https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

BİR MUCİZE DAHA

Okunması Gerekenler

BİR MUCİZE DAHA

Maç öncesi Kadıköy, Yoğurtçu Parkı ve Kalamış taraflarında dolandım. Etraf cıvıl cıvıldı. Stada girerken ortalık ana baba günü oldu iyice. Sanırsın şampiyonluk coşkusu yaşanıyor. Oysa tarihin en başarısız Fenerbahçe’sinin maçı var. Üstüne üstlük tribünlerin 4’te 3’ü Galatasaray maçı sonrası cezalı. Buna rağmen taraftar yine kötü günde takımın arkasında itici güç olarak. Tek bir istekleri var, 1.dakikadan itibaren basan, saldıran , çubukluya layık olan bir Fenerbahçe görmek , artık bu kabustan çıkmak.

 

Ama gel gelelim yine ilk 45 dakikayı çöpe atmaya çıkmış, uyurgezer bir takım var sahada. Top yapan oyuna hükmeden Trabzonspor. Fenerbahçe ise golü yedikten sonra belki topa sahip ama amaçsızca dolandırıyorlar topu. Etkili bir verkaç, çizgiye inen bir oyuncu, driplingle adam eksiltme, etkili şutlar, hepsini geçtim heyecanlandıracak bir duran top bile yok. Aradaki fark çok belli, “yetenek” farkı. Trabzon önlibero olarak Sosa’yı oynatıyor, var mı bunun ötesi? Nwakaeme, Abdülkadir Ömür, Yusuf bunların hepsi Sosa gibi topu bilen, yetenekli, iyi pas yapan adamlar. Belki defansif yönleri çok iyi değil ama hızlı oynuyorlar, eveleyip gevelemiyorlar, bizimkilere göre maalesef topçu kere topçular.

 

Fenerbahçe’de ise birkaç olumlu müdahelesine rağmen, kaptıklarını ısrarla heba eden Topal, bir türlü “ben burdayım” diyemeyen Zajc, iyi mücadele etse de top tekniği sıkıntılı Jailson, bu kez kayıplarıyla ön plana çıkan Dirar ve neden sahada olduğunu kendi de bilmeyen Ayew vardı. Bu kadro ile oyuna hükmetmemiz beklenemezdi, etkili de olamadık zaten.

 

Ayew demişken daha ilk yarıda protesto edilmeye başlandı. Sadece bugünkü oyununa değil, sezon boyunca gösterdiği performansaydı belki bu tepki. Ama öyle ya da böyle ilk yarının bitiş düdüğü imdada yetişti..Herkes devre arası Ayew’i çıkarmasını bekliyordu hocanın. O ise değişiklik yapmadan 2.yarıya başladı. İlk çıkardığı oyuncu ise Zajc oldu. Değişiklik anında çıkan ıslık ekran başındakileri yanıltmasın tepki Ersun Hoca’yaydı.

Geldiğinden beri ilk ciddi protestosunu da yemiş oldu hoca. Daha sonra Ayew’i çıkartırken bir de oyuncusunu 50.000 kişiye yuhalatmış oldu. Üzgünüm ama bugün Ersun Hoca çıkardığı kadro ve yaptığı değişikliklerle sınıfta kaldı. ”2.gelişinde bir türlü form tutamadı” diye kendisini eleştirenleri de maalesef haklı çıkardı.

 

Sonradan oyuna giren Valbuena ise beklenildiği gibi her şeyden önce sahaya karakter koydu. Kabullenmedi yenilgiyi. Sahada isyan eden birini gören diğer oyunculardan da bazıları katıldı Valbuena’ya. Takım 10 kişiyken bile zaman zaman baskı kurdu. En azından iyi mücadele etti. İlk yarı olmayan , rakibin üstüne giden , sorumluluk alan , riske giren oyuncu eksikliğini Valbuena kendi başına giderdi. Maçın sonunda da gitti denilen maçı çevirmeyi başardı. Bakın Valbuena belki çok üst düzey bir dünya yıldızı değil. Oyun içinde özellikle defansif yönden defoları da var. Çok top kaptırdığı, bazen kalabalığa girdiği, takımın kontratak yemesine sebep olduğu da fazlasıyla yaşandı. Ama o yetenekte başka oyuncumuz yok. Acı ama gerçek bu, Fenerbahçe yaratıcılık yönünden hiç olmadığı kadar eksik bir kadroya sahip ve bu kadro içinde , özellikle de Kadıköy’de Valbuena’ya elimiz mecbur.

 

Bugün tribünlerden ilk ciddi tepkiyi gören bir başka isim olan Ali Koç başkan da eminim bu eksikliğimizin farkındadır. Başkan taraftara kırılmasın. Bu kadar bitmek tükenmek bilmeyen bir destek gösterdikten sonra sahadaki görüntü anlık tepkilere sebep olabilir. Esas önemli olan hepimizin bu sezon yapılan hatalardan ders çıkartması. Benim Ali Koç’tan gelecek sezon için beklentim , ne yapıp ne edip bu takıma yapacağı transferlerde ”yetenek ve yaratıcılık” kısmını ön planda tutması. Tabii ki bir takım sadece tekniği yüksek, ”inceci” futbolculardan kurulmaz. Bunun farkındayım. Ama bizde hemen hemen hiç yok böyle oyuncu. O yüzden tartışmasız bir golcü, adam eksilten hızlı kanatlar ve top tekniği yüksek merkez orta sahalar önceliğimiz olmalı. Tabii alacağımız stoperin de topu oyuna sokma özelliği olması gerektiğini söylemiyorum bile.

 

Bu akşama dönersek , yine bir şekilde geri dönmeyi başardık. Yine Beşiktaş ve Galatasaray maçlarında olduğu gibi mucizevi şekilde yenilgiden kurtulduk. Ama bu Fenerbahçe’nin tutunacağı dal olmamalı. ”Bizi Kadıköy’de yenemiyor ezeli rakiplerimiz” diye bir züğürt tesellisi ile avunmamalıyız artık. Fenerbahçe’nin büyüklüğü ”Kadıköy’de bizi yenemiyorlar” demeyi değil ”Kadıköy’de paramparça oluyorlar” demeyi gerektirir.

Fenerbahçe’nin Hocası ”Galatasaray’a şampiyonluk yolunda çelme taktık” dememelidir. O yüzden bu durumlara gelecek sezon düşmek istemiyorsak sahada çok ama çok güçlü olmalıyız. Bunun da yolu yapacağımız yerinde transferlerden geçiyor. Bu kadar üst üste mucize ile her zaman kurtulamayız. Bundan sonra ”yenilmeyecek” değil eskisi gibi rakiplerimizi ”sürekli yenecek” bir kadro kurmalıyız.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: alp.eralp@abcspor.com

twitter: @alperalp72

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesçe soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular