sene için sevabıyla günahıyla verdiği emeklere teşekkür edelim..Yolu açık olsun..
Takım..Düzgün kişilikli birbirini ve çevreye saygılı bir oyuncu grubu var elde. Beşiktaş’ın çok başarılı olduğu 90’lı yılların takımlarını anımsatıyorlar bu yönleri ile. Kalite olarak da rakiplerinden aşağı kalır yanları olduklarını düşünmüyorum. Sosa,Töre, Tolgay, Cenk Tosun teknik beceri Veli, Olcay ve Atiba da tempo olarak her takımda yer bulabilirler. Ama yine de fazlaca takviyeye ihtiyaç var.. Takımı arkadan yönetecek br orta savunma oyuncusu, hücümcu bir sağbek , çift yönlü bir ortasaha , adam eksilten bir kanat ve defans arkasına koşu yapabilecek merkez forvet oyuncusu ilk akla gelenler. Ama tüm bunlardan daha önemli olarak takımın kendi içine dönüp final dönemlerinde kendilerine neden ‘’kal’’ geldiğini tahlil etmesi gerekiyor. 3 sene önce genç ve tecrübesizler diyorduk artık bu da bir özür değil. Aksine önümüzdeki sene çok tecrübeli bir takım olacaklar ve yukarda saydığım oyuncular dahil herkesin son şansı .
Yönetim..Fikret Orman 4 sene önce gelirken Beşiktaş’ın küçülmeye ihtiyacı var demişti..Bu geçen sürede sportif anlamda alınan sonuçlar ile bu hedef tutturuldu ama borç açısından büyük bir sıçrama kaydedildi. Futbol takımı hiçbir başarı kazanamadı. Voleybol takımları hem erkek hem bayan küme düştü.. 4 Kupalı şampiyon erkek basketbol takımı ezeli rakiplerinden 40 sayı fark yer durumda ve play out.. Bayan takımı keza aynı..Borç ise 600 den 900 ‘e çıkmış durumda.. Sponsor bulma konusunda markanın değerinin yanına bile yaklaşmayacak rakamlar ile anlaşmalar yapıldı. Stad konusu ise tambir feceat. 2014 Ağustos’unda bitirileceği açıklanan inşaatın 2016 Ağustosun’da bitebileceği bile tartışılır halde. Bütün bu saydıklarım her yönetimin başına gelebilir. Çok normaldir başarısızlık ve bu hayatta bir gerçektir.Ama kabullenmek ve kabadayılık yapmadan başkalarının önünü açmak ayrı bir erdemdir. Fikret Orman hala ortaya sandık koymaktdan bahsediyor. Elmi yaman beymi yaman söylemleri uçuşuyor. Gidilmesi gereken yer sandık dır evet ama o makama bir daha aday olmamaktır gerçek Beşiktaşlılık. Yoksa sırtını yaşlı üyelere, babanın arkadaşlarına dayamak değil..
Taraftar ve kongre üyeleri.. Kongrelere gidip yönetimi eleştirmek hatta bağırmak çağırmak da normaldir. Ama aha da sandık çok biliyosan gel sen yönet dendiği zaman da fareler gibi bulduğun deliğe girmeyeceksin.. Hele de isminin başında Beşiktaşlı işadamı bilmem kim diye ortalarda gezen orta oyuncular!! Sizler de çıkıp elini , başını , gözünü nereni olur ise bu taşın altına sokacaksın. Yok bunları yapamıyor isen restorant köşelerinde, kongre kulislerinde , stadlarda salonlarda çığırtkanlık yapmayacaksın..
Evet Beşiktaş’ın işi zor.. Hüzünlü günler yaşanıyor ve yaşanmaya da devam edecek gibi.. Ama Beşiktaşlılık ayrı bir olgu tabi..
Taraftarın o tezahüratındaki gibi ‘’BİTMESİN DERTLER ….……!! ‘’
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
bulent.bilirgen@abcspor.com