Eskiden bir yarışma vardı, 100 kişiye sorduk 6 farklı cevap aldık diye başlayan; bu maç için de ilk 11 nasıl olmalı diye 100 kişiye sorsak herhalde sadece 2 farklı cevap alırdık, ya çıkan 11 ya da Fernandao yerine Robin van Persie olarak. Lokomotiv maçının etkisinde kalan bazıları da Diego yerine Ozan diyebilirdi belki. Artık bir ya da iki farkla Fenerbahçe onbirini çoğuları sayabilir. Bu aslında çok iyi bir şey. İyi olmayan ise aynı (ya da çok benzer) onbirlerin gece – gündüz gibi farklı futbol oynayabilmesi.
Her ne kadar futbol oynamamış olsam da iki maçın arasında 36 saat veya daha fazla varsa fiziksel yorgunluğa fazla inanmam. Hele de iki şehir arasında sadece iki saat mesafe varsa. Asıl yorgunluk kaslarda değil kafalarda gibi. Grubundan lider çıkmış Lokomotiv takımını vagona çevirip bu maça bu şekilde başlamayı başka türlü izah edemiyorum kendime. Aslında oyun olarak fena da değil, 10 – 35 arası harcanan net pozisyonlar var. Buna karşın ev sahibinin ilk devre uzatmaları hariç girişimi yok gibi. Volkan Şen ile ilgili olarak da bir nokta, top hakimiyeti bu kadar üst düzey bir oyuncunun son vuruşları nasıl böyle olabilir? Gol kralı olmasını beklemiyorum ama o kadar pozisyondan birini gole çevir bari…
İkinci yarı her iki takım için de oyun planında fazla bir değişiklik olmadı. Fenerbahçe’nin yüksek topa sahip olma yüzdesi, kontralarla tehlike arayan Bursaspor. Burada dikkatimi çeken şey Fenerbahçe’nin enlemesine çok büyük bir mesafede oynamaya çalışıyor olması oldu. Sağ kanat ile sol kanat arasında o kadar büyük mesafe var ki seyircisiz maçta Gökhan Gönül Caner’e bağırsa sesini duyuramaz. Belki aralara top atmak için fırsat yaratabilir ama gömülü takıma karşı oyun çabukluğunu da olumsuz etkiler. Zaten Volkan Şen ve Nani’nin bu kadar etkisiz görünmesinin altında yatan neden de bence bu.
65’de gelen iki değişiklik ile beraber dizilim tek önlibero ve RvP ile çift hücumcuya döndü. Ne değişti? Hiç… Yine topa bolca sahip olma, oyunu karşı yarı alanda oynama, gol olma ihtimali düşük şutlar… Sonuç? Üzerine gelmeye yeltenmeyen bir rakibe seyircisiz deplasmanda heba edilen bir 90 dakika.
Rakibi yenip rahat rahat 4 senede bir gelecek 29 şubat’ı beklemek varken şimdi otur düşün bakalım ne yapalım ne edelim de Beşiktaş’ı Kadıköy’de yenelim diye… Artık 3 sonuçtan ikisi onların işine gelir ne de olsa.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : ertu.oner@abcspor.com
twitter : @ErtugrulOner