Maça girerken kuyrukta beklemek güzeldi.
Kadiköy’ü panayır yeri gibi görmeyi, tribünlerin eski günlerdeki gibi coşkusuna eşlik etmeyi özlemişiz doğrusu.
Ne yapıp edip sezon boyu bu desteği kaybetmemeliyiz.
En az transferler kadar önemli bir konu bu.
Gönül isterdi ki bugün oynanan futbol kombine sayısının artmasını sağlasın ama maalesef çok ta etkileyici bir performans sergileyemedik.
Yanlış anlaşılmasın, amacım Polyanna’cılık yapmak değil ama 4-5 hafta sonra sahada bir çok farklı oyuncudan oluşan başka bir takım izleyeceğimizi, mevcut oyuncuların da fizik güçlerini daha da artırıp performanslarını geliştireceklerini düşünüyorum.
Biliyorum rakiplerin yaptıkları transferler birçok kişinin moralini bozdu. Gerçekçi olalım şu an için bırakın Beşiktaş’ı, Başakşehir’in bile kadrosunun gerisindeyiz. Ancak muhakkak bir kaç transfer daha yapılacak. Mehmet Ekici ve Isla da devreye girecek. Takımın çehresi bir hayli değişecek. O yüzden ”Az sabır” diyorum. Evet, geç kaldık, onun da farkındayım. Transfer ihtiyacı olan mevkiler aylar öncesinden belliydi. Yaşadığımız finansal zorluklara rağmen, çok önceden halletmiş olmalıydık yeni takviyeleri. Son olarak Lens’in de Beşiktaş’a kaybedilmiş olması taraftarı öfkelendirdi. Bunların hepsini biliyorum ama bazı pozitif gelişmeler de bana ümit veriyor. O yüzden bu dönemi az kayıpla geçip yeni kadromuzu oturttuğumuzda şampiyonluk yarışının içinde olacağımızı düşünüyorum.
Nedir bu pozitif gelişmeler peki?
Öncelikle daha fazla ”takım” olduğumuz kesin.
Zaman zaman ortada iyi baskı kurduk. Rakibe nefes alma fırsatı vermedik ilk 60 dakika. Saçmasapan bir gol yiyene kadar fazla üretken değildik ama maçı güle oynaya kazanacak gibi gözüküyorduk. Boşu boşuna strese soktuk kendimizi. Ama genel olarak oyuncuların daha çok ”ısırdığı”,mücadele ettiği,yardımlaştığı kesin.
Skrtel takımın saha içi liderlerinden biri olacak, bu net olarak gözüküyor. Aykut Kocaman’ın Mehmet Topal’ı kesmesi benim için sürpriz oldu ama yanlış bir hareket diyemem. Bu tabii ki gerçek mevkisine dönen Jozef’i olumlu etkiledi. Jozef iyi bir 6 numara. Biz ondan geçen sezon 8 numara performansı beklediğimiz ve oyunu çekip çevirmesini, araya final pasları atmasını istediğimiz için zaman zaman sırıttı. Gerçek yerinde ise iki maçtır son derece başarılı. Valbuena ve Dirar da bu akşam fazlasıyla ışık verdiler. Eğer orta sahadan daha fazla destek alabilirlerse, biraz daha ”topu bilen” adamlarla oynayabilirlerse iyice katkı verecekleri kesin.
Ama şunu da gözardı etmeyelim. Bugün sahaya geçen seneki oyunculardan oluşan bir defans ve orta sahayla çıktık. Tabii ki aynı ofansif yetersizlik ve hücuma katkı eksikliği göze çarptı. Aynı oyuncularla aynı sıkıntıyı yaşamamız gayet normal. Aykut Hoca bu oyuncuları fizik olarak daha iyi duruma getirebilir, daha hırslı sahaya çıkmalarını, birbirlerine saha içinde daha fazla yardım etmelerini de sağlayabilir ama onları daha yetenekli hale getirmesi bu saatten sonra zor. O yüzden muhakkak yeni transferlerle bu ofansif tıkanıklığımızı gidereceğiz başka yolu yok.
Dediğim gibi biraz sabredip takımımızı desteklemeye devam edelim.
Bir yandan da yeni transferleri bekleyelim.
Yeter ki tribünleri doldurup takımımızı ateşleyelim.
Destek demişken de iki küçük uyarıda bulunmadan geçmeyelim.
Arkadaşlar başkasıyla oynarken Beşiktaş’a küfretmenin takıma hiç bir katkısı yok. Ayrıca bu küfürler rakibi yüceltirken bizi küçültür. Maçımızı seyreden rakip takım taraftarları buna güler geçer.
Diğer konu da maç esnasında Hasan Ali’nin ıslıklanması.
Evet yediğimiz golde hatalı, hatta bir atağımızda bomboşken kalecinin kucağına yaptığı orta ile de saç baş yoldurttu ama maç sırasında kendi oyuncunu,sezonun ilk maçında ıslıklamak ta nedir? Doğru taraftarlık bu değil.
Beşiktaş’a küfür de Hasan Ali’ye ıslık ta hiç olmadı.
Umarım bundan sonra enerjimizi sadece kendi takımımızı desteklemeye harcarız.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72