George Herman Jr. dendiğinde eminim birçokları için hiçbir şey ifade etmeyecek bir isme, Babe Ruth diye ekleme yaptığımızda hemen her sporseverde bir kıvılcım çakacaktır..
6 Şubat 1895, Pigtown, Baltimore, Maryland’de dünyaya gelen efsane, 16 Ağustos 1948’de hayata gözlerini yumdu, ama aradan geçen 70 sene bile onu hiç ama hiç unutturmadı beyzbol hatta tüm sporseverlere.
Beyzbol dendiğinde dünya tarihinin “en negatif bakışla bile” akla gelen ilk 3-4 isminden biri olan Yankees efsanesi, kariyerinde toplam 3 takımda oynamış olsa da (Boston Red Sox ve Boston Braves), isminin kazındığı yer NYork ve Bronx’ta bulunan Yankee Ballpark..
Aradan neredeyse 1 asır geçmiş olmasına rağmen, onu satan Red Sox’luların hala içinde yaradır, elleriyle en büyük rakiplerine beyzbol tarihinin en büyük yıldızlarından birini vermeleri..
Hatta Red Sox dendiğinde onlarla özdeşleşmiş “Curse of Bambino” (Bambino Laneti), onun gitmesiyle beraber, diklemesine bir Yankees çıkışı ve Red Sox düşüşüne neden olmuştu.
O Red Sox’tan yollandığında Yankees’in 0, yazıyla sıfır!! şampiyonluğu vardı, ama onla beraber 1920-33 seneleri arası tam 7 şampiyonluk ile 4 World Series kazandılar. Ya Red Sox ??
Nasıl bir lanetse, ligin ilk sezonu 1903’e şampiyon olarak giren (o zamanki ismiyle Boston Americans) ve 1912-18 arasına tam 4 şampiyonluk sıkıştıran Boston ekibi, taaaa 2004’e kadar yani 86 sene beklemişti bu laneti kırabilmek için!
Bu arada eklemezsek olmaz; “The Great Bambino” nasıl ona yapışmış bir lakap ise “The Sultan of Swat” da bir diğeri..
Beyzbola atıcı olarak başlayıp sonrasında vurucu olan, hatta daha da öncesine, çocukluğuna gidelim; daha 7 yaşından gün almamışken oldukça yaramaz olduğu için disipline olsun diye, Alman orijin ailesince katolik okulu olan bir yetimhaneye verilen çocuğun, gelecekte efsanelerin efsanesi olarak anılacağını kimseler beklemiyordu çok büyük olasılıkla..
Orijinal forması 4,415,658 dolara satılarak bu alanda dünya rekoru kıran, hatta açık arttırmada kepi 537 bin, beyzbol sopası da 591 bin dolara alıcı bulan ölümsüz bir yıldız o.
Her maçta şapkasının altına uğur olarak koyduğu kabak yaprağı, Baltimore’da doğduğu evin müze olması ve 1936’da Hall of Fame de efsane beyzbolcu için unutulmaması gereken notlar.
Peki Babe lakabını nasıl aldı sorusunun cevabına gelince; o zamanlar Balmitore Orioles’in sahibi olan Jack Dunn tarafından 15 yaşında keşfedilmiş ve adeta gözü, kulağı, anne-babası, kısaca herşeyi olan Dunn’in himayesinde, tüm takımca “Dunn’s new babe” lakabını almıştı.
The Babe Ruth Story ismi altında öldüğü sene, 1948’de biografik filmi de yapıldı. Efsane sporcuyu 1920’lerde Yankee’de batboy olarak görev yapan (şapka taşıyıcı) William Bendix, eşini de 60’dan fazla filmde rol almış ve Key Largo ile “en iyi yardımcı Kadın oyuncu” kategorisinde Oscar kazanmış, zamanın ünlü aktörlerinden Claire Trevor oynamıştı.
Beyzbol tarihine geçmiş çok büyük efsaneler var; Ty Cobb, Yogi Berra, Hank Aaron, Joe DiMaggio ve ilk siyahi efsane Jackie Robinson hemen aklıma gelenler ama hem çok iyi skorlar elde eden yetenekli bir vurucu (hitter) olup, aynı zamanda ise çok hızlı (fastball) toplar atabilen bir atış (pitcher) becerisine sahip olmak hele de o devirde “sadece” ona ait bir özellik.
1914’de Red Sox’a gelişi ile profesyonel anlamda başlayan beyzbol kariyeri, 1920-34 arası Yankees ile pik yapıp, 1935’de bir başka Boston takımı Braves’de son buldu ama dünya beyzbolunun en büyük yıldızlarından biri olan Babe Ruth’un ışığı, popüralitesi hiçbir zaman sönmedi ve gözüken o ki, sonsuza dek de sönmeyecek gibi..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: burak.belgen@abcspor.com
twitter: @BurakBelgen