Arsenal ve Tottenham maçlarına göre tempo daha düşük olmakla birlikte, bizim ‘Süper’ ligimize göre gene de birkaç gömlek yukarıdaydı. Beşiktaş savunmada çok dikkatliydi ve bazı ufak tefek hatalar dışında rakibe çok ciddi pozisyon vermedi. Özellikle Ersan’ın performansı üst seviyedeydi. Motta ise tam bir serseri mayın, ne zaman ne yapacağı hiç belli değil ve nitekim penaltıya neden olup bir çuval inciri berbat etti.
Bence Beşiktaş’ta yıldız futbolcu olarak Demba Ba’nın dışında göze çarpan tek isim Gökhan Töre… Top ayağındayken sürati ve tekniğiyle gerçekten sıradışı bir yetenek olduğunu gösteriyor. Gerçi ikinci yarıda o da çok yoruldu ve oyundan düştü ama takımda fark yaratan çok az sayıdaki oyuncudan biri. Sosa bu akşam hayal kırıklığıydı ama bana göre ilk kenara alınması gereken oyuncu o değil, Olcay’dı. Demba Ba’ya attığı güzel pas ve ardından gelen maçın en ciddi gol pozisyonu dışında sahada yokları oynadı Olcay ve pek çok atağın olgunlaşmasına da engel oldu.Şu ana kadar kendilerine verilen şansı iyi kullanan iki futbolcu var: Serdar ve kaleci Cenk. Ara transferde getirilen Opare kariyeri ve tecrübesiyle form tutan Serdar’ı pek kesebilecek gibi görünmüyor. Tolga ise şu ana kadarki Beşiktaş kariyerinde kendisinden beklenen ve özlenen performansı bir türlü sergileyemedi ve bence eğer sakatlığı sırasında Cenk kaledeki performansını devam ettirirse Bilic hak edene kaleyi teslim etmeli. Veli ve Atiba orta sahada sergiledikleri mücadele ve dinamizmin yanında bir de topu hücumda daha isabetli ve yaratıcı şekilde kullanabilseler, Avrupa’nın kalburüstü kulüplerinde çok rahat oynayabilirler.
Özellikle ikinci yarıda Sterling – Sturridge ve Balotelli hücum hattıyla etkili olmaya çalışan Liverpool, konsantrasyonunu hiç kaybetmeyen Beşiktaş karşısında istediği futbolu oynayamadı ama Motta’nın büyük hatasıyla ikinci maç için bir avantaj yakaladı. Bu arada iyi futbolun iyi futbolcuyla oynandığına yürekten inanan bir futbolsever olarak Liverpool takımının toplam değerinin 370 milyon Euro, Beşiktaş’ın ise 114 milyon Euro olduğunu söylersem, aradaki 3 kattan fazla farkın herşeye rağmen sahada kendini o kadar belli etmediğini ve Beşiktaş’ın gene mücadelesi ve takım ruhuyla sınırları zorladığını söyleyebilirim. En büyük endişem eleme usulü maçlarda genellikle son darbeyi vuramayan Beşiktaş’ın son dakikalarda yediği golün rövanşta ciddi bir ağırlık olarak takımın üzerine çökmesi ve altından kalkmakta yaşayacağı zorluk. Ligle beraber devam eden zorlu maç trafiğine rağmen tabii ki İstanbul için umudumuzu ve inancımızı koruyoruz.Son söz olarak: Liverpool’daki Beşiktaş taraftarının coşkusu ve desteğini görünce İstanbul’da stadı Liverpool’a dar etmezsek, oradaki muhteşem taraftar da herhalde bize hakkını helal etmez!
